eleven (stranger feels)

2.7K 288 159
                                    

Louis buranın panayırın kalabalık yerlerinden daha soğuk olduğunu fark etti. Aldığı her nefeste ağzından buharlar etrafta çıkıyordu. Esen rüzgar, bedenini okşarken, gözlerini sulandırmıştı. Ellerini istemsizce yumruk yaparken, kamyonetin kasasında yere oturmuş ve dik dik karşıya bakan adama bakıyordu. Gözlerinde hiçbir duygu kırıntısı görmedi. Az önceki şaşkınlıkta silinip gitmişti. Ne tedirginlik ne de gerginlik vardı şimdi. Hiçbir yüz kası oynamıyordu. "Cevap bekliyorum!" Ona tam olarak bir dakika otuz saniye vermişti konuşması için. Ama o, karşıdaki filmin oynadığı duvara bakmayı tercih etmişti gözünü bile kırpmadan.

"Bir cevap bekliyorum!" istemsizce bağırdı. Filmi izleyen birkaç kişinin bakışları onlara yönelmişti bile. Filmden daha iyi ve gerçek bir sahne görmek istiyorlar gibi ilgi odağı olmuşlardı. Bay Styles hızla gözlerini yukarı dikerken, aynı anda yerden kalkmış, şimdi soğuktan burnunun ucu kıpkırmızı olmuş oğlana tepeden bakıyordu. Bu Louis'nin cesaretini bir miktar kırmıştı. Aşağıdayken daha iyiydi belkide. Kendini onun karşısında küçük hissetmiyordu.

Bay Styles dilini dudakları üzerinde gezdirmişti, "buranın bunu konuşmak için uygun olduğunu sanmıyorum." sesindeki sakinlik, rüzgarın dokunuşlarından daha yumuşak yalayıp geçti Louis'nin suratını. Aynı anda onu deli etti. Nasıl bu kadar sakin olabilirdi? Louis burada neredeyse ağzından köpükler saçacaktı.

"Bende benimle bu şekilde mesajlaşmanızı uygun bulmazdım ama gelin görün ki siz yaptınız! Umrumda değil." Tüm bacak kasları gerilmişti. Sesini otoriter tutmak istiyordu ama sinir bozucu bir şekilde öfkeden çığlık atan kedilere benziyordu. Ne olurdu yani biraz yapılı olsaydı?

"Tomlinson! Burada olmaz dedim." Louis neredeyse onun dişlerinin birbirine sürtünme sesini duymuştu. Ona avını izleyen bir kurt gibi gözükmüştü. Ormanın derinliklerinde, kimsesiz bir ceylanı, az sonra yiyeceği düşüncesi ile zevkten dört köşe olmuş bir şekilde kabarmış tüyleri ile izliyor gibi Louis'ye odaklanmış, iri yeşil gözleri keskinleşmişti. Fakat Louis'nin içinde yanan büyük alevler vardı ve vücudu buz tutsa dahi içindekini söndürmeye yetmezdi bu soğuk ve ürkütücü bakışlar.

Louis kaşlarını ne kadar çatabiliyorsa, o kadar çattı. Öfkesini görsün istiyordu. "İşinize geldiğinde Louis, işinize gelmediğinde Tomlinson oluyorum demek! Vay vay. Ama hayır, bana açıklama borçlusunuz. Ve lanet okul sınırları içinde değilken bana emir vermeye  hakkın-" Cümlesi yarıda kesildi. İrice el ağzının üzerine kapanmış, kurt gözleri dibine kadar girmişti.

"Rica ediyorum Louis. Sus." Louis ağzına kapanan elin etini dişleri arasında kıstırdığında Bay Styles'dan kocaman bir inleme almıştı. Elini hızla çekerken gürlemişti neredeyse. Nereden geldiği anlaşılmayan bir ses sessiz olmalarını bağırdığında her şey çok fazla hızlı gelişiyordu. Louis zamana kapılıp sürükleniyordu. Ne cesaretle öğretmenine bunları yapıyordu bilmiyordu. Fakat Bay Styles'ın bunu ona okulda fena hâlde ödeteceğinden emindi.

"Gidin ve başka yerde düzüşün!" Başka bir kalın sesin bağırışını işitti. Louis az önce üşüyor iken şimdi her tarafı kıvılcımlar almıştı. Boynu terlerken, öyle birşey yapmadıklarını bağırmak istedi ama şuan başka hiçkimse ile uğraşacak vakti yoktu. "İn arabamdan!" diye tısladı aniden. Louis bu sefer onun gözlerinde kurt keskinliği değil, bir uzay boşluğu gördü. Uzayın boşluklarında bir yerlerde bir meteor başka bir meteora çarpıyor, birbirlerini yerlebir ediyorlar, parçaları etrafa dağılıyordu. Kaos bir parıltı gibi gözlerinden geçmişti. Louis gerilerken kamyondan yere çakılmamak adına temkinli adımlar atıyordu. Bay Styles hızla yanında gelip bileğini sıkıca tutmuştu. Louis daha fazla gerileyemedi. "İn." İstemsizce itaat ediyordu. Emirlerine bir şekilde yine itaat ediyordu. İnmek için bir bacağını kamyondan dışarı sarkıttığında bile tutmaya devam ediyordu bileğini. Sonunda ayakları yere bastığında Bay Styles da zıplayarak iki ayağı üzerinde yere atlamıştı. Ardından Louis'nin konuşmasına bile fırsat vermeden, sinema alanından uzaklara çekiştirmeye başlamıştı.

oh my god, it's math teacher! → larrystylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin