0.3

767 40 1
                                    

Keyifli okumalar!                                                                                                                                                                 

Bölüm şarkısı; Eda Baba- Sevdik Sevdalandık

🍃

Yağmurun sesi aşkımızın fısıltısı gibi damIaIarın çarptığı nesneIerden çıkan tatlı sesIer büyüIüyor beni gözIerin gibi..

 Ayılma çabalarım son derece etkisiz olduğunu gösteriyordu. Gözlerim uykusuzluktan yanarken aşağı indim ve kendime bir kahve suyu koydum. Evdeki kimse uyanmamıştı, kim sabahın altısında uyanırdı ki? Hangi dengesiz? Ben. Yine ben. Hep ben. Su kaynayınca kahvemi hazırlayıp maillerime göz atmak için odama çıktım. Tam çalışma masasına oturmuştum  ki mesaj sesi geldi. Hemen elimdeki kahveyi masaya koyup telefonun ekran kilidini açtım ve mesajı okudum.

  Bilinmeyen numara : Sabah ışıkları her odama vurduğunda lanet okuyan bir adamın dilinden dökülüyor bu kelimeler. Her sabah ilk gün ışığıyla birlikte istenmeyen bir hayata sahip olmanın verdiği öfkeyle ve yalnızlığın tahammül edilemeyen soğukluğuyla başlıyordum güne. Ben ve etrafımdaki her şey her zaman ters giderdi. Hiç gün doğmasın isterdim ta ki karşıma sen çıkana kadar. Meğer sabahların kıymeti bilinmeliymiş sevgili. Öfkeli bir adamı gündüze aşık ettin. Günaydın demeyi ben seninle öğrendim. Günaydın en güzel alışkanlığım" şok olmuş bir şekilde telefona bakıyordum harika bir mesajdı bu sabahın bu saatinde bu harika mesajı okumak, sevildiğimi hissetmek güzel histi ama ne olursa olsun tanımadığım birinin attığı bir mesaja cevap verecek kadar macera arayışında değildim.    Kahveyi içtiğimde biraz da olsa kendime gelmiştim. Yani... En azından önümü görebiliyordum. Annemlerin uyandığını anlayınca aşağıya indim. Annem ve babam salonda oturmuş kahvelerini yudumluyorlardı.

" Günaydınlarr" diyerek yanlarına oturdum. Babam beni önce güzel bi süzdü sonra kalbime hançer gibi saplanan o sözleri söyledi.

" Şirkete gel benimle bugün"

" Gelemem okula gideceğim" bahaneydi bunlar hep bahane

" Fark etmedim sanma alttan alttan yine kaytarıyosun tamam bugünlük bir şey demiyorum ama iyice hazırlansan iyi olur 2 hafta sonra bütün şirketlerin bulunacağı bir davet düzenleyeceğiz ve projenin senin olduğunu açıklayacağız" 

" Baba neden toplantıda söylemeyip işi uzattın ya"

" Elya eğer senin projen olduğunu söyleseydim benim kızım olduğun için kabul edebirlerdi ve bende bunu istemiyorum seninle yeteneğin için çalışmalarını istiyorum bu senin iyiliğin içindi." düşününce babama hak verdim her ne kadar hayatıma karışmamasını istesem de sonuçta o da iyiliğim için çabalıyordu.

" Teşekkürler baba " dedim o da gülümsemekle yetindi zaten kahvesi bittikten hemen sonra evden dışarı çıktı. Bende kahvaltı etmeyeceğim için hemen odama çıktım sılayı aramak için telefonumu elime aldım.

Arkadaşlık kavramı gerçekten göründüğü gibi miydi yoksa daha derin bir bağ mıydı? Yoksa benim gördüğüm gibi miydi? Neden yapmacık hareketler bu kadar fazlayken insanlar birbirinden tiksinmeden bu kadar rahat konuşabiliyordu. Belki kanun buydu. Sadece iyi anlaşmak yeterliydi. Ama ben gerçek bir arkadaş istiyordum. Gerçekten ne olursa olsun arkamda durabilecek.  Çekinmeden içimi açabileceğim. Benimle olduğunu her zaman düşündüğüm. Beni doğruya yöneltmeye çalışan bir arkadaş. Tabi ki herkesin eksik yönleri olabilirdi onu kapatmak da bana düşerdi. Gerçekler ne kadar acıtsa da zamanla bunu kabullenebilirdim. Yeter ki kendimi güvende hissedeyim.

Kalbimin MimarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin