~4~

896 49 2
                                    

Alec çalan kapıyla uykulu bir şekilde başını yastıktan kaldırdı. Bu saatte kim gelmişti. Yataktan sızlanarak kalkıp kapıyı açmaya gitti. Her kim geldiyse iyi bir sebepi olsa iyi ederdi. Kapıyı açtığında karşısında kardeşini beklemiyordu. 

-Senin ne işin var burada?

-Bir hoşgeldin canım kardeşim filan yok mu? Neyse seni özledim. Kapıda mı konuşacağız?

Alec kapıdan çekildiğinde İsabelle bavullarını da peşinden sürükleyerek eve girdi.  Alec kapıyı kapatıp kardeşinin yanına gitti. İzzy çoktan bavulları kenara bırakmış koltuğa kurulmuştu.

-Eee... anlat bakalım?

Diyerek İzzy'nin yanındaki tekli koltuğa kendini attı. Uykusu yavaş yavaş açılıyordu.

-Ne diyebilirim ki? Bir süre seninle kalmak istiyorum. 

-Annemler bu işe ne diyor?

-Annem pek onaylamadı ama babam biraz seninle kalabileceğimi düşünüyor. Ben de yanına geldim.

Dedi İsabelle neşeyle.

-Max?

-O da seni çok görmek istiyordu ama okulu olduğundan gelemedi.
Alec tek kaşını sorgularcasına kaldırdığında İsabelle pes etmişçesine aldığı nefesi bıraktı.

-Tamam annemin sürekli zıtına giden şeyler yaptığımdan babam beni yanına gönderdi. Ben buyum ne yapabilirim ki.

-Kendini birilerine ispatlamak zorunda değilsin İzzy.

Omuz silkti.

-Jace nerde? Onu da çok özledim.
-Bilmem ben senin sayende daha demin uyandım.

Odada telefon sesi yankılandığında Alec kurulduğu koltuktan kalkıp odasına girdi. Telefonunu eline aldı ve kim olduğuna baktıktan sonra açtı.

-Efendim?

-Uyuyormuydun? Uyuyorsan saat kaç haberin var mı?

-Uyumuyordum Jace kardeşim saolsun gelip uyandırdı. 

-İzzy orada mı? Hemen geliyorum? Max?

-Max gelemedi okulu var. İzzy de başını yine belaya soktuğundan bir süre burada kalıcak.

-Ben de seni çok özledim abi, iyi ki gelmişim.

Diye içeriden seslenen İsabelle'e Alec gözlerini devirdi. Annesiyle kardeşinin küçük çaplı da olsa tartışmalarını istemiyordu.

-Kapıyı aç evin önündeyim.

Alec telefonu kapatıp kapıya yöneldi.  Kapıda birlikte büyüdüğü kardeşi gibi gördüğü en yakın arkadaşını görünce gülümsedi.

-İyi ki evlerimiz yakın.

Diyerek Jace içeri daldı. Buraya geldiklerinde Jace'le aynı evde kalmak isteseler de Alec'in bazı kuralları Jace'e uymamıştı. Bu kurallardan biriyse kaldıkları eve kız getirmemekti. Jace bundan dolayı istememiş ve Alec'in evine yakın bir eve geçmişti. Alec kapıyı kapatıp içeri geçti. Jace nasıl Alec'in kardeşiyse Izzy'nin de abisiydi. İsabelle Jace'si gördüğünde kocaman sarılmış ve çoktan konuşmaya başlamışlardı. Alec mutfağa gidip kendine kahve yapıp kupayı eline alarak salona geçti. Salonda konuşan kardeşleri susup Alec'e baktıklarında, Alec tek kaşını kaldırdı.

-Sorun ne?

-İnsan kardeşlerim sizde ister misiniz? diye sorar.

Alec bir ara İsabelle'e siz de kendinize yapın diyecek olsa da sonradan kardeşinin aşçılık yeteğinin berbat olduğunu ve mutfaktaki kardeşinin yaptığı dağınıklığı toplamak adına iki temizlik şirketinin seferber olacağı aklına geldi.

-Tamam siz de ister misiniz kardeşlerim?

-Olur abi

-Bana da

Alec ikisine de gözlerini devirdikten sonra kahveleri alıp masaya bırakmıştı. Kendini tekrar koltuğa bırakıp kahvesinden bir yudum aldığında suratını buruşturdu. Kahve soğuduğundan tadı değişmişti. Alec kupayı alıp mutfağun lavabosuna döküp bardağı bulaşık makinesine yerleştirdi. Kahve içesi de varsa gitmişti. Başını kaldırıp saate bakınca kaşlarını çattı. Geç kalıcaktı. Odasına hızlıca girip çabucak hazırlandı. Telefonunu ve anahtarlarını alıp salona geçtiğinde İzzy ve Jace ona dönmüştü. Alec çekmecedeki yedek anahtarı alıp İsabelle'e doğru hafifçe fırlattı. İsabelle tam zamanında yakalayıp abisine baktı.

-Benim bir işim var. Jace, İzzy'le sen ilgilenirsin.

Diyerek kapıdan çıktı. Motoruna atlayıp yetimhaneye sürmeye başladı. Lily'e söz vermişti. Gitmeliydi. Yetimhanenin önünde durduğunda motordan inip gülümseyerek ona doğru koşan Lily'i kollarının arasına aldı.

Magnus gülümseyerek bu güzel sahneyi izliyordu. O kadar tatlıydı ki. Kalbi tekrar hızlanmıştı. Bu kalbine söz dinletmesi gerekiyordu artık yoksa bu gidişle hastaneye düşücekti. Alec ve küçük kız içeri giediğinde Magnus başını geriye doğru yatırdı ve kendi kendine mırıldandı.

-Sen Alexander Lightwood tam bir gönül avcısısın.

♥♥♥♥♥♥♥♥♥

Evet nasılsınız? 3. sezon için heyecanlı mısınız? Ben aşırı heyecanlıyım. Hemen Malec sahnelerine geçmemi istiyor olabilirsiniz ama aklımda belirli bir düzen var. Yani biraz yavaş olacak ama her gün bölüm yayınlamaya çalışacağım.  Hepinize mutlu günler.

Malec Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin