Magnus, kalbini göğüs kafesini parçalarcasına hızlı attıran ve ayrıca bir o kadar çok kıran adama baktı. Üzgünce kokteyinden bir yudum aldı ve tekrardan kalbini kıran kişiye baktı. Alec kucağındaki kızın resmen dudaklarını yiyordu. Kızın elleri de rahat durmuyordu. Alec'in elleri kızın belinden aşağı inerken Magnus daha fazla bakamayacağına karar verip önüne döndü. Kokteyini bitirene kadar kafasına dikip yenisini istedi. Göz ucuyla tekrar Alec'e baktığında kızı kucağından kaldırdığını ve telefonla konuştuğunu gördü. Ne konuştuğunu gürültü sayesinde duyamıyordu ama yüz ifadesi endişeliydi. Magnus merakla Alec'e bakmaya devam etti. Alec telefonu kapatıp nerdeyse koşarak bardan çıktı. Magnus Alec'in neden böyle endişelendiğini merak ediyordu. İçtiği kokteylerin parasını verip o da Alec'in peşinden bardan ayrıldı. Alec çoktan motoruna atlayıp gözden kaybolmuştu. Magnus ne olduğunu öğrenemeyeceği için üzgündü. Sonradan barın önünde dikilmektense eve gitmenin mantıklı olduğunu düşünerek arabasına atlayıp evine doğru sürmeye başladı. Arabayı park ettiğinde gözleri ilerideki küçük bir kızla boyunu eşitlemek için çömelmiş Alec'i buldu. Kalbi yine onu görmesiyle göğüs kafesini yumruklamaya başlamıştı. Derin bir nefes aldı. Ne yapmalıydı? Düşünme yetkisini kaybetmiş gibi görünüyordu. Ellerini kalbinin üzerinde birleştirdi. Çok hızlı atıyordu. O kadar hızlı atıyordu ki göğüs kafesini kırıp çıkacağından korktu. Alec kıza gülümsedi ve ayağa kalkarak 10 yaşlarındaki kızın elini tutup yürümeye başladılar. Magnus o gülümsemeyle eridiğini hissetmişti. Alec ve küçük kız tam Magnus'a doğru yürüyorlardı. Magnus'un kalbi bu sefer panikle hızlı atmaya başlamıştı. O an aklına gelen fikirle arabadaki ayaklarını koymak için olan boşluğa kendini bıraktı. İçinden kendine sövüyordu. Ya Alec onu görürse o zaman cidden rezil olmuş demekti. Nefes alışverişi hızlanmıştı. Nefesini düzenlemek adına derin bir nefes alıp bıraktı işe yaramıyordu. Alec ve küçük kızın konuşmalarını duymasıyla Magnus'un arabasının yanına geldiklerini anlamış istemeden nefesini tutmuştu.
-Bir daha kaçmak yok anlaşıldı mı? Beni çok endişelendirdin.
-Ama Alec ben seninle kalmak istiyorum.
-Böyle olmaz ama Bayan Morel senin için endişeleniyor.
-Ama...
-Aması yok Lily bir daha böyle bir şey yapmanı istemiyorum.
-Hafta sonu yanımıza geleceksin değil mi?
-Bir daha böyle bir şey yapmazsan gelirim.
-Tamam yapmıcam.
Magnus istemsizce gülümsedi. Alec küçük kızla öyle tatlı bir sesle konuşmuştu ki Magnus kendisiyle de öyle konuşmasını istemişti. Sonra düşündüğü şeyle kendine tekrar sövdü. Alec'le yaşıttı neden kendisiyle küçük çocukla konuşur gibi konuşacaktı ki. Ayrıca Alec, Magnus'u tanımıyordu bile. Alec ve küçük kız uzaklaşırken Magnus derin bir nefes aldı. Yattığı yerden doğrultup Alec'in uzaklaşıp uzaklaşmadığına baktı. Onu görmeyecek kadar uzaklaştıklarına emin olduğunda arabadan inip elleriyle üzerini silkeledi. Eve gidince direk banyoya girse iyi olacaktı. Arabayı kilitleyip apartmanın anahtarını çıkarıp kapıyı açarak peşinden kapattı. Asansöre binip kendi dairesinin bulunduğu katın tuşuna bastı ve bekledi. Sonunda asansör durunca asansörden inip evin kapısını açıp içeri girdi. Derin bir nefes alıp kapıyı kapattı. Kapıya sırtını yaslayıp ellini hâlâ hızlı atan kalbine koydu.
♥♥♥♥♥♥
Bu bölümü ne zaman yayınlarım hiç bilmiyorum. Şuan daha kapağı hazır değil, kapağını hazırlamam ve kitap ismini de bulmam gerek. Yani bu kitabı yayınlamadan önce bayağı işim var. Kısa oldu farkındayım ama bu kitabın bölümlerini içime sindiği kadar uzun veya kısa tutmak istiyorum. Yani kelime sınırlaması yok. Bu kurgu kaç zamandır başımda dönüp duruyodu. Ne kadar okunur yada okunur mu bilmiyorum ama yazmak istedim. Her gününüzün mutlu geçmesi dileğiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Malec
FanfictionMerhabalar bir çok Malec hikayesi okudum sonra dedim neden ben de bir tane yazmayayım. Gün geçtikçe aklımda kurgusu detayları belirginleşti. Tabi Türklerde benden başka Malec hayranı olması beni çok mutlu etti doğrusu çünkü bu konuda biraz katı olan...