~2~

1.2K 57 8
                                    

Alarm gürültüyle ve inatla çalmaya devam ediyordu. Magnus sinirle yatağın yanındaki komidinden telefonu alıp saate bakmadan alarmı kapattı ve kendini yatağına geri bıraktı. Uykusu vardı. Gözleri istemeyerek tekrar kapandı. Bir süre sonra alarm tekrar çalınca Magnus tekrar telefonu alıp alarmı kapatacakken saati gördü. Geç kalmıştı. Kendine söverek hızla yataktan kalkıp olabildiğince hızlı hazırlanmaya başladı. Hazır olduğunu düşününce okulda gerekenleri alıp telefonunu ve anahtarlarını alıp evden çıktı. Arabaya atlayıp okula gitmeye başladı. Sonunda okuduğu üniversitenin önüne geldiğinde rahatlasa da bu çok kısa sürdü çünkü en az dersin yarısı gitmişti. Koşarak sınıfının önüne geldiğinde yorgunluktan düşüp bayılacak hale gelmişti. Evde aceleyle süren hazırlık üzerine bir de koşu, üstelik daha kahvaltı bile yapamamıştı. Derin bir nefes alıp kendini toparlamaya çalıştı ve kapıyı tıklayarak içeri girdi. Fazla terlemese de koştuğundan dolayı saçları bozulmuştu. Artık kapının önünde ne kadar düzeltebildiysem diye düşünüyordu. Açılan kapıyla sınıftaki herkesin dikkati kendisine dikilmişti.

-Özür dilerim Bayan Carter  bir daha olamayacak

Bayan Carter  gülümseyerek. Magnus'ı başıyla onayladı.

-Sorun değil Magnus. Boş bir yere otur.

Magnua sınıfa bir göz gezdirdiğinde nedense bir sıra haricinde hepsinin dolu olduğunu gördü.

-Hadi ama benimle dalga mı geçiyorsunuz?

Diye homurdanarak tek boş sıra olan Alec'in yanına doğru ilerlemeye başladı. Ayakları geri geri gitmek istiyordu. Ona doğru yürürken saniyeler uzamış her saniye bir yıl gibi gelmeye başlamıştı. Aşırı gergindi. Rahatsızca Alec'in yanındaki sandalyeye oturdu. Alec hiç başını kaldırmadan önündeki deftere bir şeyler karalamakla meşguldü. Magnus biraz daha rahatlasa da hâlâ gergindi sırada rahat edemiyor sanki oturduğu sandalyenin her yanında cam varmış da ona batıyormuş gibi hissediyordu. Oturduğu sandalyede hareket etmeye çekiniyordu. Nefesini tutmuştu ama nefessiz fazla duramayacağından çekingenlikle nefes alıp bırakmıştı. Kalbi yine çok hızlı atıyordu. Onu her gördüğünde sesini her duyduğunda neden kalbi bu derece hızlı atıyordu. Kendini derse vermeye çalıştı. Zaten dersin yarısını kaçırmıştı. Eksiklerini tamamlaması gerekiyordu. Alec'e bakmak istiyor ama çekindiğinden de bakamıyordu. Kalbi son hız atmaya devam ediyordu. Bir an önce zilin çalması için dua etmeye başlayacaktı. Yanında oturmaktan hoşmut olmadığından değil ama kalbi onu rahat bırakmadığındandı. Ayrıca kaskatı bir şekilde sırada oturduğundan rahat da edemiyordu. Derin bir nefes aldı. Derse tüm dikkatini veremiyordu. Yanında Alec Lightwood oturuyordu. Uzun süredir aşık olduğu kişi. Karşısına geçip  "ben sana aşığım" demeye hiçbir zaman cesareti yoktu. Çünkü Alec heteroseksüeldi ve ona bunu söylerse en kötüsünden Magnus'la dalga geçmesinden yada Magnus'u gördüğünde ondan uzaklaşmasından korkmuştu. Hiç bilmese her zaman daha iyiydi. Onu ilk gördüğünde şımarık zengin züppenin teki olduğunu düşünmüştü ama onu hayvan barınağında köpeklerle, kedilerle ve diğer hayvanlarla oynarken raslamıştı. Bir süre merakla onları izlemişti. Sonra'da Alec'i takip etmiş ve evlerinin birbirlerine yakın olduğunu fark etmişti.  Bir kaç gün aralıklı hiç aksatmadan barınaklara, yardım kuruluşlarına, yetimhanelere ve bakımevlerine yardıma gidiyor oradaki herkesle konuşup onları güldürüyordu. Alec çıkıp evine giderken durumu müsait olan herkes kocaman gülümsemelerle ona el sallayarak bir daha gelmesini istiyorlardı. Evet Magnus ona farkettirmeden bir süre takip etmişti. Aslında arada bir hâlâ takip ediyordu. Gün geçtikçe okulda herkese gösterdiği kötü çocuk olmadığını fark etmişti. Daha ne olduğunu anlamadan Magnus ona aşık bulmuştu kendini. Alec nedense kimseye iyi yönünü göstermek istemiyordu ve bu yönünü okuldan saklıyordu. Magnus da onun böyle şeyler yaptığıyla ilgili ağzını kapalı tutuyordu. Zil çalmasıyla sıradan hızla kalktı ve kitaplarını eline aldı. Tam yürüyüp gidecekken Alec'in sözlerini duyarak arkasına döndü ve Alec'e baktı.

-Adam yemiyorum.

Magnus ne cevap vereceğini bilemedi. Karnına ufak bir sancı girmişti ilk defa Alec'le konuşacaklardı. Bir kaç kelime olsa da.

-Biliyorum.

Çok saçmaydı biliyordu ama aklına ilk bu gelmişti. Utançla arkasını dönüp giderken tam kapıdan çıkmadan önce Alec'in enfes kahkahasını duymuştu. Öyle güzel gülüyordu ki... Magnus'ın kalbi öyle hızlı atıyordu ki elini kalbine koymak istedi ama bunu o kadar kişinin önünde yapamazdı. Sakinşeşmeye çalışarak dolabının yanına gitti.

♥♥♥♥♥♥♥♥♥

Merhaba bir bölüm daha.
Kendi hayal gücümle yarattığım ve severek yazdığım bir kitap ama şuan bölümü yayınlaramıyorum çünkü biliyorsunuz önceki bölümde açıklamıştım. Mutlu bir gün geçirmeniz dileğiyle Malec'li günler..♥♥♥...

Malec Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin