13. Yeni Başrol

672 48 55
                                    

Hayallerim ve umutlarım terkederken usulca bedenimi, içimde oluşan kırıklığı ağlayarak dışarı vuruyordum. Benim onun varlığından güç alırken, onun benim varlığımdan rahatsızlık duyması mahvetmişti beni. Ben onun nefes alışıyla yaşama dair umut beslerken, onun benim nefes alışverişimde boğulması yıkmıştı. En çokta git deyişi aklımdan önce kalbime ulaşmış, orayı yakmıştı.

Elimin tersiyle gözümde ki yaşı silip bir banka oturdum. Denize karşı öylece bakarken usulca akan göz yaşlarımı siliyordum, bir yandanda bu durumda olduğum için kendime kızıyordum. Ya aptaldım... Ya fazla aşık... Beni sevmeyene gitmek isteyip onun için gidememek tam olarak buydu.

Oturduğum bankta hareketlenme olunca başımı usulca sola çevirdim. Öylece durup karşıya bakan genç adama baktım. Hiç bir tepki vermeden arkasına yaslanmış gence sesimi çıkarmadan bende denize çevirdim bakışlarımı. Aramızda ki bu garip sessizliği bozan yanımdaki garip çocuk oldu.

"Ne oldu seni bu kadar derin bir şekilde baktıracak?" Sorusuyla durduğum gözyaşlarım tekrar doldurdu gözlerimi. Anıları hatırlamak yeniden yıkmıştı beni.

"Seni ilgilendirmez." Alayla karışık burukça gülümsedi. Acı çektiği belliydi gülünce oluşan birkaç kırışıklığından.

"Yoksa sevdiğin mi öldü? Gözlerinin önünde... Senin ağlayışlarına aldırmadan mı öldü? Ne oldu?" Nefes alışverişlerim hızlanırken kaşlarım çatıldı istemsizce. Bilmeden konuşması saçmaydı. Ne yaşadığımı bilmeden konuşması çok saçmaydı.

"Sevdiğim ölmedi! Usulca ölüme yaklaşıyor ama. Gözlerimin önünde... Karşısında ağlayamıyorum. Çünkü onu sevdiğimi kendi için bilmemesi gerek!" Hırsla tekrar önüme döndüğümde aramız da ki sessizlik yeniden peyda oldu.

"Sana ne oldu? Yoksa sevdiğin falan mı öldü? Çok dertli konuşuyorsun?" Diyerek bende onu alaya aldığımda gözlerinden geçen acı kaşlarımı çatmama neden oldu. Onun için kötü bir hatırlatma yapmış olmam kendimi kötü hissettirmişti.

Derin bir nefes alışı anlatacaklarının onu derinden etkilediğini belli ediyordu.

"Bir yılı doldurdu gidişi. Ömrüm onun gülüşünde asılıydı. Akan gözyaşları hüznümün eseriydi. Söz vermiştik biz birbirimize gözlerimiz ayrılsa da birbirinden gönül bağımız daimi olacaktı. O kadar emindim ki gözlerinin her an gözlerimde olacağından... Kabullenemedim ani gidişini. Tutuklu kaldım onun bakışlarında. Bakışları hissizleştiğinde ruhum hissizleşti.

Onun gidişine kalbimi yoldaş ettim ben. Gidişiyle yanına gülüşlerimi gömdüm." Sustu. Sanki hasret kalmış gibi derin bir nefes çekti içine. Değişen ses tonu, konuştukça kelimelerin yarasına dokunduğunu belli ediyordu. Akan göz yaşlarıma bir yenisi daha eklendi. Onun için... Çektiği acılar için...

Bakışları kucağındaki eline kaydığında hüzünle gülümseyişini gördüm. O seviyor ve yine o sevdiği için üzülüyordu.

Önümüzden bir kedi miyavlayarak geçtiğinde elini yumruk yapıp hırsla başını kaldırdı. Bakışlarında ki nefret öyle ki insanda kaçma isteği uyandırıyordu.

Geçmişi onun için geçmemişti.

"Eli elimde, gülüşü gözlerimde, gülüşümün nedeni gözlerindeydi. Öylece giderken, bir kedi gördük yolun ortasında. Hızla gelen arabanın altında kalacağı belliydi. Ben sadece bakarken o ise elimi bırakıp kendiyi kurtarmak için yola atladı. Beni hüzün dolu uçurumun kıyısında bir başıma bıraktı. Onca yalvarışıma, gözlerinin önünde ağlayışıma aldanmadan bırakıp gitti."

Bankta ona yaklaşıp güç verircesine elimi kucağındaki elinin üstüne koydum. Bakışları bana döndüğünde boşta kalan eliyle tişörtünün yakasını aşağı doğru çekti. Sol göğsünün üzerinde kalp atışı dövmesi vardı. Kalp atışında ki çizgiler ilk başta normal seyrinde ilerlerken bir yerde yükselmeye başlıyor sonra düz çizgi hâline geliyordu.

Ölümü Karanlığa Sakla (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin