Okulun kapanmasına üç gün kalmıştı. Bugün yarışma için yazdığım şiirin sonucunu öğrenecektim. Eğer dereceye girmişsem, bu akşam ödülümü alacaktım. Gelin görün ki Esma olayı beni alt üst etmişti. Yekta ile aramda gelişen ilişkiye bile sevinmeye fırsat bırakmamıştı. Bunu nasıl yaptı? Derdi ne? Niye bana bu iftirayı attı? Niya bana, niyeeee? Ahhh, içim nasıl yanıyor... Nasıl bir oyunun içindeyim...
Okulun son günleri olduğu için ders yapılmıyordu. Yanımda defter, kitap getirmemiştim. Sınıfa girdim. Ayakta duracak halim kalmamıştı. İnsanı asıl yoran iş, ders, telaş değil de, yüreğine oturan acı imiş. Şimdi anladım işte. Şimdi... Dizlerimdeki derman gitmiş, göz kapaklarımı kaldıracak bile gücüm yoktu. Küçük bir mutluluk olsa işte ne bilim.
Sırtımda taşıdığım şu yük biraz hafiflese. Masama oturdum. Sınıfta on beş kişi ancaydık. Yekta henüz gelmemişti. Özlemiştim. İhtiyacım vardı ona. Niye bilmiyorum ama yanımda olsun istiyordum. Sıcacık baksın! Gülsün! İçimi ısıtsın!
Nihal hoca elinde kağıtlarla sınıfa girdi ve masasına oturdu. Önce yoklama yaptı sonra ayağı kalkıp sınıfı süzdü. Gülümsedi. Bu gülümseyiş bir nebze olsun yüreğime ümit ve mutluluk bırakmıştı.
"Resim yarışmasında dereceye girenleri okuyacağım" dedi ve Yekta'nın oturduğu sıraya baktı. Nihal hocanın, sonuçtan mutlu olduğu yüzünden belli oluyordu. Her kimse derece alan, sanırım bizim sınıftandı. Sonuçları açıklamaya başladı.
"Üçüncü, Alper Sevinç!"
Sınıftan alkış sesleri yükselirken, geç kalanlar yavaş yavaş özür dileyerek sınıfa giriyordu. Şimdi sınıf mevcudu tamdı ve sınıfa girenler sadece alanların sınıftan olduğunu öğrenince, gözleri parlıyor sevinçle yerlerine oturuyordu. Yekta da gelenler arasındaydı. Yerine geçerken sadece bana başıyla selam verdi. Birkaç kişi vardı Yekta'dan hoşlanan. Fark etmiş olacaklar ki kırmızı görmüş boğa gibi bakıyorlardı bana. Yekta değişiyor muydu? Artık kızlarla konuştuğuna da şahit olmuyordum.
"İkinci, Gamze Mutlu."
Bizim okuldan değildi. Sıra birincinin ismini açıklamaya gelmişti. Nihal Hocanın gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Birinciyi açıklamaya hazırlanırken bütün sevincini bu ana saklamış olacak ki gözlerindeki mutluluk yüzüne yansımıştı. Sesini biraz daha yükselterek;
"Veeeeeeee.... Birincimiiiiiiz.... Umut Ateş!" dedi.
Alkışlar arttı. Umut Ateş mi??? Yekta yani?! Ama nasıl? Benim Yekta'm birinci mi olmuştu? O resim çizebiliyor muydu? Ah, çay içerken bahsetmişti, değil mi? Sevinç ve şaşkınlık aynı anda bedenimi sardı. Başımı çevirdim. Tebessüm ederek bana bakıyor, alkışlayan ellere dikkat etmiyordu. "Tebrik ederim" dercesine gözlerimi kapatıp açtım. Dudak ifademden anlamıştı. "Teşekkürler, " mahiyetinde göz kırptı. Nihal Hoca derin bir nefes alarak diğer kağıda uzandı.
"Eveeeet, şimdi gelelim şiir yarışmasına.ikinci ve üçüncüler bu okuldan değil ama birincimiz burada."diyerek, sevinçli bakışlarını sınıfta gezdirdi. Umudum kaybolmuştu. İkinci ve üçüncü bizim okul da değilmiş, zaten birinci de olamazdım. Rezil olduğumla kalmıştım. Keşke yazmasaydım ya da yazdığımı vermeseydim. Her şeye maydanoz oluyorum diye içimden kendime kızdım. Şeytan diyor ki karneyi bekleme, Konya'ya bu akşam git. Umut ve sabır denen bir şey kalmadı.
Bir hafta da neler yaşadım? Artık bünyem kaldırmıyordu. Esma olayının üzerine mutlu bir haber alsam, bir şey yolunda gitse biraz rahatlasam iyi olacaktı. Ama olmadı. Bundan sonra şiir yazmayacağım. Benden yazar olsa da ne çıkar zaten. Çırpınmak yok artık Hilal Hanım! Git, sen git! Sadece okul için çırpın! Harici bir şey yapma sen! Ama Yekta? Ama sol yanım? Şiir dolandı dilime tamda bunları düşünürken. Kimindir bilmem ama dolandı işte.Çırpındıkça kaldım nefes nefese
Biri dayan diyor, biri pes!
Yüreğim yandıkça döndüm ak kora,
Sabrım demir aldı, yelkenler fora!
Gitmek istiyorum çok uzaklara,
Bir can diyor, biri es!
Gönül ile aklı koydu kafese.
Biri umut diyor, biri kes!Derin bir ah çekip Nihal Hocaya baktım. Sınıf sus pus olmuş herkes bana bakıyordu. Acaba seslimi okumuştum? Her halde kendimi kaybetmiştim. Aptalım işte! Bir sus işte! Bir sus! Ne kadar zamandır beni izliyorsun bilmiyorum.
"Sen ne kadar aşk okuyorsun öyle?" diyerek takıldı Nihal Hoca. Sevinçten gözleri yuvasından çıkacak gibiydi.
"Yok, yok! Şiir bana ait değil hocam."
Sınıf gülmeye başladı. Aptalca bir duruma düştüğümü biliyor, kabul ediyorum. Ama düşünceleri zamanlayamadım. Böyle zamanlar da saçmalayabiliyorum. Nihal Hoca şaşkın bir şekilde, "Ne yani? Getirdiğin şiiri sen yazmadın mı?" diye sordu.
Aniden Nihal Hocanın, verdiğim şiiri kastettiğini anladım.
"Elbette onu ben yazdım. Bir az önceki şiir bana ait değil. Ben onu kastediyorsunuz sandım."
"Biraz önceki ne şiiri anlamadım Hilal?"
Anlaşılan sesli okumamıştım. Muhtemelen içimden okumuştum. Amaaannn, ooofff, anlamıyorum neler oluyor! Yekta gözlerini odaklamış bana bakıyordu. Sıcacık, içten... Utanmıştım. Nihal hoca devam etti.
"Kızım, şiirini okuduğum için aşk kokuyorsun dedim."
Rahatlamanın yanı sıra "aşk üstü" yakalanmamın utangaçlığı da vardı.
"Hilal Toprak, birincisini!"
Bunu söylerken, ışıl ışıl gözlerinden mutluluk dağılıyordu. İşte bu haber bütün sıkıntılarımı alıp götürmüştü. Ben il birincisi olmuştum! Şiirim beğenilmişti! "Allah'ım şükürler olsun." diyerek gözlerimi kapattım açtım sessizce. Sevinç çığlıkları atmayacak kadar büyümüştüm. Teşekkür edip yerime oturdum.
Demek ki ben düşüncelere daldığım sırada Nihal hoca ismimi açıklamıştı. Dünyadan sıyrılıp içinde kaybedecek kadar ağır acılar tatmıştım iki günde. Nihal Hoca derece alanların yanına gelmesini rica etti. Alper, Yektave ben dereceye girmiştik. Gerisini gözüm görmüyordu. Yekta ve Hilal... Yekta ve ben... Ben... Ben... Ne güzel yakışıyordu adımın yanına. Benim için dünya üzerindeki bütün erkekleri sıradanlaştıran önemli bir ayrıntıydı.
Benim biraz önce ona yaptığımı Yekta da bana yaptı. Kısık sesle tebrik edip gözlerini kırptı.
"Evet gençler. Akşam sekiz de kültür merkezinde arkadaşlarınızın ödülleri verilecek. Diğer okullardan derece alan ve alamayan herkes orada olacak. Oradayız anlaştık?"
Sınıf hep bir ağızdan; "Anlaştık hocam" dedi.
Bugün benim için büyük gündü. İlk kez şiir yazmış, İlk kez derece almış ve ilk kez adım Yekta'nın adının yanına yazılmıştı. Kim bilebilir, belki gelecekte bir gün ömrüme yazılacak. Gönlüme işlenecek! Gönlümü pareleyecek!...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN BEDELİ
RomanceAşk illaki bedel ister. Ve payına mutlaka hasret düşer! Kişi sevdiği ile beraberdir.... 😍