Now (Jelena)

15

•Selena Marie Gomez•

Kapının çalışıyla ayağa fırladım. Saat 12'iyi geçiyordu. Bu saatte kim kapıma dayanacak kadar aptal olabilirdi ki?

Tanrı aşkına herkes uykuyu sevdiğimi bilirdi!

Uykulu gözlerimi ellerimle ovdum. Kapıya doğru ilerledim. İçime heyecan ve sinir karşımı duygularla kapıyı açtım.

Karşımda gördüğüm yüzü görmeyi beklemiyordum.

İşte gerçekten şaşırmıştım!

Sanırım eskilere geri dönüyorduk.

Burnuma gelen yoğun alkol kokusuyla sırıttım.

Oda bana Tanrı'nın yeryüzüne bahşettiği en güzel hediyeliyi bahşetti; gülümsedi.

En sonunda aptal aptal sırıtmayı kesip konuştum.

"J-Justin..."

Gözlerimi bunların gerçek olup olmadığın idrak etmeye çalışarak kırptım.

Bunların hepsi gerçekti.

Lanet bir rüya değildi!

"Selena?" Omunda sesi merakla çıkmıştı.

Eliyle başını tutup hafifçe sendeledi.

Kaç şişe içmişti ki?

Başının döndüğünü fark edip, kollarımı beline doladım.

Ağırlığını sırtlanarak onu içeriye taşımaya çalıştım. Küçük bedenim onun büyük bedeni arasında ezilmişti.

Ama yine de halimden memnun olmadığım söylenemezdi.

"Tanrım Justin sana neler yediriyorlar böyle?"

Sol dudağı yana doğru kıvrıldı. Gülümsedi. Dudakları kızarmış, Saçları hafifçe öne dağılmışken, oldukça çekici görünüyordu.

Onu bir an olsun her şeyden saklamak istedim.

Onu yavaşça yatağıma yatırdım.

Onu izledim. Tanrı'mın yeryüzüne bahşettiği en güzel hediyeyi...

O bir tanrıydı.

Bu kadar güzel olması haksızlıktı.

Uzandığı yerin yanına uzandım. Yatakta ki boşluk çok geçmeden doldu.

Justin gözlerini kapatmıştı. Gözleri kapalıyken yüzünde oluşan gülümseme mutlu olduğunun göstergesiydi. Hiç olmadığı kadar huzurlu görünüyordu.

Elimi uzatıp yumuşak yanaklarına koydum. Gözleri kapalıyken, sızdığını düşünüyordum.

Ancak düşüncelerimi yanıltan şey, yanağıma koyduğu minik öpücük oldu.

Sırıttım. Hep böyle olmasını isterdim.

Yanımda olmasını, onu izlemeyi, yanağına dokunmayı, sarılmayı, yatağımı yatırmayı, saçlarını okşamayı, yüzünün her yerini öpmeyi, vücudunu keşfetmeyi, kollarının arasında olmayı... herşeyi.

Onun herşeyimle yanımda olmasını isterdim.

Hiçbir zaman şanslı bir insan olmamıştım.

Ona sahip olmak için güzel olmaktan fazlası gerekiyordu belki de.

Ben asla onun için yeterli olmayacaktım.

O yanımda bir Tanrı gibi dururken, her zaman yanında bir kusur olarak kalacaktım.

O kusursuz değildi.

Ama o kusurlarıyla bile mükemmeldi.

Benim aksime.

Asla onun sevebileceği türden bir kız olamayacaktım.

Kendime engel olamayıp, dudaklarımı onun kırmızı, öpülesi, dolgun dudaklarına bastırdım.

Justin gözlerini kırpıştırdı.

"Selena?" dedi boğuk sesiyle.

Umursamayıp, gülümsedim. Bu seferde dudaklarımı narin, pürüzsüz, hafifçe yeni çıkmış sakallarının bulunduğu yanağına bastırdım.

Justin hafifçe mırıldanıp, "seni özledim." dedi.

Onun bu haline tekrar gülümsedim.

Alkolün ona zarar verdiğini bilsem de, bana söyleyemediği şeyleri söylemesini seviyordum.

Ellerim onun ipeksi saçların buldu. Yavaş yavaş okşadım. Erkeksi mırıltısı, hoşuna gittiğini belli ediyordu.

Justin gözleri kapalıyken, bana biraz daha sokuldu.

"Şimdi ne olacak Selena?"

Ona baktım. Saçlarını okşamaya devam ederken...

"Herşey güzel olacak Justin..." dememle birlikte dudaklarıma yapıştı.

Ona bir şey demeden karşılık verdim.

Durmamız gerektiğini biliyordum. Ama dur diyemedim.

Bende öyle bir güç yoktu.

Bunların yanlış olduğunu biliyordum.

Belki de bir çılgınlıktı.

Ama güzel hissettiriyordu.

Yarın her şey için pişman olabilirdim, olabilirdik.

Ama umrumda değildi.

Benim için önemli olan tek şey şu andı.

Öpüşüne daha sert karşılık verdim.

Gözlerinde ki arzuyu gördüğümde bu gecenin sadece bir öpücükle bitmeyeceğinin ikimizde farkındaydık...

Merhaba arkadaşlar, güzel bir bölüm olduğunu düşünmüyorum. Umarım beğenirsiniz. Sizleri seviyorum. Uzun bir süredir yeni bölüm atamıyordum. Çünkü internetim bitmişti. Çok yakında yine hüzünlü bölümler gelecek. Bu sefer bir çoğunuzun isteği için mutlu yapmaya çalıştım. Lütfen yorum yapmayı unutmayın. Çünkü yorum olmayınca yazasın gelmiyor. Sizleri seviyorum.