STL-20

642 42 21
                                    

Etrafımda olan tıkırtıları ve boğuk sesleri duyuyordum. Vücudum ağrımıyordu ve boğazımda da hiç ağrı yoktu. Sabah eve geldiğimizde tekrar uyumuştum ve şu an kendimi muhteşem hissediyordum. Etrafımdaki sesler netleştikçe Chanyeol ün konuşmalarını duyabiliyordum. Ve Sehun u.

"Uyuyor diyorum Sehun. Hasta."

"Ama Chanyeol, partiye gelmeyecek mi? Çocuğu bir günde nasıl hasta ettin! Partiye gelemeyecek işte. Senin yüzünden!"

"Sehun!"

Gözlerimi yavaşça açtım. Gayet iyi hissediyordum. Sevimli kavgalarını biraz daha dinlemek istesemde olay büyüyecek gibiydi. İkisi de gözlerimi açtığımı görünce yanıma geldiler.

"Bebeğim, kendini nasıl hissediyorsun? Ağrıyor mu?"

Chanyeol ün böyle ilgili olması kalbimde biryerleri pıtırdatıyordu. Gülümsedim ve doğrulup beline sarıldım. Benimle ilgilenip, bana katlanan ve benim için endişelenen bir erkeğim vardı. Bundan önceki hayatımda dünyayı kurtarmış olmalıydım.

"Çok iyiyim Chan merak etme. Boğazım ağrımıyor ve kendimi çok enerjik hissediyorum."

Muhteşem gülümsemesini bana sundu ve saclarımı karıştırdı. Ona gözlerimden kalpcikler çıkarak bakarken birden Sehun un bağırışı ile ikimiz de irkilip o tarafa döndük. 

"Tanrım! Senin için tek endişelenen Chanyeol mü sanıyorsun?! Bana insan bir haber verir! Herşeyden habersiz ceket dikiyordum dün gece... Bu akşam ki partiye sen de geleceksin diye seviniyordum..."

Sehun dudak büzerek Chanyeol ü ittirip onun yerine geçmişti. Kollarımı alıp kendi beline sardı. Bu sevimli görüntü karşısında dişlerimi sıkmıştım. Partiye gidebilirdim. Kendimi gayet iyi hissediyordum. Zaten kaçırırsam çok üzülürdüm. İlk defa böyle bir yere gidiyordum sonuçta.

"Kim dedi sana gelmeyecegim diye. Geleceğim tabiki. Seni orada yalnız bırakır mıyım ben..." 

Sehun kocaman gülümsedi ve beni sıkıştırdı. Nefes alamıyordum.

"Gerçekten mi?! Baekkk~ seni çok seviyorumm~"

Gülümseyip bende onu taklit edip yanaklarını sıkıştırdım. Bir anda yanaklarımı sıkıştırmayı bıraktı ve dehşete düşmüş bir şekilde konuştu.

"Baek! Daha saçımızı yapmamız lazım... makyaj yapmamız lazım... sadece dört saatimiz kaldı! Hemen bize geliyorsun. Ceketin falan bizde zaten... çabuk ol ben önden gidiyorum. Sakın oyalanma!"

Evden koşarak çıkıp gittiğinde istemsiz olarak kahkaha atmıştım. Başından beri bizi izleyen Chanyeol de gülüyordü.

"Chanyeol ben de gidiyorum. Yemek yedin mi?"

Benimle uğraşmaktan yemek yemeye zamanı olduğunu sanmıyordum. 

"Yerim sonra... şimdi şirkete gitmem lazım."

Düşündüğüm gibi yemek yememişti. Kendimi kötü hissetmeme sebep  oluyordu. Üstelik masanın üstünde iki tane boş kahve fincanı vardı. Aç karnına kahve içtiğine emindim. İstemsizce kaşlarımı çatmıştım.

"Kahve mi içtin? Chanyeol açken bu kadar kahve içmen iyi değil biliyorsun... doğru düzgün yemek yemelisin. Sana yemek hazırlayacağım."

Chanyeol bana bakmadan kahve fincanlarını kaldırıp mutfağa götürdü. İçeriden bağırarak konuşuyordu.

"Gerek yok ben şirkette birşeyler yerim. Sen de Sehunlara git ve ye. Ona aç olduğunu söyle. Kendin hazırlama."

Mutfaktan çıkmış ve beni kendine yaslayıp dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup geri çekilmişti.

SEE THE LİGHT // ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin