43.BÖLÜM

13.4K 575 225
                                    

Aşk-ı Ala | 43.Bölümm

İnsanlar geçmişiyle hesaplaşarak geliyordu bugünlere. Geçmişe bağlı kalmak ne kadar zararlıysa geçmişi yok saymak da o derece zararlıydı neticesinde.

Bir insan geçmişinden kurtulabilir miydi? Gittiklerinden, geldiklerinden, söylediklerinden, yaptıklarından belki de yapamadıklarından...

İnsanların peşini, yaptıkları kadar yapmadıkları da bırakmıyordu. En büyük pişmanlıklar da burada doğuyordu, üzüntüler de...

Geçmişten kurtulmanın yolu var mıydı?

Düşünmemek? Belki...

Peki o insan, ne kadar istemese bile, duygusalsa? Zihni düşünmemek için dirense bile yüreği galip gelip düşünüyorsa geçmişi?

Ya da şöyle söyleyelim, kurtulamıyorsa insan geçmişinden?

İşte o zaman insan ya kafayı yerdi ya da... Ya da'sı yoktu işte. Geçmişten kurtulamayan, geçmişiyle boğuşan bir insan kafayı yerdi!

Tıpkı Baran ağanın yemek üzere olduğu gibi...

Geçmişte 'Böyle daha iyi.' deyip bırakıp gittiği karısını ve varlığını arkadaşından öğrendiği kızını, canını, kanını kaybetmekle burun burunaydı Baran Şahzen.

Neval'in kanlar içerisinde merdivenlerden yuvarlanmasının ardından dört gün geçmişti. Koskoca dört gün. Bu dört gün içerisinde baba olmuştu fakat kızını kaybedebilirdi...

Yedi ay bir haftalıkken doğmuştu kızı. Erken doğmuştu, çok erken... Henüz ciğerleri bile gelişmemişti... Kızının küçücük bedenine bağlanmış olan kocaman aletleri, serumları gördüğünde nefes alamadığını hissetmişti Baran ağa. Doktorlar kızı için umut vaadetmiyorlardı. Her duruma karşı kendilerini hazırlamalarını sıklıkla dile getiriyorlardı!

Canı yanıyordu Baran ağanın. Geç tanıştığı kızını erkenden kaybetmekten ölesiye korkuyordu. Kızının o küçük bedenine bir kez bile sarılamadan, o minik ellerine bir buse konduramadan kaybetmek istemiyordu. Aslında hiç bir şekilde kaybetmek istemiyordu kızını. Hoş, kim evladının ellerinden kayıp gitmesini isterdi ki...

Neval...

Neval zaten aklından hiç çıkmıyordu. Düşmesinin etkisiyle beyin kanaması geçiriyordu ve kanamayı durduramıyorlardı. Günlerdir bir sürü ameliyat geçirmişti. Kızı için söylenilenler karısı için de söylenmişti. 'Kendinizi her şeye hazırlayın!' bu cümle aklından çıkmıyordu.

Ömründe duyduğu en uzun cümleydi.

Neval'i, ömrünün yarısını, kalp ağrısını kaybetmeye dayanamazdı Baran ağa. Ölürdü!

Ne zaman sevdalandığını kestiremediği karısına bir şey olmasına katlanamazdı Baran ağa. Sahi, ne zaman sevmişti Baran, Neval'i?

Kahkaha atarken gördüğünde mi?

Hamileliğin etkisiyle şişen göbeği ile orantılı olarak vücudunun da şiştiğinde oluşan komik görüntüsüne mi vurulmuştu?

Yoksa, durun! Neval'i ilk uyurken izlediğinde de sevdalanmış olabilirdi.

Ne zaman sevdiğini bilmiyordu fakat Baran Şahzen kendisinden nefret eden karısına fena vurulmuştu!

'Olsun, ' dedi içinden. 'Yaşasın da benden yine nefret etsin.' dediğinde söndürdüğü kaçıncı sigarasıydı? Sayamamıştı.

AŞK-I ÂLA (TÖRE) #wattys2018 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin