Özel Bölüm -1

683 39 108
                                    

2 yıl önce...

Titreyen ellerini birbirine sürttü Umut. Soğuyan havaya karşın ince giyinmesi üşütmüştü bedenini. Arkadaşlarının onu beklediği kafenin kapanısını ittirip içeri girdi hızla. Kapıyı birden bıraktığında duyduğu çığlıkla arkasını döndü. Kapının hızla çarptığı mavi gözlü kumral kıza baktı dudaklarını birbirlerine bastırarak. Kızarmış burnu ve kapının alnında bıraktığı kızarıklıkla çıkardığı ses komik gelmişti Umut'a.

"Kusura bakmayın." Dedi zar zor gülmeden. Genç kız önüne düşen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırıp Umut'a baktı. Gülümsedi acıyan başıyla ve üşümüş hâliyle. "Sorun değil." Derken genç kızın arkadaşları seslendi geç kalışına.

"Hayat! Hadi ya gelsene." Umut gülümseyerek yol verdi Hayat'a. "Tekrar kusura bakmayın." Dediğinde Hayat bir şey demeden sadece başıyla hafifçe selam vererek geçti. Alnının acısı arttıkça sinirleniyordu çünkü. Derin bir nefes verirken söylendi kendi kendine. Arkasında bıraktığı gencin onu duyduğunu bilmeden...

Umut boşta kalan sandalyeyi çekip arkadaşlarının yanına oturdu. Hastaneden eline tutuşturdukları birkaç kağıdı masanın üstüne boştan bir şekilde atıp arkasına yaslandı. Yormuştu hastane de bir oraya bir buraya koşmak.

"Ne oldu lan? Neyin varmış?" Birkaç haftadır artan baş ağrılarından ötürü annesinin ısrarıyla gitmişti Umut hastaneye. Halinden memnun olmayışıyla ona soru soran arkadaşına bakıp gözlerini devirdi. "Ölecekmişim... 6 ay ömrüm kalmış. Ama doktor siz yabancı değilsiniz diyip 1 yıla çıkardı. Sağ olsun." Deyip güldüğünde yanında duran bir başka arkadaşı vurdu hafifçe. "Böyle şaka olmaz oğlum. Düzgünce anlat."

Oflayarak arkadaşlarına baktı. "Bir şey çıkmadı işte. Bir şeyler daha dedi. Birkaç test daha mı ne varmış. Boşversene." Dediğinde çalan telefonuna baktı. Derin bir nefes alıp açtı telefonunu.

"Efendim anne." Dedi sıkıntıyla. Ezgi meselesi açılacaktı yine biliyordu. Ve o ne kadar istemezse bir o kadar isteyen ailesine karşı gelemiyordu. Olmaz demesine rağmen parmağına takılan yüzük de en büyük kanıtıydı. Tabi bir zamanlar parmağına takılan fakat şimdi odasının en ücra köşesinde olan yüzük...

"Oğlum akşam Ezgi ve ailesi gelecek. Geç kalma." Diyen annesiyle kaşları çatıldı. Bugün arkadaşlarıyla eğlencesine arada bir çıktığı kafede çalacaklardı. Zamanı değildi onun için Ezgi'nin.

"Anne... Akşam biz çocuklarla..."

"İtiraz istemiyorum Umut. Babanın bu konu hakkında düşüncesini biliyorsun. O kıza biraz hissettir aranızdaki ilişkiyi. Sürekli arkadaşların değil sürekli Ezgi olsun senin için." Deyip kapattığın da Umut sinirle cebine koydu telefonu.

Ayağa kalktığında arkadaşlarına baktı tek tek. "Benim dar ağacım beni bekler gençler. Umut'a müsaade." Deyip başıyla selam verdiğinde üzerine ince hırkasını geçirdi. "Ezgiler mi yine..." Dediğinde arkadaşı alayla gülüp onayladı. "Siz de sap sap eğlenin. Ben evlenmeye gidiyorum." Dedi dalgayla. Hepsi bilirdi Umut'un Ezgi'yi sevmediğini. Zorlandığını, ailesine karşı gelemediğini.

Arkadaşının üstündeki hüzünlü havayı dağıtmak için onun alayına devam etti Barış. "Ne sapı oğlum? Bak ben buldum bile." Dedi gülerek bir masaya bakarken. Umut da gülerek kaşlarını kaldırdı. Bakışlarını arkadaşını gösterdiği masaya çevirip tekrar Barış'a baktı. "Hangisi?" Dediğinde bir grup kız içinden başıyla bir kızı gösterdi. "Şu maviş olan... Yengeniz olur kendileri." Dediğinde Umut az önce kapıyı çarptığı kıza baktı. Çığlık attığında ki sesi aklına gelince gülerek yüzünü buruşturdu. Sonra ellerini cebine koyup kafeden çıktı.

Ölümü Karanlığa Sakla (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin