Klasik bir güne daha uyanmıştım. Aslında çok heycanlıydım, ama hep aynı şeyleri yapıyor olmak beni sıkıyordu artık. Bana konuşma şansı verilmemesi gibi.
Her türlü hazırlığımı yapmış BUKA kafeye gidiyordum ki, annem beni durdurdu. "Nereye gidiyosun Esilam ?"
"Anne bak, bugün hiç keyfim yerinde değil sonra konuşsak olur mu ?" Diyip, kapıyı sertçe suratına kapadım. Yaptığım yanlıştı kabul ediyorum. Neden her seferinde böyle yaptığımı da bilmiyorum. Sanki, başıma çok kötü bir olay gelicek ve ona kendimi hazırlamalıymışım gibi bir dürtü var içimde. Geçmeyen kahrolasıca bir dürtü. Bana arada kim olduğumu acı çektirerek tekrar hatırlatan bir dürtü.Otobüste yapmayı sevdiğim şeyler arasında insanlarla sohbet etmek ve kitap okumak var. Çevremdekilerle genellikle sohbet ediyordum tabii ki. Herkes benim kadar iyi olsa Dünya daha güzel olurdu ama nerde... ÇIKARCILIK diye bir şey var. Onu görmezden gelirsek çarpılırız.
Sonunda varmıştım. Kafamdaki tüm bu düşünceleri arkadşlarımla paylaşabilicektim. Tabii dinlenirsem. Kafenin genellikle cam kenarı köşe kısmı bize ait olurdu. Olmasa bile olurdu. Benden başka kimse gelmemişti daha. Geleneksel yerime geçip beklemeye başladım. Elimi çantama atıp telefonumu aldım. Whatsapp'a girip:"kızlar geldim. Nerdesiniz🤔🤔" yazdım. Tek tik olduğunu görünce şaşırdım. Bu zamana kadar hiç tek tik görmemiştim.
Artık sabırsızlanıyodum. Geleli 2 saat geçmiş ve 2 nescafe içmiştim. Tam kalkıyordum ki garsonlardan biri yanıma gelip:" Esila sizssiniz değil mi ?"
"Evet..."
"Bunu size vermem istendi."
Kağıtta bir adres vardı." Teşekkürler..." diyemeden adam gözden kaybolmuştu. Çantamı koluma takıp yola çıktım. Adresin yazdığı yerin neresi olduğunu biliyodum. Kızlarla cin çağırmak veya komik şakalar için kullandığımız mekândı. Sanırım bana şaka yapıcaklardı.Yolun bu kadar uzun olduğunu hatırlamıyordum. Artı bu kadar sessiz... tek bir çıtırtı bile yoktu. Yol gittikçe sisleniyordu. Evden çıktığım da hava güneşliydi. "Ha ha haa ! Çok komiksiniz(?), elma dersem çık armut dersem çıkmaa !"
Sesim sadece yankılanıyordu. Elif'i arıyım dedim ama telefon burda çekmiyordu siktir. Koşarak evin bahçesine gittim. Her şey yerli yerinde ve normal görünüyordu. Gördüğümün sadece bir yanılsama olduğunu bildiğimden içim rahattı.İyiyim dedim ya, artık başıma her türlü olay gelirdi. Bir anda arkamda birisinin bana doğru geldiğini görür gibi oldum. Cüsseli gölgesinden biraz korkmuştum. Geri geri, arkama bakmadan yürümeye başladım. Rüzgâr şiddetini arttırmaya başlayınca elime biber gazını alıp "yaklaşma!" Diye bağrıdım. Artık kalbim kulaklarımda atıyordu. Yürürken arkama bakmadığımdan, sertçe yere düştüm. Öyle güzel yere düştüm ki... her tarafım çamur olmuştu. Daha sonra sisin içinden gülüşme sesleri geldi ve bir ışık. Galiba öldüm diye düşünürken 3 tane kafa bana "İYİ Kİ DOĞDUN" diyince yerimden fırladım. Kızlar bana doğum günü süprizi yapmışlardı. Kısaca gördüğüm rüya gerçek olmuştu. Ayağa kalkıp "kızlar ne yapıyorsunuz ya. Ödümü bo*uma karıştırdınız." Dedim. Gülerek" hadi bir dilek dile " dediler hep bir ağızdan. Dileğim her günümün böyle güzel, harika ve TUHAF geçmesiydi. Ve mumu tüm gücümle üfledim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
METALCİLER VE MELEKLERİ
Mystery / ThrillerO zamanlar SESSİZ ÇINLAMA'nın DO NOTHİNG CLUB'ta şarkı çalması çok normal karşılanıyodu. Taa ki biri yapmaması gereken bir şeyi yapana kadar. Olayların böylesine gelişiceğini o bile bilmiyordu. Sadece kurtulmak için dua ediyordu...