sanırım evleniyorum(final)

1K 69 53
                                    

-birkaç ay sonra-

Key minhonun kollarında gözlerini açmanın verdiği mutlulukla minhonun yüzünü izlemeye başladı. O kadar güzel kirpikleri olması vatan hainliği sayılmalıydı. Minhoya biraz daha sokulup çift kişilik yatak alma fikrini geri çevirdiği için kendini takdir etti böylelikle daha yakın durmuş olacaklardı. Parmakları ondan izin almadan minhonun kirpiklerine gitmişlerdi bile. Minhonun kıkırdamasıyla elini ateşe deymiş gibi bir hızla çekti.

“ne zamandır uyanıksın sen minho?”

“sen uyanmadan bir saat kadar seni izleyecek vaktim oldu uyuduğunda o kadarda güzel değilmişsin be. E kirpiklerimle oynamayacak mısın?”

“senin o kirpiklerini tek tek yolarım anlatabiliyor muyum minho? Hem kirpiklerinle oynayan kimmiş? Ben sadece çapağını almaya çalışıyordum.” Minho onun sinirine kendini tutamayıp kahkaha attı. Kahkahalarının tınısı keyin boynuna çarpıyordu. Key dudağını ısırarak böyle küçük aptalca bir yakınlaşmadan etkilendiğini reddetmeye çalıştı. O sırada boynunda hissettiği dudaklardan dökülen birkaç kelimeyle gülümsedi.

“sanırım kahvaltıya biraz geç insek sorun olmaz değil mi kibum?” key ona sırıtıp başını salladı. Minho onun üstüne geçerken ikisi de kıkırdıyorlardı. Minho tam pantolonunu çıkarıyordu ki çarşafa ayağı takıldı. Çarşaftan kurtulmaya çalışınca yataktan yuvarlandı. Key başta onu tutamaya çalışsa da tutamayacağını fark edince boş verip kahkaha atmaya başladı. Kahkahası minhonun sert bakışlarıyla kesildi.

“yerdeyken o bakışlar çok da korkunç gelmiyor minkey.” Minho kullanıcı adını duyunca bakışlarını mümkünse daha da sertleştirdi. Key ortamın gerileceğini fark edince yumuşak bir ses tonuyla konuştu.

“gelmeyecek misin hayatım yatağımıza?”

“hayatımmış…” minho tam söylenmeye başlayacakken keyin yataktan kalktığını görünce sustu.

“sen gelmezsen ben gelirim hayatım.” Dedi key yavaşça minhonun yanına uzanırken.

“saçmalama key kalk üşüteceksin.”

“ısıtırsan üşütmem…”

“cidden saçmalıyorsun.”

“donuyorum minho ısıt beni aşkım.”

Minho onun sırıtan dudaklarına ısıtmak amaçlı eğilirken söylendi.

“sen delisin…” geri kalan kelimeler keyin ağzında kaybolurken sırıtarak öpüşmeye devam ettiler. Minho pantoluna yine uzandı en azından burada düşme gibi bir ihtimali yoktu…

*

Jonghyun el bileğinin iç kısmında hissettiği ıslak öpücükle kaşlarını çatarak gözleri açtı. Gözlerini açmasıyla kaşlarını daha da çattı çünkü karanlıktan başka hiç bir şey görebilmiş değildi. Gözleri bir şeyle bağlıydı kravat olduğunu tahmin etse de pek emin olamamıştı. Emin olmak için elini yüzüne doğru götürecekken elini oynatamadığını fark etti. Elini kıpırdatmaya çalıştığında hissettiği soğuk metalle ağlasa mı gülse mi bilemedi. O anda bileğinde hissettiği öpücüğün aynısını karnında hissettiğinde nefesi bir anlığına kesildi. Tamam belki bu olay hoşuna gitmeye başlamış olabilirdi hem de fazlasıyla.

“ellerimdekiler kelepçe mi Taemin? Nerede buldun diye sorsam bile cevap verme lütfen.” Jonghyunun söylediğinin üzerine Taemin in kıkırdamasını duydu. Onun kıkırdaması jonghyunu her zaman gülümsettiği gibi şimdide gülümsetmişti. Birkaç ay önce ki o utangaç adamın şu an yaptıklarıyla jonghyun şoka girmeyi artık bırakmış, taemin in büyük değişimine ayak uydurmaya çalışıyordu. Onu asıl korkutansa taemin in bu potansiyele hep sahip olduğunu fark etmesiydi.

“konuşmayacak mısın?” diye sordu Taemin e. Taemin yine konuşmamıştı.

“anladım sanırım yeni fantezin bu ha? Fena değilmiş…” taemin üstüne oturunca jonghyun lafını tamamlayamadı. Taemin kendini hafifçe ona sürtmeye kucağında kıpırdamaya başlayınca jonghyun yapabileceği tek şeyi yapıp yutkundu. Ne yapsa kendini bu durumdan kurtaramayacağı biliyor  –ki zaten kurtulmak istemiyor- kendini Taemin in onu okşayan ellerine bıraktı.

*

Onew birkaç aydır yaptığı gibi bu günde kahvaltıyı tek başına hazırlamış evin çifte kumrularını beklerse aç kalacağını biliyor tavada ki yumurtanın kokusunu içine çekip ohladı. Bir yumurta ancak bu kadar güzel kokup bu kadar güzel yapılabilirdi. Evdekilerin birkaç saniye sonra kokuya damlayacağını biliyor sırıtarak yumurtayı masaya koydu. Bir süre sonra merdivenlerde duyduğu itişip kakışmayı kahkaha atarak izledi. Minho keyi önüne almış taeminle jonghyunu geçmeye çalışıyor jonghyunda onu engelleyip taemine yol açtı. Taemin böylelikle masaya uluşan ilk kişi olunca jonghyun un takımı kazanmış oldu. Böylelikle masayı minho ve key kuracaklardı. Jonghyun salına salına masaya kuruldu. Minho sevgilisini de yanına alıp kaderine razı gelerek mutfağa gitti.

“yenildiğimize inanamıyorum.” Dedi minho bardakları almaya giderken sinirle.

“alt tarafı aramızda bir oyun minho milli maçta değilsin bu kadar hırsa gerek yok hayatım.” Diyerek minhonun sinirle şişirdiği yanağını öptü. Minho onun öpüşüyle keye döndü. Bu sefer dudakları birleşti tam o anda jonghyun un o iğneleyici sesi duyuldu.

“yiyişmeyi kesin açız burada.”

Minho dudaklarını key den ayırmadan eline o an ne geldiyse onu jonghyun a fırlattı. İçerden gelen inlemeyle hedefini tutturduğunu fark etmiş keyin dudaklarına sırıttı. key kıkırdayarak ondan ayrıldı.

“bende acıktım aşkım.” Minhonun da karnı guruldayınca gülerek işlerinin başına döndüler.

Sofra en sonunda kurulmuş yemek kahkahalar eşliğinde devam ediyorken günün en güzel saatleri bu saatler birazdan koşuşturma başlar ve gün birden biter. Neredeyse her günleri böyle geçiyordu. Key böyle düşünüyorken onew konuşmayabaşladı. Key de başını ona döndürüp onu dikkatle dinlemeye başladı.

“çocuklar sizinle bir şey konuşmam gerekiyor.”

Bu sefer herkes dikkatkle dinlemeye başlayınca onew bombayı patlattı.

“sanırım evleniyorum.”

“ne kimle?” gibi sorular hava da uçuşurken onew sadece gülüyordu.

Son…

kullanıcı adı : minkey (yaoi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin