İstiklal'e aşık olduğumdan beri dört yıl olmuştu.
O özeldi. O her zaman özeldi. Onu ilk gördüğüm an anlamıştım bunu. Küçükken onu istediğimi düşünürdüm. Benim olmasını istiyordum. Bana ait olmasını, tıpkı oyuncaklarım gibi. Ama o bir oyuncak değildi. Sahip olmadığın küçük kardeşin, derdi annem bana.
Kardeş sevgisinin başka bir şeye dönüştüğünü fark ettiğimde ise artık çok geçti. Geri almak için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Kendimi kandırmak ve onu unutturacak biri bulmaktan başka.
Eşcinsel olduğunu öğrendiğimde yıllardır oynadığım oyunu bozmamış ve tek kelime etmemiştim. Hatta aramızda asla bir şey olmayacağını ilk söyleyen de bendim. Beynim duyguların üstünü yalan telkinlerle örtmek konusunda harikaydı.
Geçen bunca yılın ardından ona olan aşkımın tamamen kaybolduğunu düşünmüştüm fakat bu olaylar yüzünden, lanet olsun! Yeniden saçma şeyler düşünmeye başlamıştım. Kafamı arkamdaki tahtalara sertçe vurdum. Belki o zaman onun beni bir abi gibi gördüğünü anlayabilirdim. Belki ölürdüm ve kurturdum. Ama nafile.
Bir süre sonra evin kapısı açıldı ve İstiklal gözüktü. Beni çağırıyordu.
"Kahvaltı hazır! Acele et!" Hızlı adımlarla yürüyerek eve girdim.
Kahvaltıyı sessizce bitirdik ve ben yeniden çardağa geçtim. Gözlerimi kapatıp etrafı dinlemeye başladım.
"Mete?" gözlerimi açtığımda karşımda İstiklal'i bulmak beklediğim en son şeydi. "Biraz konuşabilir miyiz?"
"Tabii." Karşıma oturdu ve anlatmaya başladı.
"Benim sana söylemem gereken şeyler var."
"Evet?"
"Öncelikle özür dilerim."
Seslice ofladım çünkü geçen hafta yaşanan olaylar için bir özür daha duymak istemiyordum.
"Ne için?"
"Ben sana çok aşığım Mete."
Ne?
"Bak özür dilerim tamam mı? Ne kadar bencil olduğunun farkındayım. Ama -lanet olsun ki- elimden birşey gelmiyor. Sen hep benim için kendini feda ediyorsun ve ben bunu istemiyorum. Hep benim yüzümden başın belaya giriyor." eliyle gözlerini sildi, "Ben o kadar bencil bir insanım ki, benim yüzümden başına gelen bunca şeye rağmen, hala yanımda olmanı istiyorum. Ve o kadar bencilim ki, bu konuda söz vermiş olmamıza rağmen sana böyle şeyler söylüyorum. Sadece, özür dilerim.. Fakat sen benim en iyi arkadaşımsın ve ben yaptığım bunca bencillik için çok üzgünüm. Bu son bencilliğim olacak gibi," ve güldü, "ama seni seviyorum.."
Gözlerim faltaşı gibi açılmıştı. Bu doğru muydu? Ben doğru mu duymuştum?
"İstiklal," dedim biraz katı bir sesle. Yıllardır susturduğum bütün duyguları kusmak üzere olduğumu hissediyorum ama bunu yapamazdım. "İstiklal, bence şu anda ne söylediğini bilmiyorsun."
Bana öyle kırgın bir şekilde baktı ki, kendimden nefret ettim. Ama söylediklerim doğruydu. Yaşadığımız şeyler kolay değildi ve böyle durumlarda insanların sevgiyle aşkı karıştırması çok doğaldı.
"Biliyorum, beni seviyorsun, ben de seni seviyorum (bunu söylemek boğazımı yakmıştı) ama bunun yılların getirdiği arkadaşlıktan dolayı olduğuna eminim."
"Bilmiyorsun," dedi gözlerime bakarak. Gözleri ıslak ıslaktı.
"Kafan karışık sadece," diyerek toplamaya çalıştım.
"Kafamı sikeyim Mete! Amına koyayım kalbimin tamam mı, ben ne hissettiğimi biliyorum!"
Birkaç adımda yanıma gelip dudaklarıma kapandı. Şaşkınlıktan tepki verecek zaman bulamamıştım ama dudakları, dudakları sıcacıktı.
"Böyle hissediyorum işte, küçük bir olay yaşadık diye aklımı kaybetmedim!"
"İstiklal," dedim onu üzerimden iterek, ama sesim fısıltı gibi çıkmıştı. "Dur."
"Beni çıldırtan tek şey sensin." dedi derin bir nefes alıp, "Çok güzel kokuyorsun."
Elleri saçlarımın arasında dolaşırken boğazımda kocaman bir yumru vardı, artık sadece yalvarıyordum.
"Lütfen dur.."
"Durdur," dedi.
Burası ellerini itip oradan koşarak uzaklaşmam gereken kısımdı.
Gözlerimi kapattım ve alev gibi yanan dudaklarımı onunkilerle buluşturdum.
XXX
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sentimental boys at ♡ [boyxboy]
Humor☆ o özeldi. o her zaman özeldi. onu ilk gördüğüm an anlamıştım bunu. küçükken onu istediğimi düşünürdüm. benim olmasını istiyordum. bana ait olmasını, tıpkı oyuncaklarım gibi. ama o bir oyuncak değildi. sahip olmadığın küçük kardeşin, derdi annem ba...