19.

151 6 19
                                    

Onu da o kadar sevebilir miyim?

Yanlış soru.

Bir daha o kadar sevebilir miyim?

Bir şey söylemedi. Mahir'in kehribar rengi gözlerine bakmaya devam etti. Neden? Bu soru her ona bakışında zihninde beliriyordu. Bir insanın kişiliği bu kadar kusursuz olabilir miydi? "Senin defon ne?" diye sordu içinden ona.

Kendini bırakabilir miydi? Bu defa kendini bırakabilir miydi birine? Bunu hiç yapamamış olduğu gerçeğiyle yüzleşti o an. Onun için bu kadar çabalayan biriyle tanışmamıştı daha önce. Bir kere olsun kendisinin çaba harcamadığı bir şey istiyordu hayatında. Bu şimdi olabilir miydi? Yeni yıkılışı kaldıramazdı.

Ya yıkılmazsa, diye farklı bir varsayım sundu iç sesi. Gözlerini kapattı. Sen Vera, sen kusurlarla kaplısın, başkasının kusurları neden seni korkutuyor, diye devam etti. Gözlerini açıp yeniden ona bakmadan önce iç sesinin yanılgısını dile getirdi.

"Kusursuzluğundan korkuyorum."

Gözlerini açıp ona baktığında kaşlarının şaşkınlıkla havaya kalkmış olduğunu görebiliyordu. Kafasını iki yana sallarken anlam veremediği bir gülüşle konuştu.

"Ne?"

Oturduğu sandalyeyi gıcırdatarak ayağa kalktı. Vera'nın yanındaki sandalyeyi çekip ucuna oturdu. Uzanıp omuzlarından tuttu ve kendine çevirdi. Gözlerine bakabilmek için işaret parmağı ve baş parmağıyla çenesinin ucunu tutup yukarı kaldırdı.

"Bana bak Vera."

Nazikti. Her zaman.

"Vera, bana bak."

Baktı. Gözlerine. Ona bakarken bakmaktan kaçındığı gözlere baktı.

"Ben kusursuz değilim." 

"Beni ikna et."

"Vera..." gözlerini kapatıp başını öne eğdi.

Bir kez daha saçlarına dokunmak istiyordu; ama bunu yapmak için bir teşebbüste bulunmadı. Fısıltıya yakın bir tonda konuştu.

"Beni kusursuz olmadığına ikna etmek için bir şey söyle Mahir."

"Edemezsem? Buradan gitmem mi gerekiyor?"

Cevap vermedi. Bunun cevabını kendisi de bilmiyordu. Onun kusursuz olmadığını bilmek neyi değiştirecekti? O anda aklına gelenleri bu sefer daha düşük bir tonla; tam olarak bir fısıltıyla söyledi

"Seni kendimle kirletmek istemiyorum."

Mahir derin bir iç çekip yeniden kafasını iki yana salladı. Kafasını kaldırıp ona baktı. Gözlerini açmadan önce daha da sıkarak alt dudağını ısırdı. Bu Vera'nın istemsizce yutkunmasına neden oldu. Kehribar gözleri ona baktığında gözbebeklerinden bütün irisine yayılan tuhaf parıltıyı gördü.

"Ah Vera..." dedi, nefesini verir gibi.

"Sana kusurumu söylememi mi istiyorsun? Mükemmel biri olmadığıma mı inandırmam gerekiyor?"

Dizinin üzerinde öylece duran elini omzuna çıkardı. Parmak uçlarını teniyle buluşana kadar sürükledi. Köprücük kemiklerinde tenine ulaştığında durdu.

"Buraya geldiğimden beri aklımdan kapıyı açtığın zamanki halini çıkaramıyorum. Seni öyle görmeyi beklemiyordum."

Düşündü. Sadece tişörtüm vardı.

Ürperdi; fakat bunun söylediklerinden dolayı mı yoksa ensesine doğru ilerleyen ve az sonra ensesini kavrayacak olan elinden dolayı mı olduğunu bilmiyordu.

VeraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin