Derin bir nefes al. Arabadan in. "Ahh..!" Gömleğini düzelt. Gülümse. "Daha hızlı.." Flaşlar suratıma patlıyor. Boşalmak üzereyim. Film afişleri. Ortalık gündüz gibi aydınlık. Adını inliyorum. Kameralara el sallıyor. Afişler. Her yerde o var. "Siktir.." Kırmızı halıdayım. Kravatını düzelt. Dudakları dudaklarıma değiyor. Gülümse. "Seni yürüyemeyecek hale getirene kadar becermek istiyorum.." Ama işte burdayım. Ve yürüyorum. Şehvet bürüyor gözlerimi. Bana bakıyor. Kanını arzulayan bir vampir gibi boynuna atılıyorum. Ona bakıyorum. Boğazlı siyah bir kazak giymiş. Giymek zorunda. Gülümsüyor. Sırtındaki çizikleri hatırlatırcasına gülümsüyor. İçime girişiyle acıdan gözlerim kararıyor. Nefes almakta zorlanıyorum. "İyi misin?" diyor. Değilim. Avuçlarım terliyor, biraz gerginim. "Ben sert severim bebeğim, biliyorsun." diyorum. Avuçlarım terliyor ve kasıklarıma hücum eden kanı durdurmaya çalışıyorum. "Mete.." diyor inlemelerinin arasından. Adımı söylüyor. Adımı söylüyor.
"Mete.!"
Dün akşam yaşananların etkisinden sıyrılmaya büyük gayret gösteriyordum şimdi.
"Efendim?"
"İyi misin?" Eliyle 'yanıma gel' işareti yapıyordu. Birlikte poz vermemizi rica etmişlerdi sanırım.
"Hı-hı.."
Her dokunuşunun afrodizyak etkisi yarattığını bilmeden kolunu omzuma attı ve kameralara gülümsedi.
Yalan söylemiştim. İyi değildim.
"Ben bir rezillik çıkarmadan içeri girelim." dedim kulağına.
'Ne demek istiyorsun?' der gibi baktı. Cevap vermedim. Birazdan öğrenecekti nasılsa.
"Hoşgeldiniz."
Kapının diğer tarafında şık giyimli iki kadın duruyordu. İkisini de tanımıyordum fakat içeri girer girmez isimlerimizi listeden silişine bakarak onların bizi tanıdığını tahmin ettim.
"Eşyalarınızı sağ tarafa bırakabilirsiniz Mete Bey." dedi bir tanesi. "Ceketinizi alayım mı?" Beni gözlerinle donuma kadar soyduğun yetmedi herhalde diye düşündüm.
"Teşekkür ederim."
Bina tek katlıydı, sadece bu tarz özel etkinliklerde kullanılmak üzere yapıldığından genişce bir orta salonu vardı ve kulağıma hafif bir müzik sesi geliyordu.
Gözüm girişteki büyük postere takıldı. Tam ortada kocaman harflerle 'KAYIP' yazıyordu. 'Sarı Saçlı Adam' ismini daha çok sevdiğimi düşündüm, fakat senaryo beş bin kere falan revize edilince ortaya bambaşka bir hikaye çıkmıştı işte. Daha güzel bir hikaye.
"Galaya hoşgeldiniz." dedi kadın tekrardan.
İki sene önce sana kendi filminin galasına geleceğini söyleseler gülerdin herhalde, dedi iç sesim. Baya gülerdin.
Şimdi de ikisinin gözlerindeki arzunun yanımdaki sarışını sinirlendirişine gülmek istiyordum fakat kızlara göz kırptım ve arkamı dönüp orta salona ilerledim.
Bizim gelişimizin yarattığı hareketlilik ortama kabaca hakim olmama sebep olmuştu. Kimler yoktu ki? Yapımcının çok geniş bir çevresi olduğuna şüphem kalmamıştı artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sentimental boys at ♡ [boyxboy]
Umorismo☆ o özeldi. o her zaman özeldi. onu ilk gördüğüm an anlamıştım bunu. küçükken onu istediğimi düşünürdüm. benim olmasını istiyordum. bana ait olmasını, tıpkı oyuncaklarım gibi. ama o bir oyuncak değildi. sahip olmadığın küçük kardeşin, derdi annem ba...