Alya'dan;
Uykumdan bir kaç tıkırtıyla uyandım ve bir küfürle gözlerimi açtım.
"Hassiktir!"
Sesin sahibi şuan yerdeki kitaplarımı toplamaya çalışan Çakır'dan başkası değildi. Gözlerim şokla açıldı. Uyandığımın farkında değildi, şuan kitapları toplamakla meşguldü.
"Çakır?" Dedim kaşlarım kalkmış şekilde. Başını kaldırıp bana baktı ve sonra 'ben masumum' der gibi gülümsedi. O an güzelliğine kapılmamak için kendimi zor tuttum.
"Şey," dedi ayağa kalkıp ensesini kaşırken. "Uyandırmak istemedim. Aslında istedim de. Bu şekilde değil. Daha çok öperek."
Tekrar gözlerim açılınca yerdeki terliği doğrulmadan alıp Çakır'a fırlattım. Havada yakalayıp terliği inceledi.
"Güzelmiş. Pijamanla takım galiba."
Deyip gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı. Kedili pijamalarıma baktım. Kedileri sebepsiz çok seviyordum. Hiç utanmadım. Burada utanacak biri varsa o da şuan odamda olan kişiydi."Sen ne arıyorsun burda? Babam nerede?"
"Baban yaklaşık 10 dakika önce çıktı. Işine gitti herhalde." Dedi ve çalışma masamda ki sandalyeyi aldı, ters çevirip oturdu. Kollarını sandalyenin sırt yaslama yerinde birleştirip çenesini koluna dayadı. Şuan muazzam görünüyordu.
"Sen buraya nasıl girdin?"
Omuz silkti. "Mutfak balkonunun kapısı açıktı."
"Şuan bu yaptığın sapıklığa giriyor. Bir kızın odasına izinsiz girmişsin."
Gülümseyip burnumdan makas aldı. Sinirle elini ittim. "Bu kızla öpüşecek kadar samimi olduk bence."
"Öpüşmedik! Beni zorla öptün!"
"Dans ederken yüzünü boynuma gömüp derin derin nefes alınca dudaklarımın tadına bakmak istersin sanıyordum."
Bakışlarımı kaçırıp ayağa kalktım.
"Sadece parfümünü beğendim. Erkek parfümlerine karşı zaafim var.""Parfüm kullanmam mavi hırçın. Şampuan kokumdur o benim."
Göz devirip kapının kapısını açtım ve banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkadım ve aynaya baktım. Şuan. Çakır. Evimdeydi. Yüzümde ki gülümsemeye engel olamadım. Gülümsemem dağılmış saçlarımla son buldu. Ah! Böyle karşısındaydım birde. Saçımı açtım ve tekrar topladım.
Banyodan çıkınca odama ilerledim. Çakır yatağıma sırt üstü uzanmış gözlerini kapatmıştı. Gülümsedim.
"Bugün okul yok mu?"
"Bize yok."
Omuz silkip mutfağa yöneldim. Kahvaltı yapmazsam ölecektim.
Buzdolabından kahvaltılıkları çıkarırken Çakır mutfağa girdi ve masaya oturdu. Kahvaltılıkları Çakır'a uzatınca tek kaşını kaldırdı. Gözlerimle almasını işaret edince oflayarak aldı ve masaya dizmeye başladı."Yumurta kırıyorum. Sevmiyorsan umrumda değil." Diyerek yumurta aldım dolaptan.
"Şuan tam evli çift gibiyiz."
Çakır'ın sözleriyle kıracağım yumurta elimde kaldı. Şokla gözümü açtım. Yüzümdeki gülümsemeye engel olamadım. Arkam dönük olduğundan göremiyordu. Hayali bile mutlu etmişti.
"Tövbe de. Seninle evlenmek ha! Allah korusun."
Kahkaha atıp zeytinden bir tane alıp ağzına attı. "Evliliğe sıcak bakmıyorum zaten. Hem benden iyi koca mı bulacaksın." Deyince gülümsemem gitti. Dalga geçmişti sadece. Moralimi bozmamalıydım.
Yumurtayı masaya koyup ekmek çıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ BAHÇESİ
Chick-Lit"Sen ateş bahçesisin." Diye fısıldadım kollarının arasında. "Ateş bahçesi mi?" Dedi şaşkınlıkla. "O ne?" "Sen." Dedim kollarının arasında daha da kaybolup. "Aynı ateş bahçesi gibisin. Dışarıdan o kadar güzelsin ki, insanın içine girip bütün güzellik...