2.Bölüm
Hala şoktaydım ama daha çok utanç çünkü ben böyle birşey dedikten sonra böyle bir şey demesi, inanamıyorum. Böyle bir yaşta kim evlenme kararı alır ki? Herkesin bunu kötü karşılayacağını, iğrenmiş ve şaşırmış bakışlar atacağını düşünmüştüm ama herkes bu olayı alkışlayarak bitirdi. Alkışlar mı?
"İnanamıyorum inanamıyorum bu harika bir haber!" dedi Jennifer'ın annesi, suratında bir gülümseme ve yapmacık bir neşeyle. Ben ise iğrenmiştim. Daha 18 yaşındayız, evlilik kararı aldıkları halde nasıl bir şey demedi?
"Ne? Nasıl bu yaşta kızını evlendirebilir," dedim içimden.
"Senin planlar suya düştü," dedi Marcus sinsi bir gülümsemesiyle.
İşte bu sefer beni gerçekten kızdırdı. O kadar üzülmüştüm ki hızlıca kaçtım Mezuniyet Salonu'ndan. Jennifer bunu görür görmez Stefan diyerek arkamdan koştu beni spor salonuna kadar takip etti. Ve bana "Neler oluyor?," diye sordu.
"Neler mi oluyor, onca dediğim şeyden sonra sen böyle bir haber veriyorsun," diyerek sinirli bakışlarımı devam ettirdim.
"Üzgünüm Stefan ben seni o anlamda sevmiyorum sadece benim için mutlu olursun sanmıştım," dedi sanki benden korkarcasına.
"Mutlu?," dedim gülercesine. Gülüyordum ancak ağlamak istiyordum.
Sanırım bu dediğimden o kadar etkilendiki bana bakıp kaldı, "İnanamıyorum bugün benim en güzel günüm olacaktı güya, ama şimdi olanlardan sonra kendimi rezalet hissediyorum." Bakışları devam ediyordu tam bir şey derken...
"Hayır sus diyeceğin hiç bir şey bu olanları değiştiremez" diyerek koşarak eve gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Bit Cliché
JugendliteraturBiraz klişe, bolca arkadaşlık ve bir tutam Ed Sheeran.