Merhaba canım okuyucularım.
Yorum ve vote sıkıntısı var biraz sanki? Herhangi bir istek olmadığı için bölüm yazasım gelmiyor. Seviliyorsunuz♥♥♥
Bölüm şarkısı; Furkan Özsan - Müsadenle
🍃
Ömrümün en virane sapağında denk geldi sana düşlerim, seni seven kalbim ve saçlarına vurulan gözlerim oldu en büyük suçlu.
Bilinmeyen numara: Beni sevmesen de bu kalp bu bedende olduğu sürece hep senin için atacak.
Dün gece ekranla bir süre bakışıp ne yazacağıma karar veremeyince , cevap yazmadan durdum öylece.
Ama bir dakika, bunların gerçek olduğuna ne kadar eminim ki? Gerçekten beni böylesine saf, güzel, ve içten bir şekilde sevebilir miydi? Bir iki sözüne kanıp 'kesin doğrudur' diyemem. Ama dedim. Bir tarafım belki de amacı sadece seninle konuşmaktır. Bahaneler sunuyordur önüne derken. Bir tarafımda seni böylesine güzel seven bir adamın beni dünyanın en mutlu insanı yapabileceğini söylüyordu. Allah aşkına, eğer dalga geçiyor olsa bu kadar uzatmaz, sıkılıp yazmayı bırakırdı. Bu sefer ona güvenmeyi isteyen tarafımı dinleyeceğim.
Bugün bir farklılık olsun dedim, her gün sürünerek kalktığım yataktan gayet insani bir formda kalktım. Fakat, benim neyime insanlık ayağımı yere koyar koymaz ayağımın altında hissettiğim şeyle gözlerim kocaman oldu. Telefonuma basmıştım!
En kötüsü ise telefonun üzerinde hafif bir çatlak vardı!
🍃🍃🍃🍃
Sabah yaşadığım tüm olumsuzluklara rağmen, kalkıp yemeyeceğimi bildiğim halde kahvaltı hazırlamıştım. Şuan ise masa da oturmuş asrınları bekliyordum. Camı azıcık çatlamış olan telefonumdan gelen mesaj sesiyle, telefonu elime almam bir olmuştu. Fazla mı heyecanlıydım?
Bilinmeyen numara: Kalbimi aydınlatan, güneş ışığı kadar parlak kalbine günaydın bal...
Elya: Günaydın.
Diye mesaj yazdığım sırada saçlarını karıştırarak merdivenlerden inen asrını gördüm. Yeni uyanmış mahmur haliyle hızlıca yanıma geldi.
" Gün sana erken aymış galiba. Kahvaltı yapmadığını sanıyordum." dedi gülerek.
" Bilmem içimden geldi. Hazırlayayım dedim. Kötü mü yaptım?"
" Yok hayır gayet iyi yapmışsın bize kalsa siddin sene hazırlayamayız." dediğinde gülümsedim.
" Bugün için plan yaptınız mı sılayla?" diye sordu.
" Yok hayır hiç bir planımız yok. Neden ki?"
" İzmir'i gezelim diyecektim. Eğer sizde isterseniz?" dediğinde küçük bir çocuk gibi mutlu olmuştum.
" Tabi ki olur ben gidip sılayı çağırayım. Arası'da sen çağır hemen dışarı çıkalım." deyip hızlıca merdivenlere yöneldim. Arkama baktığımda asrın hala orada dikiliyordu. " Hala orada duruyorsun hadi!" dedim bir çırpıda.
" Tamam tamam." diye gülerek geldi arkamdan.
🍃🍃🍃🍃
Anın heyecanına kapılıp hemen sılayı uyandırmıştım. Başta ne olduğunu anlamasa da o da heyecanımın sebebini öğrenince bir çırpıda yemek yemi ve hazırlanmıştı.
Şuan ise yoldayız nereye gittiğimize dair bir fikrim yok. Ama mutluyum çünkü İzmir'i fazlasıyla seviyorum ve gezdiğim yerleri bir kere daha gezecek olmak beni mutlu etti.
" Nereye gidiyoruz?" diye sordu merakla sıla.
" Alsancak Sevgi Yolundan başlayacağız." dedi asrın. Sıla imalı imalı bakıp gülümsedi. Bence de ilk olarak gitmek için biraz absürt bir seçimdi ama olsun bugün görmek istediğim her yeri görmek istiyorum.
Araba durduğunda hızlıca arabadan indik.Öyle bir cadde düşünün ki her iki yanında sıralanan asırlık palmiyeler, renk renk aydınlatılan bir zemin ve Yeşilçamın ünlü isimlerinin yazılı olduğu hatıra plakaları. Cidden harika bir şehirsin İzmir !
🍃🍃🍃🍃
Çok uzun bir gezinin ardından cidden yorulmuştuk. Ve açlık bastırmıştı artık. Asrına dönüp " Artık yemek yesek ciddi anlamda acıktım." dedim. Sıla ve aras da beni onaylayan mırıltılar çıkardılar.
" Tamam o zaman şimdi ki durağımız Tarihi Asansör orada yemek yeriz." dediğinde mutlu olmuştum çünkü o devasa manzaraya karşı yemek yemek güzel olacaktı.
Tarihi Asansöre geldiğimizde İzmir'e bir kez daha aşık olmuştum. Asansörün önü baya kalabalıktı.
" Uzun süre bekleyeceğiz galiba." dedim bıkkınlıkla " Çok beklememize değecek ama." dedi asrın.
Önümüzdekiler bindiğinde sıla ve arasta binmek için ileriye doğru atıldı. Yer kalmayınca mecburen " Siz gidin biz daha sonra binelim." dedim. Gerçekten beklemekten nefret ederdim. Çok sabırsız, panik bir insandım.
Asansör geldiğinde Allah'a şükrettim. Asrın'ın hemen ardından ben bindim asansöre. Asansör yukarı çıkarken cidden garip bir ortam vardı. İkimizde ne yapacağımızı bilemiyorduk ki asansörden " pat " diye bir ses geldi.
" Asansör mü durdu? Yoksa bana mı öyle geldi."dedim telaşla
" Galiba hiç bir fikrim yok."
" Gerçekten mi? Ben bindiğimde olur böyle şeyler zaten. Film mi çekiyoruz? Hayat bana kıçıyla gülüyor." diye sitem ettim.
" Telaşlanma birazdan çalıştırırlar." dedi sakince
" Ne telaş yapacağım be!" diyerek elimden destek alıp yere oturdum. Bu halime şaşırsa da bozuntuya vermeden. O da aynen benim gibi yere oturdu.
" Umutlu musun ?" dediğinde
" Ne konuda ?" diye sordum.
" Her bakımdan hayata karşı bir umudun var mı?"
" Umut, insanın fırtınalı havada sarıldığı yardımsever bir dost elidir. İnsan bazen umut sayesinde boğulmaktan kurtulur ve yaşamına devam eder. Bir yerde yaşam varsa orada umut da vardır derdi anneannem o yüzden ben hiç bir zaman umudumu kaybetmem."
" Peki sen umutlu musun?"
" Ben umudumu kısa bir süre önce yitirdim galiba."
" Umudunu yitirecek ne yaşadın ki?" diye sorduğum aklıma evlenmek istediği bir kız olduğu geldi.
" Bilmem belki de bir şey yaşamadığım için bitti umudum." dediğinde konuyu değiştirme gereği hissettim.
" Çok mu bekletirler acaba?" dediğimde
" Bilmiyorum daha önce hiç asansörde kalmadım." dedi.
" Benimle birlikte bindin ya ondan kaldın. Bak sana bir ilk yaşatmış oldum."
" Bana bir çok ilkimi sen yaşattın." dediğinde anlamaz gözlerle baktım.
" Anlamadım?" dediğimde kendini toparlayıp konuşacaktı ki yukarıdan sılanın sesi geldi.
"Dayanın birazdan kurtaracağız sizi!"
---
Vote ve yorum yaparsanız sevinirim. <3
İnstagram; ozgeoztuncx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimin Mimarı
Teen FictionKalbimin Mimarı adlı ilk hikayedir ! Hikayede texting olan bölümlerde var. Beni ilk gökyüzü kandırdı."Ben maviyim" dedi.Aslında beyazdı.O sonsuz olmayı temiz olmaya tercih etti.Sonra zaten beni kandıran kandırana... Gökyüzüm mavi, bulutlarım beyaz...