*Beni Öptüğünde Uyandım*

660 74 61
                                    

Ho Seok ile birlikte yatağımı hazırladıktan sonra o odasına gitmişti, ben burada tek başıma kalmıştım. Koltuğu açmamıza gerek olmadığını çünkü kısa olduğumu ve her şekilde sığabileceğimi söylemesine rağmen kızmamış, uykum olduğundan dolayı bir an önce yatmak istemiştim. Fakat işler şu an pek öyle değildi. 

O kocaman yatağında uyurken ben burada korkmakla meşguldüm. Odanın duvarlarını süsleyen tablolar karanlığın etkisiyle ürkütücü görünüyor, izlediğimiz filmin etkisi de eklenince bakılamaz hale geliyorlardı. Pek tabii gözümü kapatıp uyumam gerekiyordu ama etrafımda bu kadar ürkütücü şey varken gözlerimi kapatmam pek mümkün değildi. 

Normalde uyku gözlüğü takıyordum zaten. Uykusu hafif biriydim, küçücük bir ışık hüzmesi bile hissetsem uyanan tiplerdendim. Fakat ismi Ponpon olan uyku gözlüğüm, tıpkı diğer eşyalarım ve sahip olduğum her şey gibi yanıma almadığım materyallerden biriydi. Buraya gelme amacım saatler öncesine kadar çok farklıydı çünkü. Sabah olmasını bile beklemeden intihar edecektim. Fakat şimdi tek istediğim yaşamak, var olan iyi insanlarla tanışmaktı o kadar. 

Bir süre sonra, daha fazla dayanamayıp ayağa kalktım. Yatarken boğazıma kadar çektiğim yorganı bırakmayıp pelerinmişçesine tutmaya devam ettim. Aynı zamanda koşar adımlarla Ho Seok'un odasına ilerledim, ayaklarımın gözükmesine engel olacak derecede uzun pijamanın alt kısmına basmamaya çalıştım, belimden düşmeye çalışan kısmının kalçama kadar inmiş olmasına rağmen koşmaya devam ettim ve yorganımı kollarımı çapraz yapıp tutarak arkamdan gelmesine neden oldum. 

Uzun uğraşlar sonucu Ho Seok'un odasına ulaştığımda ne ile karşılaşacağımı bilmediğimden dolayı parmaklarımı büküp, eklem kısımlarını kullandım ve üç kez tıklattım ''Girebilir miyim?'' dedim ses gelmediğinde. 

Çoktan uyumuş olduğunu düşünerek kapıyı araladığımda ''Halen uyumadın mı?'' demesini beklemiyordum. Sesine titreklik hakimdi, yatağının içindeydi ''Neden geldin?'' 

İçeri girdikten sonra kapıyı kapatıp sırtımı kapıya dayadım. Böylece daha güvende hissettim ''Korktum'' derken etrafı inceliyordum ''Yanına gelebilir miyim?'' 

Yerinden doğrulan Ho Seok saçlarını karıştırırken aynı zamanda gözlerini ovaladı ''Korku filmi izlemek isteyen sendin'' 

''Kendi evim olmadığı için güvende hissetmiyorum yoksa korku filmi bana vız gelir''

''Kesin öyledir'' demeden önce yeniden uzanır duruma geldi ''Gel hadi'' dediğinde ise yanını patpatladı. Bu hareketi o kadar güzeldi ki gülümsemeden edemedim. 

Pelerinimi -a.k.a yorgan- bırakıp bir saniye içinde Ho Seok'un yanına ulaştım. Hatta o kadar hızlıydım ki, bıraktığım yorgan tamamen yere ulaşmadan önce yatağa varmıştım bile. 

Çift kişilikten bile büyük olan yatağının bana ayırdığı kısmına yayılmadan önce pijamamın kalçama kadar inen kısmını çekebildiğim kadar yukarı çektim. Ardından normal bir yatağa göre oldukça yüksek olan bazaya tırmandım. Daha sonra ise koyu renge sahip olduğunu anlayabileceğim kadar aydınlık olan odada, yorganı kendime doğru çekiştirdim. Şu hayatta nefret ettiğim bir şey varsa o da şüphesiz ki yorgansız uyumaktı çünkü. Yazın bile ince bir şeyler örterdim üstüme. Diğer türlü boşlukta gibi hissediyordum. 

''Boşu boşuna yatak hazırladık sana'' diyen Ho Seok'un yüzünü, odaya vuran sokak lambalarının loş ışığı sayesinde seçebiliyordum. Penceresini örten perde, tül olarak adlandırılan türlerdendi. 

Ona cevap vermeden önce yatağa iyice sokulup yastıkla bütünleştim ''Sabah kalkıp toplarım ben, merak etme'' 

Gözleri yarım açıktı ''Olur mu öyle şey?'' diye sordu ''Misafirime iş mi yaptırayım? Boşver, ben toplarım''

Lost | jihope ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin