31. Son Yaşayış...

497 37 48
                                    

Bölüm şarkısı : Ölünce sevemezsem seni.

Mutlaka şarkıyla okuyun olur mu?

İyi okumalar! :)

°•°•°•

Hava aydınlanmaya yüz tutmuşken bizse boş sokakta avare bir şekilde geziyorduk. Elimde hırkamı boş bir şekilde tutarken, Umut kapşonuna işaret parmağını geçirmiş omzundan sarkıtarak yürüyordu. Bir adım gerisindeydim onun. Yavaş yürüdüğümden falan değildi ardında kalışım. Onun her hareketini
zihnime kazımak için, her zerresini aklıma yansıtabilmek için gerisindeydim.
Tek başına yürüdüğünü sanıyordu. Halbuki aşk denilemeyecek kadar kuvvetli duygularım onunlaydı.

Seviliyordu. Seviyordu. Ne sevdiği onu seviyordu, ne sevenini sevebiliyordu...

Yumruğu kadar ufak kalbi nasılda dayanmıştı onca acıya? Nasılda yavaş yavaş tükenişini yılmadan seyredebilmişti? Daha çok gençken hayattan yediği kuvvetli silleye rağmen nasıl ayakta kalabilmişti?

Güldüm hafifçe. Doğru ya o Umut'tu. Bana iyi geldiği kadar kendinede iyi gelmişti anlaşılan. Yada..Bana söylemesede yaşayacağını düşlemiş, sevdiği kadınla geçireceği günlerin hayali ayakta tutmuştu onu. Tıpkı benim gibi...

Aptaldım ben. İmkansıza tutulmuştum. Onun kalbine dokunmayı, açılan yaraları iyileştirmeyi hayallerime iliştirmiştim. Sanırım Umut'un da dediği gibi... Fazla hayalperesttim ben.

Omuzları taşıdığı yüke nazaran daima dikti. Saçları mesela... Canlıydı her zaman. Sanki onun gün geçtikçe çöküşünü belli etmemek için, Umut tükendikçe inadına parlıyordu. Öyleydi. Umut tanıdığım onca kişi arasından en güçlüsüydü. Hayallerimin kahramanıydı. Umudumdu. O bende hayatı aradı, ben onda umudu. O kaybetti, ben kazandım. Hayatını... Umudumu...

Umut birden durunca bende uydum ona. Sonra yavaşça ceketi düştü. Dediklerimin aksine yenilgiyi kabullenmişcesine omuzları çöktü. Elini kaldıracak gibi oldu biran, sonra yine boşluğa bıraktı. Elini kaldıracak gücü kendinde bulamıyor gibiydi. Dolan gözlerimle hızla öne doğru atıldım. Gözlerine diktim gözlerimi. Baygın bir şekilde zar zor bakıyordu bana. Kafamı hızla sağa sola sallamaya başladım. Hayır. Benim tanıdığım Umut bu değildi.

"Umut!" Ellerimi iki yanağına koyup eğilen kafasını dikleştirdim.

"Bak bana! Başın ağrıyor değil mi sadece? Hadi gel. Evimize gidelim. Dinlen biraz." Yüzüne 'tamam' demesini ister bir şekilde baktım. Geriye doğru yakalayınca umut beklerken kısılan gözlerim korkuyla büyüdü. "Umut!"

Ellerini başının iki yanına koyup yüzünü acıyla buruşturdu. Çektiği acının kuvvetiyle saçlarını tuttup çekiştirdi. Sanki saçını değil de kalbimi sıkıyormuşcasına acı çekiyordum. Berbattı. Umut'u öyle görmek... Berbattı.

Şuan öyle bir durumdaydım ki Umut'un acısını biraz da olsa azaltabilicek imkanı olan birinin ayaklarına kapanıp yalvarabilirdim... Hıçkırıklarım gecenin ürpertici sessizliğine karışırken Umut'a baktım. Gözlerim bulanık görüyordu yaşlardan. Kolumla hızla sildim. Onu, o bakarken görmemi boşa harcamamalıydım. Onu hafızama kazımalıydım. Daha da derine. Bir gün unutmamak için... Dahada derine...

"Umut! diye bağırmamın ardından kuvvetle bağırarak çöp konteynırına tekme attı. Korkuyla geriledim bir iki adım.

Hayır şimdi değil...

Ne olur şimdi olmaz.

Lütfen... Şimdi olmamalı.

Lütfen...

Ölümü Karanlığa Sakla (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin