xv

18K 860 436
                                    

Koltuklarınızı dik, masalarınızı kapalı ve güneşliklerinizi açık duruma getirin beyler bayanlar, ben İstiklal Gürmeriç ve uçuşumuz başlıyor.

ÜÇ AY ÖNCE 

Rüzgar, kendisine yedek anahtar vermenin iyi bir fikir olmadığını kanıtlarcasına eve daldığında Mete ile ben, aynı yatakta çırılçıplak bir halde yatıyorduk. İlk uyanan ben olmuştum, hızlıca üzerime Mete'nin dolabından kıyafetler geçirdim ve dün gece düzüştüğümüzü anımsatabilecek her şeyi yatağın altına doğru ittim. Rüzgar odaya bilgisayarı almaya girdiğimi düşünsün diye laptop çantasını kaptım ve dışarı fırladım.

Onu mutfakta kahve yaparken buldum.

"Bende tam sizi uyandırmaya geliyordum." dedi. "Kahvenin akşamdan kalmalara iyi geldiği söylenir."

Çantayı yere bıraktım. Dün gece, kısa filmin montajını tamamladıktan sonra bunu kutlamak için hayvan gibi içmiştik. Geriye sadece filmi bir CD'ye atıp gerekli evraklarla beraber İzmir'e kargolama kısmı kalmıştı.

"Ahh, evraklar.." diye mırıldandım. "Fotoğraflar, biyografi.. Senaryo..." Hepsini evin farklı köşelerinden bulup mutfak masasının üzerine yığdım. Bu arada Rüzgar kahveyi fincanlara koyup birini bana uzattı.

"Masanın üzerindeki kahve Mete'nin. Çıplak uyuma huyunu biliyorum, bu yüzden odasına girmek gibi bir hata yapmayacağım. Git kaldır onu."

Yavaş adımlarla odasına doğru gittim. Akşamdan kalma gibi değil, daha çok yorgun hissediyordum. Şu on beş gündür gecemle gündüzüm birbirine girmişti.

"Pişt." Kapıyı açtığımda ilk başta uzaktan seslendim, fakat bunun yeterli olmayacağı belliydi. Sırtının bana dönük olmasını fırsat bilerek biraz daha yaklaşıp omzundan sarstım. "Mete.."

Garip bir homurdanma çıkararak sırtüstü döndü, gözlerini hafifçe aralayarak yüzüme baktı. Bir haftadır adam gibi tıraş edemediği sakalları, alışkın olmadığım için yüzüne garip bir hava katmıştı.

"Galiba..kusacağım." dedi yorgun bir sesle. Gülümsedim,

"Rüzgar kahve yaptı," dedim. "akşamdan kalmalara iyi gelirmiş."

Elini kaldırdı ve kulağımı kapatacak kadar uzamış olan saçlarıma dokundu.

"Saçların... Saçların uzunken daha güzelsin."

Bir anda, kendimi onu hayranlıkla izlerken buldum ve yaramazca düşüncelerden uzaklaşmak için kafamı salladım. Bunu fark etmişti, gülümsedi.

"Rüzgar'ı bekletmeyelim, sen git, ben de giyinip geliyorum." ve beni odadan attı.

"Geliyor," dedim Rüzgar'a. "O sırada biz de kısa filmi atacak bir CD bulalım. Sanırım televizyonun altındaki bölümde bir tane olacaktı."

XXX

"Evet," dedi Mete, kahvesinin son yudumunu içtikten sonra. "Şimdi bu kısa film, ve masanın üzerindeki kağıtlar, bir kutuya konup İzmir'e gidecek, öyle mi?"

"Aynen öyle," diye cevap verdi Rüzgar. "Sonra, sonuçların açıklanması için bir hafta beklemeniz gerekiyor."

"Problem değil." dedim, ağzım dolu bir şekilde. Yaklaşık yarım saattir köşedeki koltuğa tünemiş cips yiyordum. Rüzgar bana anaç bir sevgiyle iğrenme arasında bir bakış attı.

"Pekala o zaman, ben çıkıyorum. Giderken bütün bu zımbırtıları -masayı işaret ediyordu- kargoya vermemi ister misiniz?"

"Olabilir," dedi Mete. Masadakileri koyabilecek bir kutu bulmak için odasına gitti. O sırada bende Rüzgar'a herşey için teşekkür ettim. Fakat yüzüme bakışından, bir sorun olduğu belliydi.

sentimental boys at ♡ [boyxboy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin