Berbat bir ruh haliyle yazdım. Umarım beğenirsiniz. Birde okunma sayısı oldukça düşmüş. Üzüldüm.
•Justin Drew Bieber•
Şoktaydım... sanırım şu an ki durumumu anlatan bir kelimeydi bu. Bu gerçekten oydu. Annem.
Gözlerim yanmaya başladı, ve boğazıma bir yumru oturdu. O iyiydi. Evliydi. Hatta bir çocuğu bile vardı. Mutluydu.
Bahse girerim, Zayn'i iyi bir aile ortamında büyümüştü.
Onun her gece saçlarını okşayıp, ninniler söyleyerek büyütmüştü, ben geceleri ağlayarak uyurken...
Sustum. Dilim sustu kalbim konuştu. Bellide kalbim atabileceği en büyük çığlığı attı.
Belki onun aklına bile gelmemiştim. Beni bırakıp gittiğinde bir acı yaşamış, sonra da bu acının yerini yeni çocuğuyla doldurmuştu.
Hayat bu kadar adaletsizdi işte.
Hayat bir tiyatroydu.
Ve ben her zaman "unutulanlar" rolünü oynatacaktım.
Zayn'i kıskandım, benim yaşayamadığım şeyleri yaşadığı için. Anneme kızdım, bana yaşatmadığı şeyleri ona yaşattığı için.
Tanrı'ya kızdım, kaderimi böyle yazdığı için.
Yıllarca bu anı beklemiştim ben. Annemi görmeyi, ona sarılmayı, onu koklamayı, ona "anne" demeyi...
Bunların özlemiyle yıllarca yanıp kavruldum.
Cehennemdeyken hep anneme sarılmayı hayal etmiştim.
Ama artık ben, "o çocuk" değildim.
Ne ben o çocuktum, ne de Pattie Malik benim koruyucu annem.
Benim annem ölmüştü.
Karşımda olan kişi annem değildi.
İsmi bile değişmişti.
Artık Pattie Bieber değil, Pattie Malik'ti.
Anneler çocuklarını korurdu. O ise beni cehennemin ortasına bırakmış, o acıyla tek başıma savaşmaya zorlamıştı beni.
Ona ihtiyacım olduğunda yanımda yoktu.
Şimdi de yanımda olması için bir sebep yoktu.
Hızla ayağa kalktım. Herkesin şaşkın bakışları üzerimdeydi. İki elimi birleştirip, baş parmaklarımı çeneme değecek, diğer dört parmağımıda burnumun önünde ve göz hizamda gelecek şekilde bir hareket yaptım.
Öksürüp boğazımı temizledim.
Mantığımla konuşmalıydım, duygularımı susturmalıydım.
Bugüne dek, buralara hep mantığımla gelmiştim.
Beynin sana güç verir, kalbin ise zayıflık.
İş dünyasında duygulara yer yok.
Sözlerimi aklımda tartışıp konuşmaya başladım. Cebimde ki gözlüğümü taktım.
"Öncelikle, buraya geldiğiniz için teşekkür ederiz. Ancak anlaşma yapılmayacak. Bieber Şirketinin C.E.O'su olarak aldığımız bu kararı sizlere açıklıyorum. Sizinde kararıma saygı duymanızı bekliyorum. Teşekkür ederim." Dediğimde Ashton'ın yüzünde alaycı bir gülümseme oluşmuştu.
Hani şu insanları gıcık eden gülümsemelerden...
Bana bakıp konuşmaya başladı Ahton, "o anlaşma imzalanacak Bay Bieber." Duraksadı. "Bu babanızla aldığımız ortak bir karar." Diyerek cümlesini bitirdi.
Ona doğru yürüdüm. "Bu şirketin %51 hissesi bana ait. Ben ne dersem o olur. Toplantı bittiğine göre şirketinden defolabilirsiniz." Dedim.
Ashton, Zayn ve Pattie Malik ayağa kalktı. Tam kapıdan çıkacakken Ashton yanıma gelip, kulağıma doğru eğildi.
"Seni buna pişman edeceğim ufaklık."
Elimi onun omzuna koyup sıvazladım.
"Bekliyorum, Malik."
Ashton çıkmadan önce son kez bana baktı. Ona el salladım. Onlar çıktıktan sonra yanımda duran Selena'ya baktım.
Şaşkındı, şaşırmamıştım.
Bana açıklama borçluydu. Zayn ile birbirlerini nereden tanıdıklarını anlatmalıydı.
Aklımda yüzlerce soru vardı. Bunlar, "cevabı olanlar "ve "cevabı olmayanlar" olarak ikiye ayrılıyordu.
Selena ile Zayn arasında ne vardı?
Bunların hepsinin cevabını zaman verecekti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Now (Jelena)
Fanfiction"Bay Bieber bu yaptığınız yanlış, sizin bir sevgiliniz var." Dedim. Bana baktı dudaklarını dudaklarımdan ayırdı. Alnını alnıma koydu." Kalp istediğini ister... aşk yanlış yapmak değil midir zaten?"dedi. Jelena Hikayeleri arasında 1. Sırada. (?) Sele...