ÜÇ HAFTA SONRA
Beynim uyuşuyordu. Fakat bunun sebebi alkol müydü, yoksa arka planda inanılmaz yüksek sesle çalan şarkı mı? Umrumda değildi. Bu gece yapmayı istediğim tek şey hiçbir şey düşünmemekti. Önde duran bardağın dibindeki son yudumu kafama diktim. Yapacaktım, bu akşam kararım kesindi. Çalan şarkının bitip bir sonrakinin başlamasını bekledim. Bu sırada aklıma kesik kesik düşünceler geldiyse de onları durdurmayı başardım. Sonraki şarkı başlamıştı, bu şarkı benimki olacaktı. Tabureden kalkıp arka tarafta masalarda oturan insanlara baktım. Büyük ihtimalle boş tabure bulamadığı için koltukta yalnız başına oturan bir kadın gözüme çarptı. Sıkıntılı bir tipe benzemiyordu. Pekala, sıra bendeydi.
Kadının ellerinden tutarak ani bir şekilde ayağa kaldırdım. O anki şaşkınlıkla ufak bir çığlık attı, fakat etraftakiler bizi pek umursamadılar. Kulağına yaklaşıp, "Dans et benimle." diye fısıladadım. Kadın bir an düşündü, fakat tehlikeli biri olmadığıma karar vermiş olacak ki, beni kolumdan tutarak barın kuytu bir köşesine çekti.
Dans etmeyi biliyordu, buna hiç şüphem yoktu. Ellerini alt taraflarda yaramazca gezdirmeyi de. Bende o sırada kolundan başlayıp boynuna kadar öpücüklerle yukarı çıkıyordum. Çalan şarkı değişmiş, ritmi daha hızlı hale gelmişti. Bizde ritme uyarak ayaklarımızı hızlandırmıştık. Şarkı bitmeye yaklaştıkça muhteşem sona yaklaştığımı hissediyordum. O da aynı durumda olmalıydı. Son nota çaldığında kadın kafamı ellerinin arasına aldı ve dudaklarını dudaklarıma yapıştırmak için hamle yaptı. Gözlerimi kapattım.
Ve kafamı yana kaydırarak dudaklarını engelledim.
Olmamıştı. Yapamamıştım.
"Ne oldu?" dedi kadın. Yüzüm hala ellerinin arasındaydı. Akan bir damla göz yaşımı baş parmağıyla sildi. "Anlat bana."
Kafamı çekip ellerinin arasından kurtardım. Böyle bir şey yapmaya çalıştığım için salak gibi hissediyordum. Fakat İstiklal'in bunu yapabilmiş olması, ve benim yapamamam daha da acı vericiydi. Ben ona bu kadar değer vermişken.. Gerçi başka bir adamla öpüşürken ondan nefret ettiğimi düşündüğüne emindim.
"Y-yok birşey.." dedim yavaşça.
"Ah, hadi ama! Ben beden dili uzmanlığı ve iletişim becerileri okudum yavru, sence şu an terk edilmiş bir gey olduğunu anlamam--"
Elimle ağzını kapattım.
"Sessiz olsana biraz. Hem, bunu nerden bilebilirsin ki?"
Kolumu ittirdi ve gülümsedi, "Daha az gürültülü bir yerde konuşmak ister misin?"
Bardan çıkıp yolun karşısına geçtik. Aslında biriyle konuşmanın beni rahatlatacağını falan düşünmüyordum, sadece kafamı baska şeylerle meşgul etmek istiyordum. Ayrıca kız oldukça ilginçti.
"Pekala," dedim bir parkın bankına oturduğumuzda, "Nasıl anladın?"
"Dediğim gibi, ben beden dilini iyi bilirim. Barda tek başına on bardak bira içen bir adam, daha sonra bir kadına dans teklif ediyorsa çok büyük ihtimal başka birini unutmak için yapmıştır, kadından hoşlandığı için değil."
"Onu sormadım."
"..?"
"Benim, şey.."
"Gey olduğunu mu?"
"Allah aşkına az sessiz ol amk."
"Pardon," dedi fısıldayarak. "Hep altlara oynadım güzelim ve sen hiç tepki vermedin. Ben hayatım boyunca kız arkadaşına bu kadar bağlı bir erkek görmedim, böylece geriye ikinci seçenek kalıyordu." Bir anlık sessizlikten sonra devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sentimental boys at ♡ [boyxboy]
Mizah☆ o özeldi. o her zaman özeldi. onu ilk gördüğüm an anlamıştım bunu. küçükken onu istediğimi düşünürdüm. benim olmasını istiyordum. bana ait olmasını, tıpkı oyuncaklarım gibi. ama o bir oyuncak değildi. sahip olmadığın küçük kardeşin, derdi annem ba...