Günlerdir hatta haftalardır Jung kook'u görmeyen Hyeri bugün de evinde oturuyordu. Her gün düzenli olarak jimin'i arayıp Jung kook'u sorsa da Jung kook'un yanında olmak istiyordu.
Jung kook'un hassas yapısı onu daha da korkutuyordu.
Jung kook olaylardan çok hızlı etkilenen bir insan olduğu için kimsenin üzülmediği,sorun etmediği olayları bile sorun eder üzülürdü Hyeri bundan endişeliydi.Kendine birşey yapmasından korkuyordu sonuçta iki yıl içinde ve son zamanlarda yaşadıkları kolay şeyler değildi. Bundan dolayı her an diken üstünde gibiydi.
O her ne kadar kendisini suçlasa da hatasının affedilmeyecek bir hata olduğunu düşünmüyor aksine sürekli ben olsam affederdim diye düşünüyordu.
Hele ki sevdiğim insansa affetmem gereken kişi o zaman benim için herşeyden çok o önemli olurdu diye düşünüyor sonra duraksayıp 'eğer Jung kook'u o kadar düşünüyor ve seviyorsam neden bir mesajla onu terk ettim' diye ters köşe yapıyordu.
Telefonuyla Jung kook ile önceden çekildikleri fotoğraflara bakıp gülümsüyordu.
Birden telefonu çalmasıyla büyük endişeyle telefonu açtı. Arayan jimindi"Alo jimin ne oldu Jung kook iyi değil mi?"
"Sakin ol Hyeri Jung kook iyi sadece biz biraz önce konuştuk. O şimdi sizin arada gittiğiniz bir uçurum gibi bir yer varmış sanırım oraya gitti sende git ve ona onu çok sevdiğini söyle"
"Beni dinlemiyor"
"Sevdiğin için savaş Hyeri en sonunda pes edip seni affederektir. Haftalardır ona gönderdiğin tatlı sabah kahvaltıları onu yumuşatmıştır bence"
"Peki deneyeceğim"
"Görüşürüz"
"Jimin.... teşekkür ederim"
"İkinizin yan yana olmasını seviyorum eski günlerdeki gibi içmek istiyorum hep beraber onun için Jung kook'un evine el ele gelin" dedi ve telefonu kapattı
Sevdiğin icin savaşmalısın. Hyeri savaşacaktı sevdiği için savaşacaktı.**Hyeri**
Hızlı bir şekilde hazırlanıp evden çıktım ve taksiye binip Jimin'in söylediği bir zamanlar Jung kook'la kafa dinlemek herşeyden uzaklaşmak için gittiğimiz o yere gittim.
Taksiden indim ve yavaşça bizim sürekli oturduğumuz o yere doğru yürümeye başladım. Biraz uzaktı. Kimsenin uğramadığı bir yerdi sessiz ve uçsuz.
Jung kook'un sesini duyduğumda kafamı kaldırdım ve o tarafa baktım.
Cok uzakta olmasına rağmen sesini duyabiliyordum
Hızlı adımlarla biraz daha yaklaştım. Sesi ağlamaklı geliyordu hatta sanırım ağlıyordu"Neden! Neden buraya tek gelmek zorundayım
Neden yanımda Hyeri yok. Neden annem ve kardeşim yaşamıyor. Neden hyeri'nin annesi bu kadar bencil. Neden sürekli ağlıyorum"
"Seviyorum seni Hyeri gel ve bana sarıl sana ihtiyacım var sevgilim" bunu duyar duymaz hızlıca Jung kook'a doğru koşmaya başladım.
Arkadan yaklaşarak hızlı bir şekilde Jung kook'un arkasından sarıldım."Seviyorum seni Jung kook seni çok seviyorum lütfen bana git deme lütfen bunu sana da bana da yapma! Herşeyi unutalım yine mutlu olalım ama beraber olalım" ondan ayrıldım ve göz yaşlarımı silip onun önüne geçtim.
Ağladığını görmemem için kafasını yana doğru çevirmişti"Ağla,bugün son kez ağla omzuma kafanı göm ve hıçkırırarak ağla ama son olsun bu günden sorma hiç ağlama" dediğim anda bana sarıldı ve kafasını omzuna koydu. Yavaşça sesi yükselen hıçkırık sesleri parçalıyordu beni ama dur demeyecektim. Diyemezdim.
Sadece seviyorum demek yetmiyormuş bunu anladım ben. Bir zamanlar aşkın seni seviyorum cümlesinde son bulduğunu düşünürdüm ama öyle değilmiş.
Yanında olman gerekiyormuş,ağlamak istediğinde yastığına veya başka bir şeye değil sevdiği kişinin omzuna gömmesi gerekiyormuş kafasını,yıldızlara baktığında aklına direk onun gelmesi gerekiyormus,her türlü şarkıda onu hatırlamakmış aşk. Onun için ölmek onun için yaşamakmış.
Onun ağlamasıyla paramparça olmakmış aşk.
Aşk sadece seni seviyorum değilmiş.
Ben Jung kook sayesinde aşkın en gerçek boyutunu gördüm ve yaşıyorum.Bir kaç dakika sonra yavaşça kafasını kaldırdı ama hala sıkı sıkı sarılıyordu
"Beni bu sefer bırakmayacağına söz ver yoksa bir ömür seni böyle sıkı bir şekilde sarar gitmeni engellerim"
"Söz veriyorum seni bir daha asla bırakmayacağım"
"Duyamadım yüksek sesle söyle"
"Söz veriyorum Jeon Jung Kook bir daha seni asla bırakmayacağım" daha yüksek sesle bağırdım bu sefer.
Kollarını yavaşça açtı. Öylece birbirimize bakıyorduk aylar hatta yıllar sonra ilk defa uzun süre gözlerimizin içine bakıyorduk"Seni çok seviyorum Jung kook"
"Beni çok değil sonsuza dek sev Hyeri" dedi ve dudaklarımızı birleştirdi.
Seni sonsuza dek seveceğim......
|Umarım beğenmişsinizdir|
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LETTER - JJK ✔️TAMAMLANDI✔️
Fiksi Penggemar"Biliyor musun Hyeri ben artık sana sadece aşk değil nefret de besliyorum ve sen bu nefreti gün geçtikçe arttırıyorsun" "Bunları önemsemiyorum sadece kendine dikkat et" "Eğer beni sevmiyorsan neden beni düşünüyorsun" "Çünkü sen ................. ben...