Aşağı da Yaserle beklerken "Yaser hadi yukarı çıkalım " deyip yukarı çıkmaya başladım. Yaserde arkamdan geliyordu.Kapının önünde durduğumda içerden doktor bağrışları geliyordu. Korkuyla kapıyı açtım babam .... babam nefes alamıyordu hırıltılı sesler çıkarıyordu. Hemşireler kolumdan tutup dışarı çıkardı. Ağlıyordum, bağırıyordum ama kimse beni duymuyordu sanki.
Kapıya çıkarıp üstüme kitledirler. Yarım saat sonra kapıyı açtıklarında doktor yanıma gelip " Ağlamayın lütfen babanız çok iyi en kısa zamanda iyileşecektir " deyince sevinçle doktora teşekkür edip Yasere o sevinçle sıkıca sarıldım.
Odaya sevinçle girdim. Babam hareketsizdi ama sorun değil. Zaten ağır bir operasyon geçirmişti. Yanına gidip elini tuttum. Ona bir anımızı anlatmaya başladım.
"Babacım hatırlıyor musun ben ilk okula başladığım da o gün nasıl mutluyduk. Annem ordan oraya koşturuyordu. Sonra o sevinçle okula gittik siz öğretmenimle konuşunca bende sizden ayrı kalacağım diye üzgündüm. Hatta size söylemedim ama siz gittikten sonra ağlamıştım. Sonra Melek hocam yanıma gelip ağlamamami, okulda çok eglenecegimizi söylemişti. O öyle dedikten sonra okul gerçekten de eğlenceli olmaya başladı. Ama ....işte sonra annem vefat etti. -artık ağlıyordum - Sonra da senle uzaklaşmaya başladık. Ama lütfen baba lütfen sen beni bırakma. Artık sen de gidersen ben gerçekten sahipsiz kalacağım" deyip eğilip şiddetle ağladım.
Doktorlar benle Yaseri dışarı çıkarıp "En geç yarına kadar babamın uyanacagini " söylediler. Bu habere o kadar sevindim ki.
"Erva istersen dışarı çıkıp biraz gezelim hem kafan dağılmış olur" deyince ona minnetle bakıp "olur" dedim.
Ikimzde hazırlanıp dışarı çıktık. Yaser bir arabayı alıp Paris sokaklarında sürmeye başladı. Daha sonra bir yerde durup arabadan indik ve yürümeye başladık.
Yaserle yakın yürüyorduk ve ellerimiz birbirine çarpıyordu. Onları tutmak yanımda olduğunu hissetmek istiyordum. Ben bir restorantı gösterip içeri girdik. Yaser ne yersin deyince soğuk bir içecek istiyorum dedim. Garson gelince anlayamadigim dilde bir şeyler dedi ve garson başını eğip gitti.
Yasere şaşkınlıkla bakıp " Fransızca da mi biliyorsun " dedim. Yaser keyifle yaslanip" daha bilmedigin ne yeteneklerim" var deyince" nasıl öğrenebilirim acaba o yetenekleri"
diye sordum.Bana yaklaşıp "Daha yakın olursak bizzat kendin görürsün " dedi meydan okurcasına. "Nasıl daha yakın olabiliriz" diye sordum ama kalbim küt küt atıyordu.
Önüme gelen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırıp "Bir çok yolu var Erva Hanım " dedi. Ben şaşkınlıkla ona bakarken siparişler geldi. Yaser keyifle içmeye başladı.
Sonra kendime gelip bende içmeye başladım. Soğuk içecek suanki durum için çok iyi gelmişti. Icecegimiz bitince Yaser kalkalım mi deyince evet deyip dışarı çıktık.
Yaserle rotasiz bir şekilde geziyorduk. Yasere dönüp "Daha önce buraya hiç geldin mi " diye sordum. "Önceki yıl çocuklarla gelmiştik " dedi.
Iyi en azından kaybolmayız. Yaser "istersen alışveriş yap kafanı dağıtırsın " deyince o gün alışverişte benim ona aldığım saat ve onun bana seçtiği elbise geldi. Heyecanla tamam dedim .
Ilk bir mağazaya girdik. Tabii Pariste bile Yaser hemen dikkat çekiyor. Yaser bir elbise seçip bana attı. Ama kızlara sinirden hiçbir şeyi beğenmedim. Yaser yanıma yaklaşıp "ne oldu bir sorun var mı" deyince boş bulunup "baksana şu kızlara sana nasıl bakıyorlar " dedim. Hay ağzıma ben ne dedim öyle.
Yaser daha da yaklaşıp" ne oldu kıskandınız mi Erva hanım " deyince hemen seçtiği elbiseyi alıp kabine koşarcasına girdim. Elbiseyi giyip çıktım. Ben şaşkınca aynaya bakıyordum. Elbise tam üzerime oturuyordu ve kırmızı rengi elbiseyi daha da çarpıcı kılıyordu.
Yasere döndüğümde onun bana zaten baktığını gördüm. Ama bir değişikti. Bakışları, bana yaklaşırken ki yüz ifadesi . Yanıma gelip " bu olsun çok güzel yakıştı ama bunu dışarda giyme" deyip kollarını belime sardı ve beni kendine çekip yanağıma sıcacık bir öpücük kondurdu.
Ona baktığım da yüzüm kızarmıştı sonra " tamam o zaman bu olsun " dedim . Kabinde kıyafeti değiştirdim Yaser de parayı ödeyip dışarı çıktık.
Yaserle arabaya doğru gidip eve doğru gittik. Araba da ikimiz de konuşmadık. Eve geldiğimiz de doktorun yanına çıktık. Doktor babamın durumunun iyiye gittiğini söyledi ve tekrar endişelenmem gereken bir şey olmadığını söyledi.
Hizmetli gelip yemegin hazır olduğunu söyledi . Yaserle aşağıya inip yemeği yemeye başladık. Yemek de de konuşmayınca artık bu sessizlik sinirimi bozmaya başlamıştı.
Yaser hoc bir şey demeden yukarı çıktı. Bu hareket daha da sinirlenmeme neden oldu. Bende sinirle odama çıktım. Tam üstümü çıkardım ama Yaser bir anda içeri girince elimle önümü kapattım.
"Ya Yaser ne işin var " diye bağırdım. O bana yaklaşırken hemen başka tişörtü üstüme geçirdim. Tam önümde durup " Erva mağazada yaptığım hareket için mi bu kadar sinirlisin " diye sordu.
Ona bakıp " Hayır Yaser beni öpmene hiç sinirlenmedim ama sonra benimle hiç konusmaman... " dememi tamamlamadan bana sıkıca sarıldı. Bende kollarımı boynuna dolayıp kokusunu içime çektim.
Ondan ayrılıp " Yakın olmamızın bir çok yolu var dedin hangi yollar acaba onlar " diye keyifle sordum.
Yaser bana yavaşça yaklaşıp " Mesela böyle " deyip dudaklarını dudaklarıma bastırdı .....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklambaç
ChickLitERVA ÇAKIROĞLU... Yeraltı dünyasının en korkunç mafya adamının kızı. Ve bir gün babası onun hiç tanımadığı üç korumayla bırakır. Sıcakkanlı Seymen Keskin, güzel olan Çisem Umutlu , ve itici ama bir o kadar da çekici olan Yaser Saygur... Artık ok...