19. Hayata Karşı Eksik

495 43 54
                                    

Şarkı: BEN KÖTÜ BİRİ DEĞİLİM

Bakışlarım kırgınlaşırken Ufuk'a bir şey demeden geri geri adımladım. Ne hissedeceğim, ne yapacağım muammaydı şuanda. Ona Umut'u anlattığım da bana sevdiğini anlatmıştı... Gidişini...

Peki ya sevgisini değiştiren neydi?

En acı çektiği anlarda yanında olduğum için mi beni sevdiğini düşünüyordu? Yoksa yaralarını sarmaya çalıştığım için mi böyle diyordu?

Bakışlarımda ki kırgınlık artarken arkamı dönüp ilerledim hiç bir şey demeden. Ne diyeceğimi ne demem gerektiğini şaşırmıştım çünkü.

İçimdeki huzursuzlukla mezarlığa yönelttim adımlarımı. Uzun zamandır gelmemiştim buraya... Uzun zamandır yalnız hissetmiştim çünkü.

Mezarlığa geldiğimde dolan gözlerimle birlikte gülümsedim usulca. Özlemiştim... Onları fazlasıyla özlemiştim.

Annemle babamın mezar mermerine oturup bir şey demeden baktım yalnızca. Sonra derin bir nefes aldım. Zordu. Onları kaybedip hayata karşı yalnız kalmak...

Elimi usulca annemin ve babamın toprağında gezdirirken gülümsedim acıyla. "Çok özledim..." Diye fısıldayıp dolan gözlerimle bekledim biraz. "Yalnızlığa alışamadım. Aksine... Daha da bağlandım." Derin bir nefes alıp sırayla isimlerinin yazıldığı mezar taşına baktım.

"Biri var... Umut. O... O çok koca kalpli biri. Gözyaşları için sevdiklerinden vazgeçecek kadar hemde. Birkaç ay önce buraya geldiğimde görmüştüm ilk defa. Mezar yaptırmış kendine. Sırf ölümü unutup hayata bağlanmamak için mezar yaptırmış."

Yaşadıklarımız aklıma geldiğinde gülümsedim.

"Söz vermiştik. Bağlanmak olmayacaktı. Alışmayacaktık birbirimize. Ben... Olmadı. Ben sözümü tutamadım. "

Gülümseyerek elimi topraklarında gezdirdim. "Umut var bir tek hayatım da. O olmazsa yalnızım. Anlatamıyorum da hislerimi. Öylece yapayalnız kaldım."

Ayağa kalkıp gülümsedim tekrar buruk bir şekilde. "O kadar korkuyorum ki... Sizden sonra onuda ölüm alacak diye. Ödüm kopuyor."

Her zaman yaptığım gibi akan gözlerimi kolumla sildim. "Yine geleceğim... Hem belki de bu sefer Umut'la..."

Hava kararmaya yüz tutmuşken telefonumun flaşını açıp ilerlemeye başladım. Mezarlığın çıkışına yaklaştığımda duyduğum sesle telefonun ışığını oraya çevirdim. "Hey! Kim var orada?"

Telefonu hareket ettirip ileriyi görmek istediğimde tanıdık sesi işittim. "Çek şu ışığı gözümün önünden."

İlerledim yalnızlığı ardımda bırakırken.

Sesin geldiği yere ilerlediğim de Umut'un ilk tanıştığımız da ki gibi mezar taşına yaslanmış sigara içtiğini görünce durdum... Şuana kadar ki her şey ilk günün aynısıydı aslında. Derin bir nefes alıp başladığımız oyunu devam ettirdim omzuna dokunarak. "İyi misin?"

Sigarayı içip bana bakmadan cevap verdi. "Git başımdan." Derin bir nefes alıp bende mezar taşına yaslandım yanına oturup. "Sigarayı, şuan mezarında olmasına üzüldüğün kişinin yanına daha erken gitmek için mi içiyorsun?" Cevap vermeden öylece durdu. İlk tanıştığımız anlar gözümün önüne geldikçe gülümsememe engel olamadım. "Sana ne?"

Başımı olumlu anlamda salladım. "Doğru. Bana ne?" Birkaç dakika sessizlikten sonra Umut'a döndüm hafifçe. "Kim bu şanslı? Arkasında ağlayacak insan bırakabilmiş?" Sigarayı bir kez daha içip dumanını üfledikten sonra bana döndü. "Arkasında ağlayacak insan bırakmak aptalca."

Ölümü Karanlığa Sakla (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin