fourteen

2.2K 230 347
                                    

Louis'nin hayatta sevdiği, ona belki hiçbir yararı olmadığı hâlde görmekten haz aldığı, ona ilham veren küçük şeyler vardı; büyük, yaşlı ağaçlar -çünkü çok fazla tarihe, yaşanmışlığa, yanlışa ve doğruya tanıklık etmişlerdi- yağmurlu ve kasvetli havalar, yıldızlar, güneşin batarken etrafa saçtığı binbir çeşit farklı renk, büyük şehirler, yerde uzanarak kulaklıklarda son ses müzik dinlemek, güneşin öptüğü yanık tenler, asfalt yolu çatlatarak büyüyen vahşi çiçekler, polaroid resimler, ona yaşamda herşeyin mümkün olabileceğini hatırlatan açık ve bulutsuz masmavi gökyüzü, havai fişekler, yağmurun araç camlarından akıp gitmesi, temiz, ferah ve kar tanesi gibi beyaz çarşaflar, şeftali, çimen üzerinde yapılan piknikler ve daha fazla küçük ama kendine özgü güzelliği olan birçok şey. Şimdi bunların içine Bay Styles'ın sıcacık dilide eklenmişti.

Louis başını sert masada geriye doğru atarken, ellerini onun pamuk kadar yumuşak saçları arasına geçirmiş yasak bir bölgede zevkin doruğuna ulaşıyordu. Ayak parmak uçları masanın üzerinde kıvrılıyor, beli yukarı aşağı kalkıyor ve kirpikleri titriyordu. Bay Styles oturduğu dönen sandalyesinde masada dizleri kırık uzanmış Louis'nin deliğine dili ile masaj yapıyordu adeta. Beyaz boxerı ayak bileklerine kadar inmiş ama bedeninden ayrılmamıştı. Ağzından kaçan ufak ufak ama durmak bilmeyen inlemeler bacakları arasına gömülmüş bu adamı daha da deli ediyor, daha fazlasını almasına sebep oluyordu. Islak dili duvarları arasında kıvrılırken Louis gözlerini açık tutmakta zorlanıyordu artık.

Bay Styles'ın sol eli çıplak kalçasını sıkarken, diğer eli Louis'nin ara sıra huylanarak kapatmak istediği bacak arasını birbirinden ayırmak için uğraşıyordu. "E-Efendim..." yeniden inleyerek saç diplerini çekiştirdi.

Karşılık olarak içinde ileri geri yapan sıcak dilinin daha da ileriyi zorladığını hissetmiş, tüm bedeni kasılmıştı.

"Fazla yaramazsın değil mi Louis?" Bay Styles kendini çekip dudağını baş parmağı ile temizlerken Louis öleceğini sanmıştı.

Louis sadece başını sallamakla yetinmişti. "Duyamadım bebeğim?"

Ve ah, çevresinde parmaklarının dolaştığını hissetti. Yüzüğünün soğuk metali yanan kenarlarına değiyordu. Louis hiç iyi değildi. "E-Evet... E-Evet çok yaramazım. Lütfen.."

Sırıtışı tüm yüzünü kapladı, "Ne için lütfen?" diye onunla dalga geçti.

"Dokun bana.." titrek bir nefes almıştı ardından. O uzun parmaklarını içinde istiyordu. Bunun için yanıyordu.

"Ne Louis?"

Louis sadece sızlanmaya devam ediyordu. Neden hala ismini tekrar ediyordu ki! İstediği şeyi söylemişti.

Louis.

Louis.

Louis.

"Louis!" Kulaklarına sertçe çarpan ses irkilmesine sebep oldu.
"Alacak mısın?" Bay Styles elindeki beyaz sınav kağıdını ona doğru uzatıyordu ama Louis'nin tek yaptığı şey oturduğu yerden yüzüne aptal aptal bakmaktı. Kendine geldiğinde aslında herşeyin onun sınıfa girdiği andan itibaren tamamen Louis'nin kendi aklınca ürettiği hayalden ibaret olduğunu anladı. Bay Styles sadece okuduğu sınav kağıtlarını öğrenciler kontrol etsin diye dağıtıyordu ve Louis bu süre zarfında onu edepsiz hayallerine alet etmişti. Tek eli yanağında dalmış onu izliyordu.

Yutkunup utanarak elindeki kağıdı aldığında Niall ile aynı sınıfta olmadığına şükretmişti. Ona zaten bir açıklama borçlu iken birde bunu açıklayamazdı. Arkadaşı fazla uyanıktı ve Louis'nin kime dalıp gittiğini hemen anlardı. Louis sınav notuna baktığında kırmızı kalemle yazılmış bir a artıyı gördü. Gözleri şok içinde açılmıştı.

oh my god, it's math teacher! → larrystylinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin