Ho Seok bağırdı ''Eun Ji!''
Eun Ji'yi nihayet gördüğüm için mi şaşırsam yoksa nasıl bu kadar sert bir yumruk attığına mı şaşırsam bilemeden konuşmaya başladı ''Selam, Ho Seok''
Bağırdım ''Selamlaşmanın vakti değil şu an!'' ve o sırada Eun Ji'nin yumruk attığı oğlan yerden kalkmaya çalıştı. Diğerleri ise çoktan tüymüştü bile. Ho Seok'tan gerçekten korkuyor olmalılardı.
Eun Ji bir yandan kolunu sıvayıp bir yandan sordu ''Bu kim?''
Ho Seok ona cevap vermedi ''Sen beni hastanenin bahçesinde bekle, olur mu?'' diyerek bana sordu.
''Ama-'' diye ısrar edecekken bağırdı ''Git!''
Israrcılıkta kararlıydım ''Hayır!''
''Sohbet mi edeceksiniz?'' diyen Eun Ji saniyeler önce yumruk attığı oğlan tam yerden kalkacakken ayak tabanını kullanıp tekme savurdu ve yeniden yere yapışmasını sağladı. Bunu yaparken upuzun saçları savrulmuş, önünü görmesine engel olmuştu. Ayrıca düşmemek için Ho Seok'tan destek alması gözümden kaçmamıştı.
Yerdeki oğlan gülerken ''Ho Seok!'' diyerek sohbete dahil olmuş oldu ''O çocuk senin için değerli olmalı'' derken bana bakıyordu, Ho Seok halen sinirliydi ''Değerli!'' diye bağırdı onun yanına çökerken ''Anlaman niye bu kadar uzun sürdü acaba, Chan Woo?'' dediğinde oğlanın ismini öğrenmiş oldum.
Ardından Ho Seok hızlı hareketlerle Chan Woo'nun üstüne çıktı. Bacaklarını onun iki yanına açıp elleri yumruk halini alırken Eun Ji'nin vurup kanattığı kaşına odaklanmıştı. Bu sırada Eun Ji motorun etrafından dolaşıp yanıma gelmiş ve tek kolunu omzuma atarak kendine destek oluşturmuştu. Giyim tarzı, hal ve hareketleri Ho Seok'u andırıyordu. Hatta neredeyse onun kız hali gibiydi.
Neden sonra Ho Seok ''Böyle mi tutmuştun Ji Min'in saçlarını?'' derken Chan Woo'nun alnındaki tüm saçları kavradı ''Valizini çalmaya çalışırken ise böyle vurmuştun galiba'' dedikten sonra ise tuttuğu saçlar yardımıyla başını sertçe yere çarptı. Yerdeki kaldırım taşları ve Chan Woo'nun başı arasında oluşan ses o kadar kuvvetliydi ki huylanmadan edemedim. Sanki kendi başım acımış gibiydi. Daha önce vurmuş olduğum kısım karıncalandı hafifçe.
Chan Woo gülüyordu ''Nasıl doktorsun sen?''
Ho Seok ona yumruk atmadan önce ''Yeminim sadece insanlar üzerinde geçerli!'' derken vücuduna yayılan siniri, şişmeye başlayan damarlarından anlamak mümkündü.
Ho Seok yerdekine bir yumruk daha atmadan önce bağırdım ''Hyung, yeter!'' O ise halen Chan Woo'nun üstündeyken bir saniyeliğine bana dönüp ''Yetmez. Hak etti çünkü!'' dedi.
''Boşuna bağırma'' diyen Eun Ji'ydi ''Siniri geçene kadar kimseyi takmaz''
Ho Seok'un attığı yumruk sesi eşliğinde Eun Ji'nin halen omzumda olan kolunu aşağı indirdim ''Öldürecek onu, görmüyor musun?'' dememle birlikte ''Öldürsün işte. İyi olur'' demesi oflayıp aynı zamanda mırıldanmama neden oldu ''Nasıl bir yere düştüm ben?''
Aramızdaki iki adımlık mesafeyi kapatıp Ho Seok'un yumruk atmaya hazırlanan kolunu tuttum ''Yeter, hyung''
''Sana zarar verdi!''
Yerdeki oğlanın hareket edecek mecali yoktu, bu yüzden korkusuzca diz çöktüm ''Bu, onu öldüresiye dövmen için bir sebep değil'' derken kolundaki elimi hiç ayırmadan kaydırıp parmaklarımızı aynı hizaya getirdim ''Baksana, kaşı patladı ayırca yerde öylece yatıyor. Bence bu kadarı yeterli'' dediğimde parmaklarımızı iç içe geçirdim ''Evimize gidelim'' dedikten sonra ise parmaklarımızı kenetleyip cümlemi sonlandırdım ''Lütfen''