~21~

600 37 15
                                    

Evet farklı olarak duyuru ile başladım. Aslında çoğu zaman bölümün sonunda bu yazıyı yazardım ama hem bugün veya yarın shadowhunters 3. Sezon yeni fragman çıkacakmış hem de bu bölümü yazmayı uzun zamandır istiyordum. Bu yazıyı yazmamın nedeni aslında bölümün ilk tarafları sinir bozucu olabilir bana da sayabilirsiniz yani "niye böyle yazdın" diye ilk olarak uyarma yani sonuna kadar okuyun Onun dışında bu bölümü artık ilham gelmiyor yazamıyorum diye bir yazı yazmıştım oradan bana gelen yorumdan aklıma gelen fikri bir sonraki bölümde yazacağım yani şu an biraz toplayayım ondan sonra. Aslında ben bu bölümü final yapmayı düşünmüştüm sonradan fark ettim ki çok iyi bir final olmayacak diye düşündüm ben de dedim uzatayım neyse bölüme geçeyim yani çok fazla uzattım iyi okumalar

♥️♥️♥️♥️♥️

Alec gerginlikten yerinde duramıyordu. Bulunduğu damat odasında bir oraya bir buraya odayı turlayıp duruyordu. Jace artık Alec'i gözleri ile takip etmekten yorulmuştu ama ne yazık ki Alec yorulmamışdı. O gün Lydia'yla konuştuktan sonra ailesine durumu anlatmıştı. Onlara sadece Lydia ve kendisinin evlenmek istemediklerini söylemişti. Her ikisinin de ailesi bu duruma aşırı derece karşı çıkmışlardı. Ayrıca aileleri evlilik gününü de erkene almışlardı. Alec o zaman gidip Magnus'la konuşmuş ona ne yapması gerektiğini sormuştu. Magnus'sa sadece düz bir şekilde Alec'in yüzüne bakmış ve onun seçimi olduğunu söylemişti. Alec daha adam gibi düşünmeden kendini düğün masasında bulmuştu. Bütün hazırlıkları aileleri yaptığından hiçbir şeyden haberi yoktu. Şimdi de buradaydı, damat odasında. Bunu İkisi de istemiyordu. Alec derin bir nefes aldı. Ellerini saçlarının arasından geçirecekken Jace'in onu uyarması ile ters ters Jace'e baktı.

-Dostum saçını bozacaksın.

-Gerçekten mi? Şu an tek derdim saç değil mi? Ne yapacağım lan?

-Biliyorsun ben de istemiyorum ama bir şey yapamam, elimden bir şey gelmiyor.

Alec tekrar Jace'e baktıktan sonra odayı turlamaya devam etti. İçinden bir şeyleri yıkmak geliyordu. Lydia'yla düğünden önce biraz konuşma fırsatları olmuştu. Beraber aralarında küçük bir anlaşma yapmışlardı. Evlenseler bile sadece arkadaş olacaklardı. İkiside ayrı yatakta yatacak dışarıda mutlu bir evlilik gibi görünse de hiçbir zaman öyle bir şey olmayacaktı. İkisini bu kuralları kabul etmişlerdi. Çünkü ailelerine karşı duramıyorladı. Kapının açılması ile içeri İsabelle girdi. Alec'in bakışları doğrudan kardeşini bulmuştu.

-Ne oldu? Ne yapacağız?

-Üzgünüm abi her taraf insan kaynıyor. Çok fazla insan olmaması ayrı bir durum olurdu ama neyse, kaçma olasılığı sıfır ve birazdan babam seni almaya gelecek şimdi gitmeliyim. Lydia beni bekliyor.

İsabelle buruk bir şekilde gülümseyip odadan ayrıldı. Alec çaresizce Jace'e baktı.

-Kaçıralım mı seni? Hem evlenmek zorunda kalmazsın bir süre uzaklara gideriz eninde sonunda ailen seni affedecektir.

Alec başını olumsuz anlamda iki yana salladı.

-O kadar kişinin önünde onu o şekilde bırakmak istemiyorum.

-O zaman ikimizi de kaçıralım.

-Jace

Dedi yorgunlukla. Gözlerini birlikte büyüdüğü kardeşi gibi olan Jace'e çevirdi. Omuzları çaresizce düştü.

-Sence gelmiş midir?

Jace kardeşinin durumuna çok üzülüyordu. Üzgünce başını olumsuz anlamda salladı.

-Bilmiyorum.

Kapı tıklayıp içeri giren babasıyla kendini daha güçlü göstermeye çabaladı. Babası Alec'e ve Jace'e bakıp gülümsedi.

-Hadi zaman geldi.

Alec Jace'e tekrar baktıktan sonra hep beraber odadan çıktılar. Alec nikahın kıyılacağı yere gidip Lydia'yı beklemeye başladı. Lydia gelmeden önce gözlerini etrafta gezdirdi. Birini aradığı çok belliydi. Bir süre sonra aradığı kişiyi bulmuştu. Bir süre ikisi de gözlerini birbir gözlerinden ayırmadı. Alec'in hemen yanında Jace karşısında da kız kardeşi vardı. Müziğin çalmasıyla salonda bir sessizlik yaşandı. Lydia üzerinde gelinliğiyle salona giriş yaptı. Herkese yüzüne yerleştirdiği sahte gülümsemesini gösterip mutluymuş gibi rol yaptı. Alec'e baktığında buruk bir gülümseme yüzüne yerleştirip Alec'in karşısına İsabelle'in yanına gecti.

-Sayın konuklar burada Alec Lightwood ve Lydia Branwell'in evliliği üzerine toplandık.   Sen Alexander Lightwood, Lydia Branwell'i eşin olarak kabul ediyor musun? İyi gününde kötü gününde yanında olacağına söz veriyor musun?

Alec karşısında ona buruk bir gülümseme ile bakan Lydia'ya baktı. Sonra ise Magnus'un olduğu tarafa baktı. Magnus daha fazla bu görüntüye dayanamadığından kalkıp gitmek için ayaklanmıştı. Alec derince nefes aldı. Nefesi boğazına tıkanmıştı. Nefes alamayacakmış gibi hissetmeye başlamıştı. Hızlı bir şekilde Lydia'ya döndü.

-Bunu yapamayacağım. Ben çok üzgünüm.

Lydia bu sefer içten bir şekilde gülümseyip cevap verdi.

-Özür dilemene ve üzgün olmana gerek yok. 

Alec gülümseyip hızlı bir şekilde platformu inip Magnus'a doğru yürümeye başladı. Maryase kaşlarını çatıp Alec'e doğru baktı.

-Alec ne yapıyorsun?

-Yeter

Alec annesini geride bırakıp, kapıya doğru giden ama Alec'in sesiyle geriye dönen Magnus'a doğru yürüdü. Tam önünde durduğunda düşünmeden Magnus'un yakalarından tutup dudaklarına yapıştı. Magnus'un kalbi öyle hızlı atıyordu ki bir an fırlayıp gideceğini sandı. Alec nefes almak için geri çekildi fazla dayanamadan Magnus'un dudaklarına tekrar yapıştı. Kalpleri uyumlu bir şekilde atıyordu sanki. Alec tamamlanmış gibi hissetti. İçindeki huzur ve her Magnus'a yaklaştığında ki o heyecan peşinde de gelen karnındaki sızlama da doğru orantılı olarak arttı. Magnus'dan dudaklarını ayırdığında ikisi de gözlerini kapattığını açıp birbirlerine bakmak istediklerinde fark ettiler. Magnus gülümseyerek karşısındaki aşık olduğu adama baktı.

-Beni şaşırtmaya devam ediyorsun.

-Evet

Dedi aynı gülümsemeyle. Misafirler çoktan ayaklanıp gitmeye başladıklarında İsabelle abisinin yanına gelip sıkıca sarıldı.

-Seninle gurur duyuyorum. Her zaman yanında olduğumu unutma.

Abisi de kardeşine aynı şekilde sarılıp sevkatle saçlarını karıştırdı. İsabelle abisinden ayrılıp Magnus'a sarıldı. Jace gelip Alec'in omzuna elini koydu. Maryase düğün yerinden uzaklaştığında Robert de peşinden gitti. Lydia mahçupca yanlarına gelip Alec ve Magnus'a gülümsedi ve İsabelle'in sarılmayı bıraktığı Magnus'a sarıldı.

-Çok teşekkür ederim. Hepinize. Sen Magnus olmalısın. Alec senden bahsetti. Umarım mutlu olursunuz.

Alex gülümseyip destek olmak amacıyla Lydia'nın omzuna elini koydu.

-Sizde öyle.

Evet bölüm bitti sizi çok seviyorum yorumlarınız ve oylarınız beni çok mutlu ediyor. Beğeneceğiniz bir bölüm yazdıysam ne mutlu bana.

Malec Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin