"Gitme.İyi değilim."
Multi:Alya Karakaya
Alya'dan;
Yaşanan olaydan sadece 2 gün geçmişti. Çakırın öldürücü bakışlarına sürekli maruz kalıyordum. Bu bakışlar sanki bir şeylerin habercisiydi. Şuan Meriç bana birşeyler anlatıyordu ama dinlediğim söylenemezdi. Halsizdim. Başımı kolumun üstüne koymuş Meriç'in anlattıklarını dinliyordum.
"Işte o yüzden böyle." Dedi sözünü bitirircesine. İyi de ben dinlememiştim ki.
"Ha?" Gibi saçma bir tepki verdim.
"Dinlemiyor musun sen beni?" Dedi sahte kızgınlıkla.
"Ya şey... biraz halsizim uykum geliyor o yüzden."
Birden ayaklandı." Tamam sen bekle ben sana bir kahve alayım."
Kolunu tuttum. "Hayır hiç gerek yok boşver."
"Olmaz alayım gelicem hemen bekle sen."
İnat edecek halim olmadığı için başımla onayladım. Dün Gökçe ile gece yarısına kadar film izledik. Tabii ki Gökçenin ısrarıyla.
Başımı kaldırıp dik durdum. O sırada içeriye bitkin bir halde Çakır geldi. Zor yürüyor gibiydi. Saçları olduğundan daha dağınıktı ve okul gömleğin bile düzgün gitmemişti. Beni görmeden sırasına doğru ilerledi. Hala ona bakıyordum. Onu hiç böyle görmemiştim. Tam sırasına oturacakken tökezledi. Hızla sıramdan kalkıp kolunu tuttum. Bana bakıp kolunu sertçe çekti ve sırasına oturdu. Öküze iyilikte yaramıyor!
Yanına oturdum."Neyin var senin? Ne oldu bitkinsin. Eğer seni yerle bir ettiğim için kahrından hastalandıysan geçmiş olsun."
Sesim oldukça alaylı çıkmıştı. Şu çocuğu sinir etmeye bayılıyorum.
Oda zorla sahte bir şekilde gülümsedi."Dalganı geçtin hadi şimdi sırana git. Hadi."
Birden güçlü bir şekilde hapşırdı. Yerimden zıplamamak için kendimi zor tuttum. Bu ne biçim hapşırmak be. Resmen böğürdü.
"Sen hasta mı oldun lan?"
Gülerek dalga geçmeme gözlerini devirdi.
"Lan ne lan?"
Durdu. Kendi de dediğinin saçmalığını anlamış gibi hafif,yüzünü buruşturdu. Kahkaha atmamak için kendimi zor tuttum.
"Hasta olunca daha da gerizekalı olmuşsun. "
Söylediklerime gözlerini devirdi. Birden üst üste öksürmeye başladığında dayanamayıp elimi alnına koyup ateşini kontrol ettim. Çok ateşi vardı. Birden kafasını kaldırıp gözlerime bakınca bende alnına yetişmek için kaldırdığım başımı hafif indirdim. Yüzlerimiz çok yakındı burunlarımız deymek üzereydi. Gözlerim hastalıktan kızarmış burnuna gitti. Tebessüm etmemek için zor tuttum kendimi. Tekrar gözlerine bakınca çok yakın durduğumuzu hatırlayıp geri çekildim.
"Senin çok ateşin var."
Ne diyeceğimi bilememiştim. Oda kendini toparlayıp her zaman ki sinsi gülüşünü takındı.
"Sonunda ne kadar ateşli olduğumu kabul ettin ha hırçın mavi."
Ha bir de hırçın mavi çıktı. Gözlerimi devirdim.
"Salak salak konuşma. Bu halde niye okula geliyorsun? Evde yatıp dinlenseysin ya."
"Evde canım sıkılır. Erken uyandım bir daha uyuyamam. Hem ne yapacağım evde?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ BAHÇESİ
ChickLit"Sen ateş bahçesisin." Diye fısıldadım kollarının arasında. "Ateş bahçesi mi?" Dedi şaşkınlıkla. "O ne?" "Sen." Dedim kollarının arasında daha da kaybolup. "Aynı ateş bahçesi gibisin. Dışarıdan o kadar güzelsin ki, insanın içine girip bütün güzellik...