1.

357 15 21
                                    

"Neden geldin?" diye sordu, önündeki papatya çayından bir yudum alırken Vera.

Son gidişinin üstünden üç ay geçtiyse buna cevap vermeli diye düşünüyordu. Aramadan sormadan üç ay geçirdiyse eğer buna cevap vermeliydi.

Rıfat cevap vermeden önce huzursuzca yerinde kıpırdandı. Kupayı iki eliyle sıkıca sararken omuz çekip sorusunu soru ile cevapladı.

"Eski ev arkadaşımı ziyaret edemez miyim?"

Eski ev arkadaşı? Eğer o an duvarlarını ona karşı sağlam tutmaya çalışmıyor olsaydı histerik bir kahkaha atardı. Eski ev arkadaşı Vera.

Cevap vermedi Vera. Haykırmak, bağırıp çağırmak istiyordu fakat bu tür şeyler ona göre değildi. Kupasını alıp ayağa kalktı. Papatya çayının içmediği yarısını lavabodan döküp aylak adımlarla oturma odasına döndü. Bu bir tepkiydi. Bu onun bir durumdan rahatsız olduğunu gösterme şekliydi. Bu senden rahatsız oluyorum Rıfat, demenin sessiz gösterisiydi.

Peşinden gelen tanıdık adımlara aldırış etmedi. Koltuğa oturup ayaklarını poposunun altına altı. Yanındaki sehpanın üstündeki telefonunu alıp saate baktı.

04.39

Aslında saat önemli değildi. Gitmesi gereken bir işi yoktu. Yaptığı tek iş haftalık çıkan üç dergi için hikayeler yazmaktı. Para kazanmak derdi değildi. Annesinden gelen para üç ayda bir hesabına yatıyor, anneannesinden kalan eski bir evde kalıyordu. Elektrik, su, doğalgaz ve mutfak masrafları için her ay ayırdığı bütçe dışında kalan parayla birikim bile yapabiliyordu. Vera bu yönden şanslı olduğunu düşünürdü. Fakat sadece bu yönden.

"Beni özlemedin mi?"

Bunu ikinci kez soruyordu. Vera bu sefer her zamanki sakin ses tonuyla cevapladı. Sesinin ikinci kez güçsüz çıkmamış olmasına minnet duydu.

"Neden özlemeliyim?"

Rıfat, geldiğinden beri ilk kez o üçlü koltukta oturacak cesareti buldu kendinde. Kafasını yavaşça eğerek onun hizasına geldiğinde Vera gözlerine meydan okuyan bakışlarından gönderdi.

"Ben seni özledim. Seni, tenini, dokunuşlarını," sesi kelimelerle bir kaç ton düşerek sonunda fısıltı halini aldı. "Sesini, bakışlarını, hikayelerini..." ve her kelimesinde daha da yaklaştı. Artık yüzleri arasında milimetreler varken Vera kaybetmek üzere olduğunun farkındaydı. Üç aydır arayıp sormamak için mücadele ettiği soru dudaklarından döküldü.

"Neden gittin?"

Rıfat cevap vermedi. Bir elini ensesine yerleştirirken dudakları dudaklarını kavradı. Diğer eli beline yerleşip onu kendine çekerken ona doğru biraz daha eğildi. Kendine hakim ol Vera. Söz verdin bu sefer değil. Omzuna yerleştirdiği ellerinde kalan son güç kırıntısı ile itti onu. Elinin tersiyle dudaklarını silerken yatak odasına gitti. Eline geçirdiği pantolonu giyip montunu aldı. Botlarını ayağına giyerken arkasına dönmeden bağırdı.

"Geri döndüğümde burada olma."

"Vera!"

Kapıyı sertçe kapatıp merdivenlerden inerken kendi kendine mırıldandı.

Bunun kabus olduğunu düşün.

Bunun kabus olduğunu düşünmeye ihtiyacın var.

Bunun kabus olduğunu düşün.

-

Evin merdivenlerini çıkarken içindeki korkunun sebebinin ne olduğunu bulmaya çalıştı Vera. Onun hala orada olmasından mı yoksa orada olmamasından mı bu korkuyu hissediyordu, bilemiyordu. Cebinden çıkardığı anahtarla kapıyı açıp eve adımını attığında gittiğini düşündü. Montunu çıkarıp portmantoya astı. Anahtarı da onun yanına asıp oturma odasına baktı.

VeraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin