19| Okulun sessizliği

626 95 30
                                    

"Böyle işe sıçayım!"

Rosé küfürler yağdırmaya başladığında Jennie koşarak çöp kovasının yanına gitti ve kusmaya başladı.

Lisa titremesini bir türlü bastıramıyordu. Ağlamak istiyordu ama ağlayamıyordu. Jisoo ona sarıldı ve rahatlaması için elini sırtında gezdirdi. İşe yaraması için dua etti.

"Artık güvende değilsin. O kitap sende olduğu sürece olamayacaksın."

Jisoo kollarını biraz daha sıklaştırdı. James uzaklarda değildi, yanı başlarındaydı ve onlar bunu fark etmemişti bile. Kafalarını çevirseler görebilirlerdi ama bunu yapmamışlardı.

"Eve gitmeliyim. O kitabı yakmalıyım."

Lisa ayağa kalkmaya çalıştığında yere düştü. Tüm gücünün vücudundan çekildiğini hissediyordu. Bacakları onu taşıyamayacak kadar güçsüzleşmişti ve her an bayılabilirdi.

"Sence ben yakmayı denemedim mi sanıyorsun?"

Jisoo ayağa kalktı ve aynadaki akan kanlara baktı. Aynadaki Lisa'nın gözlerinden akan kan ürpermesine neden olmuştu. James onları korkutmak ya da sırada onların olduğunu haber vermek istiyor gibiydi.

"Kitap yanmıyor, parçalanmıyor."

Jisoo elini aynaya koydu. Kan hala sıcaktı. James hala yakınlarda olmalıydı. Kan soğumadan uzaklaşamazdı. Bu bilgiyi kitabın kenarında üzeri karalanmış olarak bulmuştu.

Bu bilgiyi onlara söylemenin zamanı değildi. Bu yüzden kendine sakladı. Daha da çok korkmalarını istemiyordu.

"Peki ne yapacağız o zaman? O kesinlikle bizden üstün. Onu yenemeyiz."

Jennie kafasını çöp kutusundan kaldırmış ağzını siliyordu. Rosé omzuna dokundu.

"Hayır yenebiliriz."

Jisoo elini aynadan çekti ve kızlara döndü.

"O hala burada ve kaçamıyor. Sadece saklanıyor."

Dışarıdan gelen çığlık sesleri yüzünden gözlerini Jisoo'dan çekip kapıya diktiler.

"Sanki biri onları öldürüyormuş gibi çığlık atıyorlar."

Rosé çıklayıp önüne döndü. İlk başta hiçbiri bir şey fark etmese de kısa bir süre sonra bir anda hepsi gözlerini büyüttü.

"JAMES!"

Lisa tüm enerjisini toplayıp ayağa kalktı ve kapıya koştu. Kapıyı hızlıca açtı ve kendini dışarı attı.

"Lanet olsun..."

Jisoo yavaşça kapıdan çıktı ve ağzı şaşkınlıkla açıldı. James bir katliam yapmıştı. Lisa ağzı açık bir şekilde etrafındaki arkadaşlarına bakıyordu. Koridorun tamamı arkadaşlarının cesetleri ile kaplıydı.

"James... artık dur... lütfen..."

Rosé ağlamaklı bir sesle konuştuğunda Jennie ona sarıldı. Tekrar midesi bulanmaya başlamıştı. Kan onu geriyordu. Kusmamak için burnunu eliyle kapattı. Kokuyu almamak için uğraşıyordu ama hala alıyordu.

"Kitabı aldığımız yere geri götürürsek, o zaman her şey düzelir mi?"

Lisa yavaşça koridordan geçmeye başladı. Etraftaki kan kokusunu almamaya çalışıyordu ama pek becerebildiği söylenemezdi.

"Peki neden bize zarar vermiyor? Sonuçta kitabı biz bulduk. Onu biz serbest bıraktık ve tekrar içine tıkabilecek olan kişiler biziz. İlk bizi öldürmeliydi."

Jisoo sesinin duyulup duyulmadığını bilmeden konuşmuştu. Sakin olmaları sinirlerini bozuyordu. Tüm okulun içi sessizdi bu yüzden tüm öğrencilerin öldüğünü düşünüyordu ve bu, hiçbirinin ilgisini çekmiyor gibiydi.

"Bunların olacağını tahmin etmeliydik. Şimdi dışarıya bir ruh saldık ve bu normal bir şeymiş gibi karşılıyoruz. Ondan çok biz tuhafız."

Rosé ayağını yerdeki top olmuş kağıtla buluşturdu ve kağıdı uçurdu. Bir cesede çarpınca ise fazlasıyla korkmuştu. Bunu ona yapmak istememişti.

"Sorun şu ki... tüm bunları anında sonlandırabiliriz. Tek yapmamız gereken-"

"Kitabı ait olduğu yere götürmek."

Lisa, Jennie'nin lafını kesince sinirlenmişti. Bunu belli etmemeye çalışarak boğazını temizledi.

"Evet. Ben de tam onu diyordum."

Jennie gözlerini devirdi ve kollarını göğsünde birleştirdi. Lisa'nın her şeyde üstün olmak istediğini düşünüyordu ve bu başına bela olacaktı.

"Nedense içimde bunun daha zor olacağına dair bir his var."

Jisoo o zamana kadar ellerinin titrediğini fark etmemişti. Ellerini birbirine kenetledi ve biraz titremesine engel olmaya çalıştı.

"Bende öyle hissediyorum Jisoo."

Lisa arkasına dönüp Jisoo'ya hüzünle baktı. Kitabı bir daha asla yerine koyamayacaklarını söylemenin zamanı olmadığını hissediyordu ya da bir kurban vermeden koymanın.

LogosHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin