MİNİ BÖLÜM

12.8K 635 368
                                    

Aşk-ı Ala | Mini Bölüm...

Mutfakta kendisine meyve suyu yapmaya çalışan Neval, derin bir nefes verip Baran ağaya döndü hafif kızgınlıkla.

"Ya gitsene sen! Bir rahat bırakmadın be adam."

"A-ah aşk olsun jınamın. İnsan kocasını evden kovar mı?"dedi Baran ağa inanmaz bakışlarla.

Konaktaki herkes biraz kafa dinlemek için çiftliğe gitmişti. Fakat Neval konakta kalmak istemişti. Konakta 'yalnız' kalmak ve biraz sakince kitap okumak...

Fakat gelin görün ki, Baran ağa, Neval'in gitmek istemediğini öğrenince kendisi de gitmemişti.Yalnız kalmak onlara iyi gelebilirdi.

Portakalları soymayı bitiren Neval, meyve sıkacağını önüne aldı.

"Son kez soruyorum, içecek misin portakal suyu?" diye sordu Neval, Baran ağaya.

Baran ağa tekrar kafasını sağa sola olumsuz anlamda salladı.Neval,omuz silkip kendine sıktı sadece portakal suyu. Bu aralar canı çok bir şeyler istiyordu. Ama ne istediğini kendisi de bilmiyordu ki Baran ağayı göndersin de aldırtsın...Çoğunlukla rahat bir hamilelik geçiriyordu fakat yine de içinde bir sıkıntı vardı. Kontrollerini aksatmamaya çalışıyordu. Belki içindeki sıkıntı bir nebze olsun geçer diye, doktorun söyleyeceği iyi şeyleri duymak istiyordu.

Parmaklarıyla oynayan Baran ağa, gözlerini karısının karnına dikmişti. Evladına dokunmak, onu hissetmek istiyordu. Neredeyse altı aylık olan evladı artık ben buradayım dercesine annesinin karnını şişirmişti. Ellerini kızının üzerine koymak istiyordu...

Aklına gelen bir fikirle hızla karısının kolundan tutup kendine çevirdi ve kucağına alıp tezgahın üzerine oturttu. Elleri portakaldan dolayı yapış yapış olan Neval, ne yazık ki Baran ağayı engelleyememişti.

"Baran, ne yapıyorsun?" diyebildi sadece.

Baran ağa karısının sorusunu duymazdan gelip karnına ellerini koydu önce ve kızını hissetmeye çalıştı.

"Babacığım," diyerek kızıyla konuşmaya başladı. "Senin bu inatçı annen yüzünden baba-kız ayrı düşüyoruz. Ama merak etme, ben senin bu keçi inatlı annenin inadını itina ile kıracağım." diye devam ettiğinde Neval'in ağzı şaşkınlıkla açıldı.

"Sen bana keçi mi diyorsun!?" diye olağanüstü bir sesle bağıran karısının sesiyle gözlerini kızından çekip Neval'in gözlerine dikti.

"İzin verirsen, kızımla mühim bir şey konuşuyorum." dedi sinir bozucu bir sakinlikle Baran. Neval'in bir şey demesine müsaade etmeden de tekrar kızına döndü.

"Her ne olursa olsun,seni çok sevdiğimi bilmeni istiyorum, kızım..." diyen Baran ağa bir-iki saniye sustu. Ne diyeceğini düşündü.

Neval ise kocasının, kızıyla konuşmasına izin vermiş, yüzünde ufak bir tebessüm oluştuğundan habersiz Baran ağanın kızıyla konuşmasını izliyordu.

" Ama sakın annen gibi inatçı, huysuz biri olma tamam mı?" dediğinde bu sefer Neval yüzündeki tebessümü anında silip öfkeyle söylenmeye başlamıştı.

"Ben mi, inatçı ve huysuzum?! Tamam, biraz huysuzluğum ve inatçılığım olabilir ama neden acaba? Kimin yüzünden bir düşünsene..."

"Neval,"diye karısını susturmaya çalıştı Baran ağa fakat Neval, Baran ağayı duymuyordu.

"Hayır bir kere ben huysuz ve inatçıysam sende hödüksün. Ben sana birşey diyor muyum? Hoş dedirtmiyorsun ki..."

Baran, kendisini duymadan söylenmeye devam eden karısına birşey dememeye karar verdi. Bunun yerine kızına dönüp kısık bir sesle ;"Birazdan göreceğin ya da hissedeceğin şey için şimdiden üzgünüm, kızım." dedi.

"Ama yine de huysuz olan ben oluyorum. Yeter be, yete-" diyerek sözünün daha tamamlayamadan dudaklarının üzerine kapanan dudaklarla susmak zorunda kaldı Neval.

Baran ağa, Neval'i öpmüştü! Evet, yanlış okumadınız... Öpmüştü...

Şaşkınlıktan ve utançtan ne yapacağını bilmeyen Neval ellerini istemsizce Baran ağanın boynuna götürecekken hemen yan tarafta duran meyve sıkacağına elinin çarpmasıyla meyve sıkacağıyla birlikte içinde biraz portakal suyu olan bardağın yere düşmesi bir oldu.

Nefes almak için geri çekilen Baran ağa, alnını Neval'in alnına yasladı.Birkaç saniye öyle durduktan sonra tekrar karısının dudaklarına kapandı.

Bu esnada çiftliğe gitmeyenlerden biri olan Sidar ağa, su almak için mutfağa girmişti ki gördüğü manzara ile neye uğradığını şaşırdı.

"Oha, oha! Yuh! Çüş!" diye saçma sapan tepkiler verdiğinde Baran ağa hızla geri çekildi. Neval ise utançla tezgahın üzerinden aşağı indi.

"Odanız yok mu sizin? Gitsenize odanıza." diye dalgayla karışık bir söylenme yaptığında Baran ağa gözlerini devirerek ; "S*ktir git, Sidar!" diye hafif kızgınlıkla bağırdı kardeşine. Ardından "Şurada bir karımıza yakınlaşalım dedik, ortamın anasını ağlattın!" demeyi eksik etmedi.

Daha sonra Sidar'ı alıp da dışarı çıktı Baran ağa, arkasında utançtan kıpkırmızı olup kıpırdayamayan bir Neval bıraktığından habersiz...

SON

Merhabalar. Gördüğünüz üzere mini bölüm ile karşınızdayım bugün de... Geçen bölüme Neval ve Baran yok dediniz. Aklıma takıldı bende 700 kelimelik full Neval-Baran olan mini bir bölüm yazayım dedim.

40.bölüm buranın devamında gelecektir bilginize. Yani bu mini bölümü, 39.Bölümün devamı gibi düşünebilirsiniz.

Hepinizi seviyorum, iyi günler...

AŞK-I ÂLA (TÖRE) #wattys2018 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin