Afyona aylardır gitmemiştik.
Aslında herkesi çok özlüyordum.
Babam ve annem uygun bir zaman olduğunda gideceğimizi söylüyordu.
Umutla o günü bekliyordum.
Çıkmaz ayın perşembesi felandı herhalde zaten 2 hafta bile Dilara olmadan sıkıcı ve uzun geliyordu.
Saç örmeyi öğrenmiştim afyona gidince saçlarımızı örmeyi planlıyordum çünkü küçükken teyzem bizi önüne oturtup ikimizin saçlarını birbirine örmüştü.
Ayrılınca canımız acıyordu çorba içerken aynı anda eğilip aynı anda kalkmak zorundaydık,yoksa ya çorba dökülüyordu ya da saçımız kökünden kopacak hissi veriyordu.O an tamamen eşittik.
Onun saçları sarı benimki kahverengiydi birbirine örünce çok hoş ve garip durmuştu.
Gelgelelim ben bunu tekrar yapmamız için can atıyordum fakat o yıl gidemedik.
###
Anneme acil bir telefon geldi.
O mutluluk aşılayan telefon melodisinin ardında böylesine üzücü bir haber beklemezdim aslında.
Annem telefonu açtı ve yüzü buruştu.
"Elbette elbette" diyerek telefonu kapattı.
Annemin bir akrabasının kızına kan kanseri teşhisi konmuş ve uygun donör aranıyormuş.
Bizden de rica etmişler.
Babam sosyal paylaşım sitelerinde yaydı.
Annem 2 gün sonra unuttu.
Babam bildirimler kesilince unuttu.
Ama ben çok üzülmüş, unutamamıştım.
Kız neden kanser olmuştu? Kötü bir şey mi yaptı? Sıvı sabunu yeterince köpürtmediği için mi acaba?
Her nedense" Tanrı adildir.Bir sebebi vardır",demiştim
Aklıma geldiği her gece o kız için dua etmiştim.
Bu sefer kime seslendiğimi biliyordum.Tanrıya...