3.Bölüm
Eve gelmeme birkaç dakika kalmıştı, daha diplomamı bile almadan koşup gitmiştim. Acaba oradaki insanlar benim hakkımda ne düşünüyorlar derken Marcus'un arabasını gördüm.
"Napıyorsun sen? Delirdin mi?," diye sordu yüzündeki sırıtmayla.
"Sence?," diye yanıtladım.
"Sadece bir kız, bunun için diplomanı bırakıp bir kızı peşinden koşturacak kadar mı seviyorsun onu?," dedi şaşkın bakışlarıyla.
"Evet, tamam mı evet benim için çok değerliydi, her şeyi bugüne göre hesapladım ben, hiç kullanmadığım bir zekayı konuşurturdum ve cesaretimi toplayıp onu sevdiğimi söyledim herkesin önünde, peki o nededi ben Sam'le evleneceğim. Salak Sam herşeyi mahvetti, ne var kendine yeni bir kız bulamıyor mu zaten yakışıklı bir çocuk."
"Sen de öylesin Stefan onda seninki gibi mavi gözler ve kahverengi saçlar yok," dedi Marcus emin bir şekilde.
"Madem öyle neden benim yerime onunla evleniyor, hem daha 18 yaşında nasıl evlenebiliyor, bu Alacakaranlık filmine döndü resmen," dedim gerçekten çok sinirli bir tavırla.
"Hadi ama ordaki sen olsan itiraz ederdin sanki, neyse hadi bize gidelim en yakın arkadaşın olarak diplomanı aldım tabiiki, şimdi atla arabaya mezunlar günümüzü kutlayalım," diyerek yola atıldık.
Gelmemize çok az kala cep telefonumdan bir ses geldi. Gelen mesaj Facebook'tandı bizimkiler (Sam ve Jennifer) bugün dokuzda bir parti veriyorlarmış, şansa bak saat sekiz. Hemen Marcus'a arabasını durdurmasını ve hemen oraya gitmemizi istediğimi söyledim ve rotamızı değiştirdik.
Geldiğimiz zaman içimden işte gerçek bir mezunlar partisi diyerek hızla içeri girmemizi söyledim. Her yere bakındım ama ne Jennifer'ı nede yakışıklı sevgilisi Sam'i görmedim. Sanırım yukarda olmalılar diyerek doğruca oraya koştum. Marcus dur derken içeride yüksek bir ses gelen odaya girdim ama yanlış bir oda olduğunu anladım, çünkü içeride hiç tanımadığım bir erkek ve kızı yatakta-siz anladınız geçelim. Sonra yandaki odaya girdim ve orada evlilik yerlerini belirleyen iki kişiyi gördüm evet doğru, onlar Jennifer ve Sam'di. İçeri sırıtan bir yüzle alkışlayarak girdim "Mutlu yaşayın," diyen bir tiple.
Jennifer "Burada olacağını tahmin etmemiştim," dedi hıçkırmış gibi duran bir sesle.
"Hiç kaçırır mıyım, en sevdiğim iki insanın bekarlığa veda partisini," dedim.
Ve sonra Marcus "Hadi gidelim burdan hemen", dedi olay çıkmasını istemez tavrıyla.
"Zaten sadece bunu demek istemiştim," dedim.
Ardından hızlıca arabaya atlayıp Marcusların evine gittik.
"Ne yapıyorsun sen öyle," dedi Marcus yüksek bir sesle.
Yolda o kadar içki içmiştim ki konuşamayacak hale geldim. Ama aklıma gelen ilk cümleyi söyleyebilecek kadar iyiydim.
"Sadece evlenmelerine o kadar sevindim ki kutlamak istedim," dedim.
Marcus delirdiğimi anlayabilecek kadar yakın tanıyordu beni, o yüzden "Hadi bugün burdasın, annene mesaj atarım, bizimle kal tamam mı?" dedi.
O kadar halsizdim ki sadece baş salladım ve sonra kanepede bir yer yapıp beni yatırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Bit Cliché
Teen FictionBiraz klişe, bolca arkadaşlık ve bir tutam Ed Sheeran.