13.

111 7 8
                                    

Sadece televizyon ışığının aydınlattığı oturma odasında, sadece televizyondan yayılan ses odaya yayılırken üçlü koltukta yanyana oturuyor ve sessizce kadehlerinden gül şarabını yudumluyorlardı. Henüz ilk yudumlarıydı bunlar ve ikisi de daha fazlasını istemiyor gibiydi.

Vera kafasını yavaşça çevirerek çatmadaki saate baktı. Gece yarısına geliyordu. Bakışlarını, bakışlarını kadehine kilitlemiş Mahir'e çevirdi.

"Kovuyormuşum gibi düşünmeni istemiyorum ama-..."

Mahir kadehinden bir yudum alıp kafasını ona çevirdiğinde Vera gayri ihtiyari cümlesini tamamlayamadı.

"Aslında Vera, bu gece seni yalnız bırakmak istemiyorum."

Vera bir şey söylemek ister gibi ağzını açsa da söyleyemeden yeniden kapattı. Mahir kafasını yeniden kadehe çevirdiğinde Vera da televizyona çevirdi gözlerini. Bir süre süren sessizliği dinledi televizyon yerine. Ona dair hiçbir şeyin onu rahatsız etmediğini fark etti, Vera. Bu sessizliği, gereksiz inadı... Daha bir haftadır tanıdığı bu adama karşı olan güvenini bile anlayamıyordu.

Ayağa kalktı. Önünden geçip yatak odasına girdi. Dolabı açıp battaniye ve yastık çıkarıp odasına geri döndü.

"Ben burada yatarım. Yatak odasında yatabilirsin. Nevres-..."

Mahir battaniyeyi ve yastığı elinden alıp ayağa kalktı. Koltuğun üstündeki bordo yastıkları kaldırıp yastığı bıraktı. Sonra yatıp üstüne battaniyeyi örttü. Kollarını göğsünde birleştirip gözlerini kapattı.

Vera şaşkın bakışlarıyla onu izleyip bir müddet de o andaki haline baktı. Sonunda şaşkınlığını silebildiğinde orta sehpanın üstündeki kumandayı alıp televizyonu kapattı. Yatak odasına dönerken "İyi geceler," diye mırıldandı ve kapıyı kapattı. Eli istensizce deli gibi atan kalbine gitti. Sakin ol, Vera, diye fısıldadı kendi kendine.

-

Sabah alarmdan on dakika önce gözlerini açtığında burnuna gelen kızarmış ekmek kokusu ile bir anlık panik yaşadı. Bu orada olan kişiyi yanlış tahmin etmiş oluşundan ileri geliyordu. Derin bir nefes alarak yataktan kalktı ve yavaşça kapıyı açtı. Yine aynı yavaşlıkta hemen odasının yanındaki banyoya girip kapıyı kapattı. Yüzünü yıkayıp aynadaki solgun yüzünü inceledi bir müddet. Sonra ıslak yüzünü kurulamadan banyodan çıktı ve odasına geri döndü. Bu sırada çalmaya başlayan alarmını kapatıp makyaj masasına oturdu.

Hafif göz makyajını gül kurusu ruj ile tamamlayıp saçlarını dağıttı. Eline biraz köpük alıp getirebileceği en düzgün hale getirdi saçlarını. Sol tarafını kulağının arkasına sıkıştırıp ayağa kalktı ve dolabına gitti.

Lacivert mom jeanini bordo rengi boğazlı bir kazak ile kombinledi. Çoraplarını da ayağına giyip odadan çıktı. Adımları ekmek kokusunu takip ettiğinde karşısında hazırladığı kahveyi masanın üstüne yerleştiren Mahir'i gördü. Sanki geldiğini haber vermek ister gibi yavaşça boğazını temizledi. Mahir ona döndüğünde gülümsedi.

"Günaydın."

"Günaydın. Ben de seni uyandırmaya gelecektim. Ah şey yani kapına tıklayacaktım. Yanlış bir cümle kurdum."

"Önemli değil. Teşekkür ederim. İki oldu. Bunu ödemeliyim."

Mahir'in yüzündeki gülümseme genişlerken içine ikişer dilim kenarları kesilmiş tost koyduğu tabakları masaya yerleştirdi. Vera'nın oturması için bir sandalyeyi çekerken neşeyle konuştu.

VeraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin