"Gözlerin yuvalarına oturduysa artık eve gidebilir miyiz?"
Her zamanki aptal ifadesiyle yüzüme baktı. Tek fark gözleri hayranlıkla parlıyordu.
"Ne dedin abi?" Sıkıntıyla iç geçirdim. "Gey olduğunu öğrendik işte ne diye hala takip ediyoruz lan donuyorum!"
Havanın soğukluğunu kanıtlamak istercesine konuştukça ağzımdan duman çıkıyordu.
Besbelli kahkaha atmamak için kendini sıkan İstiklal sessizce kıkırdadı. "Kusura bakma abi ama bu kılıkla seni ciddiye almak biraz zor."
Hiçbir tepki vermeden sakince kıyafetlerime göz gezdirdim. Tamam belki gece güneş gözlüğü takmış olabilirdim, ama yüzümün büyük bölümünü saklayan şapkama laf edemezdi.
"Ne varmış oğlum halimde!" diye çıkıştım. "Sabah Elçin yeterince cırladı daha fazlası bünyeme zararlı."
Kıkırdamaya devam ederek ellerini teslim olmuşçasına havaya kaldırdı. "Gaziye laf yok." Ve sonra duvarın kenarından başını uzatıp, bir barın önünde sigara içen Dokuz'a döndü. Herifi bir buçuk saattir takip ediyorduk ve Beşiktaş'tan Cihangir'e kadar neredeyse on kilometre yürümüştük. Şimdi de 21 isimli barın bir arka sokağından onu gözetliyorduk.
Ben de İstiklal'in bakışlarını takip ederek salyalarını akıtarak baktığı adamı inceledim. Hayır ne bulduysa bu fazla gelişmiş orangutanda? Tamam esmer kaslı bir teni ve bedeniyle uyumlu parlak siyah saçları olabilir-
Allahım ben ne diyorum?
İyice kendine benzetti beni bu beyinsiz!
"İstiklal gel bak yol yakınken vazgeçelim, hem adam sigara da içiyormuş, uzun yaşamaz bu. Zaten beni daha fazla peşinden sürüklersen sen de uzun yaşamayacaksın koçum, hadi İstiklal, hadi abi."
Ben onu kolundan tutup çekmeye çalışırken o yine büyülenmiş gibi adamı izliyordu. Yeter artık be, nedir bu senden çektiğim! Artık yanlız başınasın İstiklal!, diyecektim ki, omzumda hissettiğim soğuk elle sıçradım. Bu kez ne? Mafya mı?! Köpekler mi?! Uyuşturucu satıcıları mı?!
Evet gerizekalı, köpekler genelde insanları ısırmadan önce 'ellerini' onların omuzlarına koyarlar zaten!
Korka korka arkamı döndüm ve derin bir nefes verdim, sadece Rüzgar'dı. Bi dakka Rüzgar mı?
"Ne işin var kızım senin bu saatte dışarıda?"
Kocaman sırıttı. İşte Rüzgar'ın en sevmediğim yönü: İstiklal'e olan benzerliği. Bizimle geçirdiği onca yıldan sonra benzeye benzeye ona benzedi ya ben daha birşey demiyorum!
"Bugün nerden uyuşturucu çalıyorsunuz bakalım?" He canım bağır bağır da sonra herkes bizi keş sansın. Bu salak sadece uyuşturucuyu çalıp ara sokaklara satıyor ve bundan zevk alıyor. Çünkü mal. Birgün mafyanın elinde kalıcak haberi yok.
O sırada İstiklal salya akıtmayı bırakmış bize doğru dönmüştü. O da Rüzgar gibi kocaman sırıtarak "Naber Rüzgar?" dedi.
Tam ben ikisine birer tane geçirecekken İstiklal salağı ağzından kaçırdı.
"Ya ne uyuştucu çalması, bir adamı izliyoruz da."
"Aa, neden?"
"Çünkü ben onu--" direk araya girdim.
"Çünkü bu adamın çok büyük bir uyuşturucu zulası var da, o yüzden. Di mi İstikal?" Evet İsitklal. Şimdi Rüzgar'a herşeyi anlatmanın sırası değil İstiklal. Kapa çeneni İstiklal.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sentimental boys at ♡ [boyxboy]
Humor☆ o özeldi. o her zaman özeldi. onu ilk gördüğüm an anlamıştım bunu. küçükken onu istediğimi düşünürdüm. benim olmasını istiyordum. bana ait olmasını, tıpkı oyuncaklarım gibi. ama o bir oyuncak değildi. sahip olmadığın küçük kardeşin, derdi annem ba...