Justin karşımda tüm çekiciliğiyle duruyordu. Elinde ki kalemi dudaklarına götürdü.
O an kalem olmayı ne kadar çok istediğimi fark ettim.
Bal rengi gözlerini gözlerime diktiğinde, derin bir nefes aldım.
Rahatlamıştım. Onu ve onunla ilgili şeyleri unutmaktan korkuyordum.
Unutmamıştım.
Değişmişti, şimdiye göre daha uzun olan saçlarını kestirmişti.
Kızarmış gözleri fazla uyumadığının belirtisiydi.
Kıyafetleri aynıydı. Jilet gibi duruyordu. Resmiydi.
Fiziksel anlamda çok değişmemişti.
Ama gözleri... gözlerinde bir zaman bana pırıltılarla samimiyet saçarken, şimdi bir yabancıya bakıyormuş gibi bakıyordu.
Yeni, yeni, fark ettiğim o şey, sertçe yutkunmama neden oldu.
Gözlerim elinde ki yüzüke takılı kalmıştı.
Demek nişanlanmıştı.
Sertçe yutkundum. Yanan gözlerim her zaman olduğu gibi ağlamaya hazırdı.
Kalbimin ne kadar çok kırıldığını bir kez daha fark ettim.
Kalbimin kemiklerini hissettim. Kırıldığında ne kadar acıdığını da öyle.
Bunların olabileceğini düşünerek gelmiştim buraya.
Gözlerimin onun yüzükünde takıldığını fark ettiğinde, boğuk sesiyle konuştu.
"Kısa konuşacağım Selena." Ellerini saçlarının arasından geçirdi. "Buraya neden geldin?"
Yutkundum. Bu konuşmanın olacağını biliyordum. Yalnızca bu kadar erken olmasını beklemiyordum.
Ne biliyim, önce 'naber?' 'Nasılsın?' '2 yıl boyunca ne yaptın?' 'İyi misin?' demesini bekliyordum.
Ama onun umrunda değildim işte.
Yutkundum ve sesimin kısık çıkmasını umursamdım.
"Seni görmek için geldim."
Yeniden yutkunup konuştum.
"Nasıl olduğunu merak ettim."
Bir kahkaha attı. Eliyle kendini gösterdi.
Sert ve soğuk sesiyle konuştu. "Ne o, beklediğin gibi bir yıkım bulamadın mı?"
Gözlerim yeniden dolmaya başlarken o bir kahkaha daha attı.
"Gitmen umrumda bile olmadı."
Eliyle cebinden ona veda mektubumumu çıkarttı. Bir çırpıda yırtıp attı.
"Tanrım." Eliyle beni işaret edip, o soğuk kahkahasından bit tane daha patlattı. "Bu mektubu ne için yazdın?"
Bir kahkaha daha attı. Mektubu parçalara ayırdıktan sonra, yere saçtı.
"Bunu okurken ne çok güldüm ama." Bana göz kırptı.
"Selena bana her gün okuduğumda gülebileceğim bir mektup yazdığın için teşekkür ederim."
Gözlerimden akan yaşlar yanağıma doğru süzülmeye başladı.
"Ne o? Yoksa senin için günlerce ağlayacağımı, seni unutamayacağımı ya da seni seveceğimi falan mı sandın?"
Kendime daha fazla engel olamadım. Elimi havaya kaldırdım, ve tereddüt dahi etmeden, yanağına tokat attım. Tokattan çıkan ses ile birlikte yanağı yana doğru savruldu.
Vurduğum kısım kızarmıştı.
Bana şaşkın bakışlarla bakıyordu.
"Yeter Justin!"
Elini yanağından çekti. Bir kahkaha daha attı. "Selena yoksa canını mı acıtıyorum?"
Elini kalbimin üstüne koydu.
"Eğer bir kalbinin olmadığını bilmeseydim, şu an ki yüz ifadenden dolayı sana inanabilirdim."
Ağzımı açacakken, o beni susturdu.
"Gitmenin hiçbir açıklaması yok Selena" duraksadı. "Tıpkı dönmenin de bir açıklaması olmadığı gibi."
"Bir karar verdin ve gittin. Şimdi verdiğin kararın arkasında dur."
Eliyle kapıyı gösterdi. "Şimdi git Selena."
"Ne de olsa gitmek, yapmasını bildiğin en iyi şey."
Ve bende onun söylediklerine uydum. Gittim. O konuşmak falan istemiyordu. Onun umrunda bile değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Now (Jelena)
Fanfiction"Bay Bieber bu yaptığınız yanlış, sizin bir sevgiliniz var." Dedim. Bana baktı dudaklarını dudaklarımdan ayırdı. Alnını alnıma koydu." Kalp istediğini ister... aşk yanlış yapmak değil midir zaten?"dedi. Jelena Hikayeleri arasında 1. Sırada. (?) Sele...