1. Hayata Umut...

2.7K 97 224
                                    

Multi: Umut Yenerler

Duvara dayadığım sırtımı dikleştirdim. Evime giremiyorum. Nasıl gireyim ki? Bir ay... Sadece bir ay önce güle oynaya girdiğimiz bu ev bu kadar sessizken... Çok zordu.

Hava karardı kararacak gibiydi. Ben istemeden mezarlığa doğru gidiyordum. Adımlarını fazla yavaş atıyordum. Onların orada olduğunu yalanlamak adına. Ama imkansızdı. Yalan da desem. İnanmasamda... 21 yıllık hayatımın acı gerçeğiydi. Yan yana üç mezar gördüğümde duraksadım. Hayallerim, umutların, gülüşlerim buradaydı benim. Mezarlarına baktığımda bile huzur bulduğum üç insandaydı.

Babamın mezarına sırtımı yaslayıp annemin mezarına baktım. Toprağı bile güzeldi. "Neden anne? Siz gittiniz ben kaldım. Berbat bir his anne. Benim yaşadığım. Berbat. Ölüm soğuk. Yalnızlık dahada soğuk. Üşüyorum baba. Her zaman üşüyorum. Korkuyorum. Yoksun ya yanımda. Sırtımı yaslayacağım, korktuğumda güveneceğim biri yok ya. O üşütüyor beni. Ağladığımda kendime kızıyorum, 'Aptal baban sen ne zaman ağlasan güçlü ol derdi. Şimdi neden ağlıyorsun. Güçlü ol diye.' hissediyorum baba. Ağladığımda göz yaşımı silip yüreğime fısıldıyorsun, 'güçlü ol kızım.' diye. Duymasamda hissediyorum. Hani yüreğime fısıldıyorsun ya. Ondan..." Ayağa kalkıp Hakan'ın mezarına baktım. "N'aber Hakan?" Güldüm. "Benimle kavga etmeden vakit geçiyor mu? Geçmiyor değil mi?" İç çektim. "Buralarda çekilmiyor sen yokken. Şimdilik gidiyorum. Görüşürüz." Tam giderken arkamı döndüm. "Sizi seviyorum."

Mezarlıktan yine ağlayarak çıkarken bir ses duydum. Sesin geldiği yöne doğru dönüp, telefonun fenerini oraya doğru tuttum. " Kim var orada?" Artık sadece birinin nefes alışverişi duyuluyordu. "Hey! Kim var orada?" Diyip telefonu hareket ettirdim.

"Çek şu ışığı gözümün önünden!" Sese doğru ilerledim yalnızlığımı arkamda bırakırken.

Sesin geldiği yere gittiğimde aşağı yukarı benimle aynı yaşlarda mezar taşına yaşlanmış, sigara içen bir çocuk gördüm. Yazık... Kim bilir hangi sevdiğinin bedenini çalmıştı toprak ondan. "İyi misin?" Diyip omzuna dokundum. Bana bakmadan, "Git başımdan." Dedi sigarasını üfledikten hemen sonra. Gitmedim. Çünkü birkaç dakika dahi olsa yalnız kalmamam için gönderilmişti bu genç bana.

"Sigarayı şuan ölmesi gözlerini dolduran kişinin yanına çabuk gitmek için mi içiyorsun?"diyip gülümsedim.

"Sana ne?" Canı yanıyordu belli. Yanına oturdum bende. "Haklısın bana ne?" Bir kaç dakika sessiz durduktan sonra tekrar konuştum. "Kim bu şanslı? Arkasında ağlayacak insan bırakabilmiş?" Güldü. Ama daha çok dalga geçer bir gülüştü bu.

"Arkandan mezarına göz yaşı dökecek insan bırakmak aptalca."

"Bir insanın arkasından ağlayacak biri kaldıysa, o insan yaşamı boyunca iyi biri olmuştur. Ki seveni var."

"Saçma. Ayrıca... Bencilce. Çok bencilce." Gülümsedim. Yanılıyordu. Bencillik değildi arkada seni seven birinin olması. Aksine senin kişiliğini ortaya döküyordu.

"Hayır. Bir nevi kişilik göstergesi. Ben bir aydır geliyorum buraya." Yutkundum. İlk defa birine sesli söylemek... İçimi acıtmıştı. "Mezarların başında ağlayan kişilere bakıp ölen insan hakkında fikir üretiyorum. Bence en yalansız yol bu." Dediğimde cıkladı.

"Ya peki bir insan öleceğini biliyorsa ve arkasında ağlayacak insan kalmasın, toprağına göz yaşı değmesin diye çevresine soğuk davranarak onları kendinden uzaklaştırdıysa. O kişinin mezarını her gördüğünde sevilmeye değer olmayan bir insanmış mı diyeceksin?"

Düşündüm. Güzel yerden yakalamıştı. Ama unuttuğu bir şey vardı. Ne olursa olsun seven her zaman severdi. O kişi uzaklaşsada yinede gelip arkasından ağlardı.

Ölümü Karanlığa Sakla (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin