x

21.3K 967 946
                                    

Herşey İstiklal ve Rüzgar'ın doğum günüm için bir el kamerası almasıyla başladı.

Hayatımı fotoğraf çekerek kazanmama rağmen, İstiklal ile hiç fotoğrafımızın olmaması dikkatimi çekiyordu. Şirketin bana verdiği fotoğraf makinasını bu amaçla kullanamazdım, o yüzden lafın arasında İstiklal'e vidyo çekme özelliği de olan küçük bir kamera almayı düşündüğümü söylemiştim.

Fakat olayların bu noktaya gelebileceğini tahmin etmiyordum...

 İKİ GÜN ÖNCE

Mutfakta oturmuş İstiklal'in birkaç gün önce yaptığı çorbayı kaşıklıyordum. Akşam yemeğine gelmeyeceğini söylemişti, bana da buzdolabında bulduğum şeyin çorba olduğunu umut etmek düşmüştü. İşyerinden aldığım fotoğrafları masanın üzerine yaymış, hangilerine onay vermeliyim diye düşünürken kapının çalmasıyla yerimden sıçradım. Birkaç gün once başıma gelen olaydan sonra herşeyden tedirgin olmaya başlamıştım, ama kafamı sallayıp düşünceleri uzaklaştırdım. Bunu daha fazla düşünmenin faydası yoktu.

Üzerimi düzeltip kapıyı açtım. İstiklal ve Rüzgar'ın, bir ağızdan; 'Doğum günün kutlu olsun!' diye bağırmaları büyük bir sürpriz olmuştu, çünkü ben genelde doğumgünümü kutlamazdım.

"Teşekkür.. ederim." dedim yavaşça, İstiklal'i tanıyorsam bunun altından kötü bişeyler çıkacaktı. İnşallah arkasında saklamaya çalıştığı kutunun içinde eroin yoktur konulu duamı bitirip sordum, "Hayırdır, gene ne haltlar yediniz?"

"Aaa çok ayıp ediyorsun Mete'ciğim, biz sana sırf başımız sıkıştığında mı iyilik yapıyoruz, tamam öyle yapıyo olabiliriz ama böyle bi durumda söylemen gereken şey bu değil, hem bak sana hediye aldık!"

Evet Rüzgar'ın konuyu 360 derece döndürme olaylarını yapmakta bu kadar iyi olması rahatsız ediciydi.

Pes ettim ve kendimi koltuğa bıraktım. Sonuçta ayda yılda bir sevgilim hediye almış onu da geri mi çevireydim?

"Getirin bakayım ne aldınız?" dedim kral edasıyla. Kutunun boyutuna bakarsak baya büyük birşey olmalıydı.

İstiklal kutuyu kucağıma bırakırken sanki gülmemek için kendini kasıyormuş gibiydi ama, dur bakalım.

Yavaşça kutunun kapağını kaldırdım ve bu kadar komik olan şeyin ne olduğuna baktım. Evet kutunun içinde başka bir kutu vardı. O an kahkahalarını tutamayan İstiklal'e 'Çok komikmiş kardeş .d' bakışı attım.

Rüzgar da gülüyordu fakat bu bakışlar sadece İstiklal'le ikimize özeldi.

Biraz daha merakla diğerinin içindeki kutuyu açtım. Eveet, başka bi kutu! O kutuyu da açarken karşıma ne çıkacağını tahmin edebiliyordum. Gülme krizine girmiş salakları nurlandırmak için mübarek ağzımı açtım, ve sonra kutunun içinde gördüğüm AX100 ile ağzımı kapattım.

Şimdi siz fakirler o bahsettiğim şeyin ne olduğunu bilmiyor olabilirsiniz. Bahsettigim şey bir video kamera. Pekala, sıradan bir video kameradan çok daha fazlası. Şimdi size burda BIONZ X görüntü işletme motorundan ve diğer muhteşem özelliklerinden bahsetmeyeceğim. Sadece hayallerimin makinası olduğunu bilmeniz yeter.

Ağzımı açtım, ve kapattım. Söyleyecek birşey bulamıyordum.

"Sana beğenecek demiştim." dedi İstiklal, Rüzgar'a. Sonra da yanıma oturup kolunu omzuma attı. Rüzgar montunu asmak için bize arkasını döndüğü zaman burnumu saçlarına sürttüm. "Teşekkür ederim." ve sonra doğum günlerinde aldıkları hediyeyi bütün gün ellerinden bırakmayan çocuklar gibi kamerama sarıldım. Rüzgar gidene kadar neredeyse bütün akşamı vidyoya çektim. Rüzgar gittikten sonra da biz.. ehm, biliyorsunuz işte.

sentimental boys at ♡ [boyxboy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin