9. Yıkılan Hayallerin Kayıp Karakterleri

661 52 40
                                    

İki gün önceki konuşmamızdan bu yana Umut'la pek fazla diyaloga girmemiştik. Ve ben iki gündür Umut'un ailesine ulaşmaya çalışıyordum. Ve yine iki gündür ulaşamıyordum. Umut'un telefonunu bile karıştırmıştım.

Neden bir insanın telefonunda kimse kayıtlı olmazdı ki?

Derin bir nefes alıp düşünmeye başladım. Nasıl? Nasıl öğrenebilirdim ki ailesinin izini?

Sürekli yaptığım gibi Umut'un bana anlattıklarını tekrar gözden geçirdim. Bir iz yakalayabilsem... Gidecektim peşinden ne olursa olsun Umut için. Ama yoktu işte...

Gözlerimi kapayıp arkama yaslandım. Nereden bulabilirdim... Nereden bulabilirdim...

Aklıma gelen fikirle gözlerimi açtım. Ama fikrin saçmalığını kabullenmemle birlikte geri kapadım gözlerimi.

Sanırım Umut ve ailesinin çekildiği fotoğraftan stüdyonun yerini öğrenip o civarlarda olan tüm evleri gezerek Umut'a benzeyen bir kadınla adam bulup 'al bu annen, al buda baban' diyerek eline tutuşturmam saçma olurdu.

Oflayarak ellerimi koltuğun iki yanına vurdum. Zengin olsaydım eğer takar peşine bir dedektif 'o Yenerler'i buraya getir dostum.' derdim.

Zenginlik...

Yenerler...

Dedektif... Dur dur bu değil.

Aklıma gelen fikirle aniden gözlerimi açıp koltukta dik bir şekle geldim. Tabi ya Umut ne demişti? Yenerler şirketinin tek varisi...

Gülümseyerek bilgisayarın başına oturdum. Umut için bir hayal daha gerçekleşecekti...

°°°

"Ya lütfen Burcu hanım. Olmaz diyorum. Dört ay sonra olmaz. Benim yarına görüşmem gerekiyor Volkan Beyle."

"Hanımefendi anlıyorum​ ama gerçekten üzgünüm elimden bir şey gelmiyor. Volkan Beyin anca dört ay sonraya randevusu boş."

Gözlerimi devirdim. Dört aya randevusu boşmuş...

"Tamam o zaman iyi günler." Diyerek onu beklemeden kapattım telefonu.

Dört ay sonraya kadar Umut'un hayallerini bitirir, kendi hayallerimi bitirir, bir turda Ezgi'nin hayallerine dönerdim ben.

Ne yapalım? El mecbur zorla girecektim bende...

Şimdi adresine bakalım. Yarın uğramam gerekecekti biraz.

°°°

Sırt çantamı yerinde sabitledikten sonra önümde ki kocaman şirkete baktım. Umut'un ardında bıraktığı hayallerinden sadece birine...

Vazgeçtiği her şeyi gördüğümde ona olan sevgim dahada kuvvetleniyordu.

Bir adam nasıl sevdiğinden vaz geçerdi?

Bir adam nasıl hayatını ardında bırakabilirdi?

Bir adam kendinden nefret edilmesini göze alarak nasıl seveninden uzaklaşabilirdi?

Bir adam beni böylesine kendine nasıl bağlayabilirdi?

Derin bir nefes alıp şirkete doğru yürümeye başladım. Her şeyi ayarlamıştım. Şirkete girecek, ilk önce babasının odasını bulacaktım. Sonra ona olayları tam anlatmadan evin adresini verip Umut'un istisnasız her gün dışarı çıktığı saatte çağıracaktım. Eve geldiğinde ise... Ona hayallerine giden diğer bir adımı kırmızı halıyla sunmuş olacaktım. İlki gülümsemesiydi... Gülümseyerek hayallerinin sıkı sıkıya tuttuğu saklı anahtarını uzatmıştı bana.

Ölümü Karanlığa Sakla (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin