7. BÖLÜM

20 2 0
                                    

Karşımda berk vardı. Bana hem sinirli hem de masumca bakıyordu. Önce saçımı okşadı, sonra yüzümü elinin tersiyle sevdi. En son olarak ta kulağıma doğru eğildi ve "sonunda" dedi.

Hareketsizce ne olacağını bekliyordum. Kaçmam gerekiyordu ama içimde "kıpırdama !" diye bir his vardı. Şu ana kadar gitmem gerekirken... beklediğim sonunda başıma gelmişti. Başıma bir çuval geçirdi ve daha önce yere bıraktığım sopayla vurdu.

Kendime geldiğimde ellerim bağlı bir halde sandalyede oturuyordum. Başımdaki çuvalı sertçe çıkardı. Elinde çok keskin bir bıçak vardı. Kurtulmaya çalıştıkça ipler daha çok sıkıyordu. Sonunda vazgeçip, yavaşça kafamı kaldırdım. Bir anda beni böylesine üzgün görünce, elindeki bıçağı yere attı ve bana sıkıca sarıldı.

Ne olduğunu anlamadan daha çok ağlıyordum. Geri geldi ve göz yaşlarımı sildi. Yüzündeki ifade bana "ağlama, dayanamıyorum" dese de, hala korkar halde, hareket etmeden bekliyordum. Kaçmam gerekirken, sonunda ne olacağını merak ediyordum.

Birkaç dakika geçtikten sonra aniden ipleri söktü, kafama çuvalı tekrar geçirdi ve beni kucağına aldı. Kapıyı yavaşça - istemeden olsa da gıcırdatarak - açtı. Merdivenlerden aşağı inip, dış kapıyı açtıktan sonra beni, araba gibi bir şeye bindirdi. Arkadan kapı sertçe kapandı. Korkar halde arabanın arkasına bindirdi ve yol almaya başladık...

Duyduğum tek ses, arabanın içindeki eşyaların gıcırdama sesiydi. Cesaretlenip: "beni nereye götürüyorsun ?" diye sordum. Cevap alamayınca susup, içime çekildim.

Gideceğimiz yerin uzunluğu git gide artıyordu. Saatler geçmesine rağmen, halen daha arabadaydım. Nefes almam zorlaşmaya başlamıştı. Öksürerek "kafamdakini çıkar" anlamında sinyal vermeye çalışıyordum. O ise sadece yoluna odaklanmış bir halde araba kullanıyordu ki, hiç sesi gelmiyordu. Durum gittikçe çirkinleşiyordu. Ellerimi çözmeye uğraşsam da... nafileydi. Bu arabada takılı kalmıştım. Nereye götürüldüğümü bilmeden...

Ne kadar zaman geçtiğini bilemdiğim bir vakitte, araba sertçe durdu. Artık gelmiş olmalıydık diye düşünüyordum. Karanlıkta beklerken, arka kapıyı açtı ve içeri girdi. Arkasından öyle bir kapadı ki, içim ürpermişti. Sertçe oturdu. Nefes alış verişi çok net duyuluyordu. Kafamdaki çuvalı çıkarmak için uzandı, bağladığı yeri söktü ve yavaşça yukarı kaldırdı. Berk karşımda endişeli - kızgın şekilde bana bakıyordu. Bana dokunmak için elini uzatırken, kendimi geri geri çekip arabaya yasladım. Ben yaslandıkça Berk, daha çok yaklaşıyordu. Kaçacak yerim kalmamıştı. Gözyaşlarıma hakim olamıyordum. Ağladığımı fark edince cebinden bir mendil çıkardı. Hayatımda gördüğüm en yumuşa ve temiz mendildi. "Bu mendil sana ait. Hatırlıyor musun bilmiyorum ama, size teyzenler gelmişti. Hava sıcak, güneş tam tepedeydi. Odanda tek başına arkadaşlarına 'yarın ne giysem' diye konuşuyordun. Tam o sırada içeri annen girdi. Sana önemli bir şey söyleyecekti. Fakat sen onu reddedip odandan kovdun. Gitmeden önce sana bu mendili vermişti. Sende ne olduğunu bilmediğinden bir çılgınlık yapıp camdan aşağıya atmıştın" Bu kadar ayrıntıyı nereden biliyordu ? Aslında kimdi ? Git gide delirdiğimi düşünüyordum. Merak edip: " bu mendil o mendil mi ?" diye sordum. 'Evet' anlamında başını salladı ve hafifçe gülümsedi. Ardından derin bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti: " sen dikkate almadın  belki ama ben, sana verildiği için önemsedim. Gece yarısı olduğunda sen uyurken mendili aldım ve eve geldim. Ve hayatım boyunca unutamayacağım bir yere koydum. KALBİME"

Söylediği sözler ne kadar hoş gelse de buna inanacak değildim. Mendil bana tanıdık bile gelmemişti. Kendi kafasından bir şeyler uydurduğunu düşünüyordum. " beni bırak gideyim. İkimiz için de en uygunu bu. Kimse zarar görmemiş olur. Ne sen ne de ben. " demem ile yüz tipini anında değiştirdi. Korkmaya başlamıştım. Babamdan küçükken öğrendiğim taktiği kullanıp kaçmayı denedim (kafamla kafasına vurdum) ama tetikte bekliyor olsa ki beni arabanın arkasına vurup sersemletti. Kafama çuvalı hızlıca geçirip kapıyı açtı. Sertçe kapatıp öne geçti. Arabayı çalıştırdı ve gaza basmadan önce şunları söyledi; " sakın bana bir daha, her ne olursa olsun, sakın bana 'gideyim' deme. Bu senin ilelebet sonun ve ayrıca başlangıcın olur. "

METALCİLER VE MELEKLERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin