Alya'dan;
Elimden tutup jeton satılan yerlere doğru ilerledi. Stresli olduğu elimi tutan elinin kasılmasından belliydi.
"Çakır, sakin ol." Dedim yüzüme bakmasını sağlayarak. Yüzüme baktı ve derin bir nefes verdi.
"İstemiyorsan binmek zorunda değiliz."
"Hayır Alya. Sen yanımdasın."
Gülümsedim. Gergindi ama pes etmeye niyeti yoktu.
"Yanındayım." Gözlerimin içine bakıp gülümsedi. Elini çekiştirip jeton alınan yere görürdüm. İkimize de jeton aldı ve dönme dolabın olduğu yere geldi. Elimi hala bırakmamıştı. Bu heyecanlanmama neden olsada her seferinde bir sevgilisi olduğunu hatırlıyor ve heyecanım sönüyordu.
Elimi çektiğimde kaşlarını çatarak bana döndü. "Ne oldu?"
"Bir şey yok. Sadece elimi her istediğinde tutma."
Omuz silkti ve elimi tekrar kavradı. Bu sefer parmaklarını parmaklarıma sıkıca kenetlerken nefesim boğazımda kaldı. Beni çekiştirirken dönme dolabın durduğunu fark ettim. Bir tanesine binip beni yanına çekti. Elimi fazla sıktığı için çektim.
"Ulan Çakır, bu halini okula yaysam tüm tanışmışlığın gider." Diyerek kahkaha attım.
"Yayabilirsin, ama sen yapmazsın değil mi?"
"Yapmam."
Gülümsedi. Birden dönme dolap hareket edince Çakır sıçradı. Dudaklarımı birbirine bastırıp gülmemi durdurmaya çalıştım. Telaşla etrafa bakıyordu.
"Lan düşmez değil mi bu?"
Kahkaha attım. "Yükseklikten değilde dönme dolaptan mı korkuyorsun?"
Başıyla onayladı. Küçük çocuk gibiydi.
"Of Çakır şuan çok komik görünüyorsun."Kaşlarını çatarak bana baktı. "Hadi ya? Çok güzel eğleniyorsun."
"Evet çok eğlenceli. Adama durdurması için komut verseydim keşke."
Gözlerini kocaman açıp bana döndü.
"Seni atardım buradan.""Atamazdın. Korkuyorsun çünkü."
"Bunu seninle paylaştığım için pişman olmaya başladım."
"Tamam tamam. Bir şey demedim." Deyip önüme döndüm
Tepeye doğru giderken hızla beni çekti ve sarıldı. Ne olduğunu anlamamış şekilde duruyordum. Karşılık bile verememiştim.
"Lütfen Alya. Sakinleşmem için."
Gözlerimi kapatıp ellerimi beline sardım. Aklıma o gece gelince yutkundum. Kokusu aynıydı, mükemmel. Burnunu saçlarıma bastırdı. Bundan güç alarak boynuna gömdüm burnumu. Derin derin kokusunu çektim. Ciğerlerim kokusuyla yanıp tutuşuyordu. Saçlarıma kondurduğu öpücükle mayıştım. Şuan görevliye biraz daha durdur dememek için zor tutuyordum kendimi. Bu büyü diğer gece olduğu gibi bozulsun istemiyordum.
Kendini geri çekince gözlerimi açtım. Ellerini yüzüme koymuş gözlerime bakıyordu. Öyle bakıyordu ki boğulduğumu düşündüm. Kahverengilerinin içinde sürükleniyor gibiydim. Ne kadar çabalasam da yutuyordu beni.
Birden dudağımın üzerinde baskı hissetmemle gözlerim şokla açılırken kalbim, göğüs kafesimden çıkmak ister gibi atıyordu. Bu his tanıdıktı. O gece olan his gibi. Dudaklarını hareket ettirmesiyle gözlerim kapandı. Ne itebiliyordum ne de karşılık verebiliyordum tekrardan. İtip o gözlerinde ki hayal kırıklığını tekrar görmek istemiyordum. Kollarımı koluna koyunca geri çekildi. İteceğimi sanmıştı. Aslında itmeyecektim ama işime gelirdi.
"Şey, burada olduğumuzu düşünmemek için."
Başımla onayladım. İlkinde gözüne güzel göründüğüm için, şimdi de düşünememek için. Ah aptalım! Eski Alya olsa ağzını burnunu kırardı ama elim kolum bağlı gibiydi.
"Alya, gidecek misin?"
"Hayır," dedim pürüzlü sesimle. "Gitmeyeceğim. Sonuçta düşünmemek için. Bir seferlik bir şey demeyeceğim." Deyip duran dönme dolaptan indim.
Arkamdan geldiğini anladım. Elimde bir el hissedince arkamı döndüm. Çakır üzgün gözlerle bakıyordu.
"Aramızı düzeltmeye çalışıyorum. Lütfen tekrar kötü olmayalım."
Öyle bakıyordu ki saatlerce izleyebilirdim. Başımla onayladım ve tamamen benden bağımsız olarak kollarım Çakır'ın boynuna dolandı. Sarılmak geliyordu içimden. Sebepsiz sarılmak istiyordum. Kollarını belimde sıkı sıkı hissedince gülümsedim.
"Farkında mısın bilmiyorum ama bağlıyım sana." Diye mırıldandı yavaşça. Gözlerimi kapattım. Rüya olmasından korkuyordum.
"Anne bak sarılıyorlar."
Küçük bir kızın sesiyle Çakır'dan ayrıldım. 5-6 yaşlarında mavi gözlü bir kız çocuğu bir yandan pamuk şekerini yiyor bir yandan annesine bizi gösteriyordu. Annesi mahçup bir şekilde güldü.
"Özür dileriz." Dedi kadın ve kızına döndü. "Annecim herkesi böyle izleme."
Şuan yanaklarımın kızardığına emindim. Çakır yüzümü görmesin diye çocuğun yanına gittim ve diz çöktüm.
"Sen ne kadar güzelsin." Dedim saçlarını okşayarak. Biraz daha yaklaşıp gözlerime baktı. Sonra kafasını çekip annesine döndü.
"Anne bak ablanın gözleri de benim gibi gökyüzü."
Gülerek yanağını öptüm. Çakırda yanımıza çöktü ve küçük kızın yanağını okşadı.
"Adın ne senin güzellik."
"Alya Gamze ama ben Alya'yı daha çok seviyorum bence çok güzel."
Çakır kocaman gülümsedi ve küçük kızı dizine oturttu. Sonra beni gösterdi.
"Bak bu ablanın adı da Alya. Ne kadar benziyorsunuz."
Küçük kız sevinçle el çırptı. "Çok sevindim. Hem gözlerimiz aynı adlarımız da aynı."
Gülümsedim ve küçük kızın yanına öpücük kondurdum. Çakır küçük kızın burnunu sıkınca küçük kız kıkırdadı. Çakır küçük kızla oynarken ne kadar güzel olduğunu biliyor muydu acaba? Manzaraya hayranlıkla bakıyordum.
"Sen de geç istersen fotoğrafınızı çekeyim. Anınız olur." Dedi annesi. Çakıra baktığımda cebinden telefonunu çıkarıp kadına verdi.
"Burdan çekin."
Kadın telefonu alınca küçük kızın yanına geçtim. Çakır tek dizine küçük kızı oturtmuştu. Kızın diğer yanında ben vardım. Küçük kız elleriyle kafalarımızı kendine doğru çekmiş gülümsüyordu. Şuan Çakır ile aramda sadece küçük kızın kafası vardı.
"Gülümseyin!" Dedi kadın. Kameraya bakarken kadın fotoğrafımızı çekti.
"Genç adam, sevgiline değil kameraya bak." Dedi kadın gülerek. Şuan utançtan kıpkırmızı olmuştum. Çakır onaylayınca bir fotoğraf daha çekildik. Küçük kızın yanağına bir öpücük kondurunca Çakır da diğer yanağına kondurdu.
Küçük kız dudağını büzdü. "Sizi çok özleyeceğim."
"Biz de." Dedik Çakırla.
Kadın Çakır'a telefonu uzatınca Çakır aldı ve fotoğraflara baktı. İlk fotoğrafta ben ve küçük Alya gülümseyerek ekrana bakarken Çakır gülerek bana bakıyordu. Utançtan tekrar kızarmıştım ama o kadar güzeldi ki fotoğraf hayran olmamak elde değildi.
"Şey, burda sana bakmışım çünkü, şey komik duruyordun." Diye toparlamaya çalışan Çakır ile kahkaha attım.
"Evet evet ondan." Dedim gülerek.
"Gülme!" Dedi sinirle. "Herkesin içinde gülme arabaya geçelim." Deyince şaşkınlıkla Çakır'a baktım.
"Niye?"
"Görüntü kirliliği yaratıyorsun."
Göz devirip arkadasından ilerledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ BAHÇESİ
Chick-Lit"Sen ateş bahçesisin." Diye fısıldadım kollarının arasında. "Ateş bahçesi mi?" Dedi şaşkınlıkla. "O ne?" "Sen." Dedim kollarının arasında daha da kaybolup. "Aynı ateş bahçesi gibisin. Dışarıdan o kadar güzelsin ki, insanın içine girip bütün güzellik...