key eve vardığında gördüğü manzarayla neredeyse havaya uçacaktı. Minho jonghyunla ramen yiyor ayni zamanda taeminle dertleşip onewlede bilgisayar oyunu oynuyorlardı. Bu görüntüyü deli gibi özlemişti. Onu ilk fark eden jonghyun oldu.
"ikinci kaçakta yolu buldu demek. Neredesin minho dondu sen yoksun."
Key tam cevap verecekken minho yerinden hızla kalkıp ona sarılınca söyleyeceği her lafı unuttu. Hatta belki şu an adini sorsalar söyleyemezdi.
"iyi misin?" Dedi minho geri çekilip yüzüne bakarken.
"E-evet iyiyim. Neden kotu olayım ki?"
Seni sulliyle yattın sanıp az daha intihar edecek olmam dışında gayet iyiyim diye düşündü key evet kesinlikle iyiydi. Minho hızla ellerini çekti. Key bir an ona uzanmak istedi ama kendini tuttu.
"iyi o zaman ve eve geldim diye seni affettim sanma sakin. Beni resmen gelmem için zorladın."
"Minho..."
"Ben gerçekleri söylüyorum! Resmen tehdit ettin beni."
"iyi geri dön o zaman! Zaten pek mutlu görüyordun. Rahatsındır da. Git hadi!"
Minho tam ceketini kanepenin üzerinden alacakken onew sinirle ayağa kalktı.
"Kimse hiç bir yere gitmiyor! Tek bir kişi daha evi terk ederse grubu dağıtırım!"
Bütün grup şokla onew e baktı. Fazla ciddi olduğunu fark edince donup kalmış olan keyi jonghyun minhoyude taemin yavaş yavaş sürüklemeye başladı. Onew in gözünün önünde dolaşmak şu an hiç iyi neticeler doğurmazdı açıkçası. Jonghyun keyi taeminle kendi odasına götürürken onlarla eş zamanlı olarak minho ile taeminde yan odaya yani minho ile key in odasına girdiler.
Jonghyun keye bakıp iç geçirdi.
"Derdiniz ne cidden anlamıyorum key. Neden sürekli bir kavga içindesiniz?"
"Bana dediklerini duymadın mi?"
"Key dediklerinin doğru olduğuna inandın mı cidden. Gelmesini gururuna yediremeyip bahane bulmaya çalıştı sadece. Bunun sende farkındasın. Eve döndüğü için nasıl mutluydu biliyor musun? O benimle yediği üçüncü ramendi. Taemini soluksuz dinledi. Bilgisayarını açmak için o kadar hızlı davrandı ki az daha düşürüyordu. Sence bunlar tehditle dönmüş bir adamın davranışları mı?"
Dedi jonghyun soluk almamıştı bunları söylerken.
"Hayır ama..."
Dedi key savunmaya geçecekti.
"Seni nasıl endişeyle bekledi biliyor musun? Sen gelince sana nasıl sarıldı gördün. Lütfen daha fazla uzatmayın."
Key bu sefer kendini savunmaya bile çalışmadı. Kafasını eğip jonghyunu dinlemeye devam etti.
Taemin yan odada o da minho ile konuşmaya çalışıyor ama minho onu pek sallamıyordu.
"Yine gidecek misin? Jinki hyung u duydun buna rağmen gidecek misin? Hani bu gruba da bana da hep sahip çıkacaktın? Hani hep abim gibi olacaktın yalan mıydı bunlar. Kaç gündür telefonlarımı bile açmıyorsun bumu abilik?"
"Taemin neden açmadığımı biliyorsun bunun seninle yada grupla bir alakası yok kesinlikle."
Dedi minho bunları konuşmaktan nefret ediyordu.
"Nasıl değil? Grubu terk edip otele yerleştin minho. Hadi bizi düşünmüyorsun fanlarını düşün nasıl üzülmüşlerdir. Artik onları da mı önemsemiyorsun?"
"Saçmalama taemin onların bastıkları toprak benim için parlıyor. Bunu en iyi sen biliyorsun! Dediğim gibi grubu dağıtmak ya da terk etmek gibi bir düşüncem yoktu olay sizle alakalı değil."
"Kimle alakalı? Kimbumla mi? Nasıl perişan oldu biliyor musun?"
"Eminim öyle olmuştur."
"Ağlarken gördüm onu minho!"
"Makyajını silerken gözüne bir şey kaçmıştır ondan."
"Kaç gündür makyaj yapmıyor."
"Nasıl yapmıyor?"
Minho bunu şokla sormuştu key en son makyaj yapmadığında kopeği ölmüştü ve büyük bir yastaydı. Minho hemen ayağa kalktı. Kapıyı açtı ve yandaki odaya daldı.
"Minho lütfen kavga etmeyelim artik."
Dedi key onu gördüğü an. Minho onu oturduğu yerden kaldırdı göz göze geldiklerinde kafasını salladı.
"Tamam etmeyelim." Diyip gülümsedi. Key de ona gülümsemişti.
"Sence kaç saat sonra kavga etmeye başlayacaklar." Dedi taemin jonghyuna fısıldayarak.
"Ne saati biraz sonra başlarlar." Jonghyun bunun gerçekten öyle olacağını biliyordu.
"Minho sen gidince dolabının bir kısmına el koydum haberin olsun." Dedi key odalarına yürürken.
"Nasıl yaa" dedi minho isyanla devam etti "zaten küçücük yerim vardı key!"
"Madem öyle sahip çıkacaktın gitmeseydin almazdım değil mi?" Key bunları söylerken bir yandan da sırıtıyordu.
"Sen iflah olmazsın kimbum cidden bak." Diyerek çantasını yatağa fırlattı minh
