21| Rosé'nin kontrolü

678 96 42
                                    

"Tekrar bu ormana geleceğimi düşünmemiştim."

Jisoo elindeki feneri biraz daha sıktı. Kış akşamları şimdiden kendini belli ediyordu. Saat daha beş olmasına rağmen etraf karanlıktı ve bu onu korkutmaya devam ediyordu.

"Mağaraya bu sefer kolay ulaşmayı umuyorum. Ayrıca dikkatli olun. James-"

"James kitaba bağlı olduğu için etrafımızda. Evet evet biliyoruz."

Rosé, Jennie'nin aynı lafı yüzlerce kez tekrarlamasından bıkmıştı. Tüm yol boyunca bundan bahsetmişti ama ne Lisa ne Jennie bir detay veriyordu.

Ağaçların seyreldiği bölgeye geldiklerinde sağa döndüler ve beş dakika daha yürüdüler. Jisoo suyundan büyük bir yudum aldı ve ağzını sıkıca kapatıp çantasına koydu. Kafasını çevirdiğinde mağaranın önüne geldiklerini gördü. İçini tuhaf bir ürperti kaplamıştı. Üzerinden çok uzun bir zaman geçmemesine rağmen yıllar önce yaşanmış bir olay gibi hissediyordu.

"Geldik."

Lisa hiç tereddüt etmeden merdivenleri çıkmaya başlamıştı. Diğerleri de peşinden geldi ve mağaranın içine girdiler. Herkesin korkusu yüzünden belli oluyordu ama geri adım atamayacaklarını biliyorlardı.

"Her şey bıraktığımız gibi."

Jisoo elindeki feneri kapattı ve çantasına koydu. Elindeki ucuna sargı bağlı sopayı bir çakmak yardımıyla yaktı. Her şeyi baştan sona aynı şekilde yapmak tuhaf geliyordu.

Elindeki sopayı Rosé'ye verdi ve onun elindeki meşaleyi de yaktı. Rosé meşaleyi Jennie'ye verdi ve elindeki feneri aldı. Şimdi meşalelerden biri Jennie'de diğeri Jisoo'daydı.

"Kitabı aldığımız yere kadar hiçbir sorun olmayacaktır. Kitabı sunağa koyduğumuz zaman geçen öldürdüğümüz canavarlardan çıkma ihtimali var."

Lisa çantasından bir bıçak çıkardı ve havada bir kere çevirdi. Her şey o andan itibaren tehlike arz ediyordu.

"Sen bunları nereden biliyorsun Lisa?"

Rosé, Lisa'nın gözlerinin içine bakmaya devam etti. Ateşin Lisa'nın yüzüne vurmasıyla göz bebeklerinde alevler çıkmıştı. Başka bir zamanda Rosé korkar ve Lisa'dan uzaklaşırdı. Ama şu anda cesur olmalıydı. Bir şeyleri onlardan saklamalarından bıkmıştı, her şey için bir cevap istiyordu.

"James beni kesmeden önce birkaç bilgisini bana aktardı. Kısaca bana dokunduğunda gelecekten ufak bir kesit ve birkaç bilgi gördüm. Neden böyle bir şey yaptığı çok belli. Bizi tekrar buraya getirmek içindi."

"Ve bunu şimdi mi söylüyorsun? İnanılmazsın Lalisa."

Rosé kollarını göğsünde birleştirdi ve ona bağırmasını bekledi. Bunu deli gibi istiyordu. Ona bağırmasını ve kavga etmelerini. Onun yerine Lisa sadece omuz silkti ve mağaranın içine doğru yürümeye başladı.

"Rosé, hadi gidelim."

Jisoo, Rosé'nin omzuna boştaki eliyle dokundu ve gülümsedi. Birlikte Jennie ve Lisa'nın peşinden seslerini çıkarmadan yürümeye başladılar.

Lisa elindeki kitabı Jennie'ye verdi ve meşaleyi eline aldı. Kızlar Jennie'ye kitabı o aldığı için koyma görevini de ona vermişlerdi. Jennie tam kitabı sunağa koyacaktı ki Rosé konuşmaya başladı.

"Neden kitabı geri koyuyoruz? Neden Jennie koyuyor?"

Rosé çıldırmak üzereydi. Lisa elindeki meşaleyi Rosé'nin suratına doğrulttu ve Rosé'nin irkilmesine neden oldu. Lisa yandan bir gülüş attı ve ateşi daha da yaklaştırdı. Tüm bu zaman boyunca hiç susmamış ve durmadan şikayet etmişti bu yüzden onu öldürmemek için zor duruyordu.

"Rosé bunu birlikte kararlaştırmıştık. Unuttun mu? Hatta fikir senden çıkmıştı. Ayrıca sen ateşten asla korkmazdın."

Lisa, Rosé'yle bakışmaya devam ediyordu. Elindeki meşaleyi hala yüzüne doğru tutuyordu. Neler olacağı çok belliydi ve bu Lisa'ya büyük bir zevk vermişti. Suratındaki yarım gülüş yerini ciddiyete bıraktı ve sağ ayağını sol ayağının önüne koyarak kendini yere sabitledi.

"Arkadaşımın içinden çık James."

Jennie işareti almıştı. Kitabı hızlıca yerine koydu ve geri çekildi. Rosé acı bir feryatla yere düştüğünde Jisoo çığlık atarak Rosé'nin yanına gitmek için hamle yaptı.

Jisoo ne olduğunu anlayamadan Jennie onu bir taşın arkasına çektiğinde sırtını taşa vurmuştu. Canı yansa da önemsemedi ve Jennie'ye baktı. Jennie parmağını dudaklarına götürdü ve susması için işaret yaptı. İkisinden de nefes sesi dahi çıkmıyordu.

Rosé yavaşça yerden kalktığında Lisa hala elindeki meşaleyi önünde tutuyordu. Rosé gülmeye başlamıştı. Histerik kahkahası Jisoo'yu ürkütmüştü. Onun yanına gitmediği için kendini şanslı hissediyordu.

"Ben olduğumu bilmenerağmen çok iyi rol yapıyorsun Lalisa. İşte bu yüzden seni seviyorum. Sen eniyilerisin. Hepsinden daha üstünsün. İçine girdiğimde bile kendini kontroledebiliyordun. Bu yüzden seni seçtim. Sen, diğerlerine benzemiyorsun." 

LogosHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin