Merhabalar ballarım benim.
Bölüm şarkısı; Duman-Bal
🍃
Herkesin bir umudu vardır, bir savaşı, bir kaybedişi, bir acısı, bir yalnızlığı, bir hüznü, çünkü; Herkesin bir gideni vardır, içinden bir türlü uğurlayamadığı.
O kadar yorulmuştum ki kafayı koyar koymaz uyumuşum. Kaç saat uyuduğumu bilmiyorum. Dünden sonra baya bir yorulmuşum. Yataktan kalktığımda her yerimin uyuştuğunu hissettim. Lavaboya geçip elimi yüzümü yıkayıp aşağı indim.Aşağıya iner inmez su içmek için mutfağa girdim. Herhalde kimse uyanmamıştı. Suyumu elime alıp salona geçtim. Koltukta uyuyan birini gördüğümde kim olduğuna bakmak için yanına yaklaştım. Koltukta uyuyanın asrın olduğunu gördüm. Telefonunu sıkıca tutmuş koltukta boylu boyunca uzanıyordu. Koltuğun kenarındaki pikeyi alıp üzerine örttüm.
Telefonu da elinden almak için yeltendim ama elimi telefona uzatmama kalmadan gözlerini açtı. Birden kendimi geriye çektim. Karşısında beni görünce uyku mahmurluğuyla bana garip garip baktı. Öyle bakınca konuşma gereği duydum. " Eee şey ben şey yapıyorsun diye şey ettim. Yoksa şey etmezdim. Ben mutfağa gidip şey edeyim." deyip koşar adımlarla mutfağa girdim. Şey etmek ne demek ya off iyice saçmaladım. Allahım ya neyse bari kahvaltıyı ben hazırlayayım diyeceğim ama hiç bir şey yok dolapta.
Salona girip " Dolapta bir şey yok markete gidilmesi lazım" dedim. Asrın ben konuşmaya başlayınca koltuktan kalkıp yanıma geldi. " Ben arası uyandırayım o gider." dedi. Kuşkulu bir sesle " Ne alacağını bilir mi ?" dediğimde vereceği cevaptan emin olmadığı her halinden belliydi. " Anladım o zaman ben de sılayı uyandırayım birlikte gitsinler. Bizde evi toplarız." dedim. Dün yaptığımız dağınıklığı toplamadan yatmıştık. "Tamam o zaman" deyip merdivenlere yöneldi. Bende üzerine örttüğüm pikeyi katlayıp yukarı çıktım.
Sılanın odasına geldiğimde perdeler kapalıydı. Uyurken en ufak bir ışık süzse odasına rahatsız oluyordu. Yatağının yanına gidip omzuna dokundum. " Ya bir git başımdan." dedi umursamaz bir tavırla arkasını dönerek. " Yaa hadi markete gideceksiniz arasla birlikte." dediğimde " Ne diyorsun ya" dedi." Hadi seni bekliyoruz." deyip aşağı indim. Salona geçip oturdum.
Koltukta telefonumla ilgilenirken merdivenden ayak sesleri geliyordu. Başımı çevirdiğimde asrın ve arasın indiğini gördüm. Aras bana dönerek " Sıla uyanmadı mı?" diye sordu. Uyandı dememe kalmadan sıla salona girdi. Aras bu sefer ona dönüp " Hazırsan çıkalım." dedi. Oanlar kapıya doğru ilerlerken " Ne alacağınızı biliyorsunuz değil mi?" diye sordum. Sıla ayakkabısını giyip " Bu bilmese de biliyorum sen rahat ol." dedi arası gösterirken. Bu söz yeni bir tartışmanın habercisiydi. Onlar tartışmaya başlamadan " O zaman hızlıca gidip gelin. Görüşürüz "diyerek kapıyı kapattım. Asrın gülerek bana bakıp " Sence onları birlikte göndererek iyi bir karar mı verdik? "dedi. Bende ellerimi iki yana açarak " Bilmem. " dedim. Ve salona doğru yürüdüm.
🍃🍃🍃🍃
Sıla'lar bir kaç malzeme alıp gelmiştiler sonra eksik aldıklarını fark edip geri gitmiştiler. Peynir almayı unutmuşlar kahvaltılık almaya gidip peynir almayı unutmak nedir kardeşim. Ben ise getirdikleri malzemelerle bir şeyler hazırlamaya çalışıyorum. Asrın ise içeride telefonla şirket çalışanlarıyla konuşuyor.
Omleti de masaya koyduğum sırada zil çalmıştı. Asrın " Ben bakarım." diye bağırınca kapıyı açmaya yeltenmedim. Herhalde telefonu kapamıştı. Masanın üzerindeki telefonumu elime aldım iki tane mesaj vardı. Biri vodafone'dan öbürü de bilinmeyenden gelmişti. Önce vodafone tıkladım.
Vodafone: Değerli Abonemiz,Sizlerden gelen her bildirim titizlikle değerlendirilmekte olup, iletmiş olduğunuz şikayetiniz detaylı inceleme için ilgili birimle paylaşılmıştır. Konu takip ....
Okumadan öbürüne geçtim.
Bilinmeyen numara: Beni sevmen için ne yapmam lazım.
Elya: Karşıma çık o zaman konuşalım.
Yazdığımda hemen görüp cevap verdi.
Bilinmeyen numara: Bunu isteme işte benden seni çok seviyorum ama karşına çıkamam bal.
Dediğinde uzatmaya gerek olmadığı için mesaj yazmadım. Kapını kapanma sesi gelmemişti. Asrın hala kapıda mıydı acaba. Kapının oraya gittiğimde kapının önünde elinde tabak olan yirmili yaşlarda bir kız vardı. Ve asrınla gülüşüyorlardı. İlk defa tanıştığı birine bu kadar güzel gülmesi çok saçma ayrıca biz ilk tanıştığımızda benim elimi sıkmaya bile tenezzül etmemişti. Hızlıca yanlarına gidip " Bu kim? "der gibi baktım. Asrın anlamış olacak ki açıklamaya başladı. " Bu hanımefendi yan komşumuzmuş. " dediğinde yanımızdaki kıza döndüm. Sevecen bir şekilde gülümseyip " Ben ceylan " dedi. Çok samimi bir şekilde olmasa da bende gülümsemiştim." Ne için gelmiştin?" diye bir soru yönelttim. " Şey ben size börek getirmiştim de sonuçta yeni taşındınız belki de yemek yapamazsınız diye düşündüm. Bir de bir şeye ihtiyacınız olursa ben ve eşim her zaman yardım edebiliriz direk yan evde oturuyoruz." dedi sevecenlikle gülümseyip.
Kızın sevgiliyi bırak eşi varmış cidden çok fazla ön yargılı davranabiliyorum. Uzattığı tabağı elinden alıp " İnceliğiniz için teşekkür ederim." dedim. Asrın da teşekkür edince vedalaşıp kapıyı kapattık.
🍃🍃🍃🍃
Sılalar da gelince kahvaltı yaptık. Tüm gün boyunca evde vakit öldürdük. Her ne kadar şirkete gidelim desem de yarın gidelim diye tutturdular. Bu yüzden fazla üstelemedim. Şuan ise koltukta oturmuş spor kanalı izliyoruz. "Spor seviyor musun?" diye sorarsanız severim ama çok saçma bence böyle oturup dinlemek daha eğlenceli bir şeyler izleyelim desem de bunu da dinlemediler. Sıla'nın da işine geldiği için kimse beni dinlemedi. Sıla spor yapmayı sevmez ama spor haberleri magazinden daha çok ilgisini çekiyor.
Daha fazla dayanamayacağım için , oflayıp ayağa kalktım. Yukarı çıkıp odamı toplamaya koyuldum. Kendi odamı topladığımda sılanın odasına geçtim onunda yatağını topladım ona kalsa hiç toplamazdı. onun hayat felsefesi " Bir daha yatacağım ne gerek var toplamaya." cümlesi üzerine kurulu ciddi anlamda sorunlu bir insan kendisi.
Sıla'nın odasından çıkıp aşağıya indim. Üçlü koltuğun karşısına geçip " Ben kendi kıyafetlerimi yıkayacağım yıkanacak bir kıyafetiniz varsa onuda yıkayayım." dedim. Sıla bana dönüp "Odamda var aşkım sen alsana." dediğinde olumlu anlamda başımı salladım. Araslara döndüğümde aras " Benim yok düşündüğün için sağol." dedi samimiyetle gülümseyip. Asrın ise " Dün kazağımın üzerine kola dökülmüştü. Onu yıkarsan güzel olur." dedi minnettar bir sesle. "Pekala. Kazağın nerede yukarı çıkmışken onu alayım." dedim. " Galiba yatağın üstündeydi." dediğinde kıyafetleri almak için yukarı çıktım.
Sılanın ve benim kıyafetlerimi alıp elimdeki sepete koydum. Sırada asrının odası vardı. Odaya yöneldim kapıyı açtığım odanın sılaya nazaran daha toplu olduğunu gördüm. Sadece yatağı dağınıktı. Yatağın üzerindeki kazağı alıp sepete koydum. Yorganını alıp koltuğa koydum. Yatak örtüsünü düzeltmeye başladım. Yastıkları da alıp çırptım. Yastığı yerine koyarken örtünün üzerindeki fotoğraf dikkatimi çekti. Almak için uzandığım sırada arkamdan bir ses geldi. Arkamı döndüğümde asrın olduğunu gördüm. Suratında tedirgin bir ifade vardı. Tedirginlikle " fotoğrafı gördün mü ?" dedi. Olumsuz anlamda başımı sallayıp fotoğrafı çevirdim. Elimdeki fotoğrafa baktım.Fotoğrafa baktığımda surat ifademin değişmesine mani olamadım. Fotoğraftaki bendim...
*************
Kısa bir bölüm oldu ama bu aralar ciddi anlamda bölüm yazamıyorum.
Düşüncelerinizi yorum ve vote ile belirtmeyi unutmayın. ❤
Rahatlıkla bana mesaj atabilirsiniz İnstagram: ozgeoztuncx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimin Mimarı
Teen FictionKalbimin Mimarı adlı ilk hikayedir ! Hikayede texting olan bölümlerde var. Beni ilk gökyüzü kandırdı."Ben maviyim" dedi.Aslında beyazdı.O sonsuz olmayı temiz olmaya tercih etti.Sonra zaten beni kandıran kandırana... Gökyüzüm mavi, bulutlarım beyaz...