Mrb arkadaşlar. Bu sefer "Selaaaaaaaaam!" ile başlayamadım. Ne siz o havadasınız ne de ben. Hepiniz kızgın , üzgünsünüz. Bölüm 2 haftadan fazla gecikti. Ama özel durumlarım olduğunu söyledim. Umarım beni anlayışla karşılamışsınızdır. Ara vermeyi düşündüm. Ama istemiyorum! Uzun bir süre hiççç yazmamaktansa hafta da bir bölüm atmaya çalışırım daha iyi. Ben bu kadar okunma alacağımı hiç hiç düşünmemiştim. Tekrar dediğim gibi arada bir bölüm atar diye düşünüyordum. Bir de sınavlar başladı arkadaşlar :( Umarım bölüm atabilirim. Lütfen , lütfen kızmayın bana. Bölümler geciktiğinde sırf "yb" içerikli yorumlarınızı görüp üzülmemek için bildirimlere bakamıyorum bile. Yazarınız sizi seviyor. Sizin üzülmenizi istemiyor. Çünkü siz üzülünce o da üzülüyor.
Şart mı ? Bana bırakacağını söylemişti , bir şartla bırakacağını değil! "Ne?" dedim kabaca. Hep o mu kaba davranacaktı ? "Benimle birlikte ol" dedi ve ekledi "Kendi isteğinle". Hah! Onunla birlikte olmamı istiyor bir de kendi isteğimle? "Komik değil" dedim. "Şaka yapmıyorum" dedi. "Olmaz, olamaz !" diye bağırdığımda "Sana kendi isteğinle bir hak tanıyorum reglin bitene kadar düşünme süren var" dedi. "Sen... Sen uçkuruna düşkün bir pezevengin tekisin!" dedim. Karşımdaki kızgın boğa dibime kadar girip "Ya isteğinle , ya zorla" dedi. Sonra odadan çıkıp kapıyı kilitledi. Ve ayak sesleriyle buradan uzaklaştığını anladığımda ağlamaya başladım. Reglim yarın tahminen akşam bitecekti. Çok güzel ya! Ne yapacağım ben şimdi ? Başıma belayı sardı gitti. İşin ucunda kurtulmak vardı ama bekaretimi kaybederek. Bu hiç iyi değil. Tamam bekaretimi vermeyerek bu evde yaşamaya devam edebilirim. Ama... Bana dokunmayacağının garantisi yok... Belki burada kalmaya devam edersem onu oyalayıp kaçabilirim. Hayır hayır kaçamam. En son ki kaçma girişimimden sonra Savaş korumaları 3 kat artırdı. Kocaman ormanın içindeki , kocaman evde , sapığın teki tarafından zorla tutuluyorum. Üstelik hiç bir suçum yokken. Eğer kabul edersem belki... buradan kurtulduktan sonra birini sevebilirdim... beni olduğum gibi kabul edecek birini 😔 Sanırım... sanırım kabul edeceğim. Hayır etmeyeceğim. Of ne yapacağımı bilmiyorum. Beni en değerli şeyimle tehdit ediyordu. Kendi isteğimle yapmazsam zorla yapacaktı. Bu şeyi... bu şeyi eninde sonunda yapacaktı. En azından kendi isteğimle yaparsam zoruma gitmezdi. Yarın akşama kadar daha vakit var. Şimdi biraz uyuyup yarın daha iyi düşünmeli ve tam olarak karar vermeliyim. Bu... bu çok kötü. Bir kızı böyle bir şeyle tehdit etmek iğrenç. Beynim düşünmekten harap olmuştu. Bu gece o kadar çok şey yaşamıştım ki. Birazcık uyumalıyım. Düşüncelerimi kenara koydum ve üstüme pijamamı giyip yatağın içine girdim ve bir süreliğine her şeyi unutmak üzere uyudum.
♥
Düşünmeye başlayalı yarım saati geçmişti. Saat 14.00'ye geliyordu. Ve ben hala karar verememiştim. Sağlıklı düşünemiyordum. Ona göre bekaretimi verecektim ve bitecekti. Oysa o ne kadar zor bir şey olduğunu bilmiyor ki. Başım düşünmekten ağrıyordu. Olduğum ameliyattan dolayıda olabilirdi. İkisi de karışık. Kaçtığım günden beri beni kontrole götürmedi. Ameliyatım çok hızlı oldu ölsem kalsam ne olacak ? Onun umurunda değil tabii. Savaş'a güvenemiyordum. Bana yaptığı onca şeyden sonra nasıl güvenebilirdim ki ? Ama ömür boyu burada kalıp Savaş'ın işkencelerine maruz kalamazdım. Okumak istiyordum. Kendi hayatımı kurmak. Sapık , sadist bir mafyanın elinde esir kalmak değil. Gerçi onu hiç mafya gibi "takım elbiseli evden çıkarken" hatta "evden çıkarken" bile görmemiştim. Bütün gün ne yapıyordu evde allasen ? Benim bu evden acilen kurtulmam gerekiyordu. Başka çarem yoktu. Ama önce kaçmayı denemeliyim. Buradan şu anda kaçmam mümkün değildi. Ama kaçmış izlenimi verebilirdim ? O yüzden hemen ayağa kalkıp çarşafları birbirine bağladım. Hemen camı açıp odada bulduğum ilk eşyayı korumalara ters bir yöne fırlattım. Salak korumalar oraya yöneldiğinde hemen çarşafı aşağıya sarkıttım. Sonra dolabın içine girip kendimi eşyaların iyice arasına sakladım. Beklemeye başladım. Umarım Savaş buna kanardı. Bir süre sonra beklediğim gibi odanın kapısı öküz gibi açıldı. Adım sesleri ve ardından ağır küfürler. Yine adım sesleri ve kapının kapanma sesi. Şimdi inanmış mıydı kaçtığıma yani ? Dolabın kapısını araladığımda derin bir nefes aldım. Dolaptan çıktığımda Savaş koltukta oturmuş bana bakıyordu. Dolabın önünden ayrılıp odanın ona en uzak köşesine gittim. Salaklık bendeydi Savaş gibi zeki birisi nasıl inanırdı ki kaçtığıma. Şimdi iyice köşeye sıkışmıştım. "Beni kandırabileceğini mi sandın ?" dedi. Hayır anlamında başımı salladım. Aslında sanmıştım. "Kararını söyle!" dedi. "Ama akşama söy..." derken lafımı kesti "Hemen şimdi!". O an ki panikle ne diyeceğemi şaşırmıştım. Kararım daha belli değildi ki. Ama kabul edecektim. Buradan kurtulmak istiyordum. Özgürce yaşamak istiyordum. Gözümden akan yaşı silip gözlerinin içine baktım. "Ka-kabul ediyorum". Hiç istifini bozmamış gözlerindeki soğukluğu korumuştu. "A-ama beni bı-bırakacaksın". Başını hafifçe eğip beni onayladıktan sonra içim biraz rahatlar gibi olmuştu. Ama kendimi fazlasıyla gergin hissediyordum. "Aşağı in" dedi katı sesiyle ve ekledi "Yemek ye". Başımı salladığımda ona bakarak kapıya uzandım her hangi bir onaylamaz ifade görmediğimde kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Karnım çok acıkmıştı ve kendimi çok kötü hissediyordum. Kabul etmiştim ama korkuyordum hem de çok korkuyordum. Yine gözümden yaşlar gelmemesi için kendimi tuttum. Aşağı indiğimde mutfağa girdim. Kahvaltı hazırlanmıştı ama benden önce birileri yemişti. Savaş ve kardeşi... Başka kim olacak ki ? Hemen oturup birer ikişer ağzıma kahvaltılıklardan atmaya başladım. Karnımı iyice doyurduktan sonra saate baktım. Saate 16.18'di. Ne ara iki saat geçmişti ? Oturduğum yerden kalktım ve odama gittim. Nazlı neredeydi ? Buradan kurtulduğumda Nazlı'ya gidecektim. Her şeyi anlatacaktım ona. Kahvaltıyı yapmam 1 saat falan sürmüştü. Yani aynı zamanda akşam yemeğini de yemiş kadar olmuştum. Şimdi sıradaki sorun yüzünden içim içimi yiyordu. Ne yapacaktım ben ? Kabul etmiştim ama korkuyordum. Canımı acıtacaktı. Biliyordum. Okulumuzda ki Aylin'in yatmadığı kimse kalmamıştı. Okulda ki bütün erkeklerle yatmıştı neredeyse. Bir de sınıfta kendi kız grubuna yaşadıkları her şeyi anlatıyordu ve biz Nazlı ile anlattığı her şeye şait oluyorduk. Ben ilkimin özel olmasını istiyordum. Sevdiğim adamla tabii. Şimdi ise bekaretimi sapık , mafya ya verecektim. Ne için ? Özgürlüğüm için. Sakin olmaya çalışıyordum. Aksi halde vücudumun titremesine engel olamıyordum. Regl'imin bitip bitmediğine bakmak için lavaboya girdim. Baktığımda bittiğini anladım. Hemen duş aldım. Banyodan çıktığım gibi üstümü giyindim ve yatağa uzandım. Şimdi ne yapacaktım. Stresten dudaklarımı ısırıp duruyordum. Üstüme şort ve askılı badi giymiştim. Buna izin vereceğim için kendime lanetler okuyordum ama tek kurtuluş şansım buydu. Buradan gidecek kimsem yoktu , akraba olarak. Belki de gerçek ailemi bulmalıydım. Kendimi toparlayana kadar Nazlılar da kalırdım. Bir işe bulup çalışır paramı denkleştirdikten sonra ayrı bir eve çıkardım. Yine karnım acıkmış gibi hissediyordum. Gidip biraz daha bir şeyler atıştırmalıyım. Ayağa kalkıp kapıya yöneldim. Kapıyı açmamla Savaş'ın üstüme üstüme gelerek beni yatağa atması bir olmuştu. Üstüme çıktığında. Nefes nefese kalmıştım. İlk defa yapacaktım ve bu beni geriyordu. Hemde fazlasıyla. Gözlerine baktığımda yine aynı soğukluk vardı. Kendi tişörtünü çıkardığında şu durumda six-packleri hiç de çekici gelmiyordu. Bir de gelecek miydi ? Ardından pantolonunu da çıkarıp gelişi güzel fırlattı. Daha sonra benim badimi çıkardığında ona engel olamıyordum. Şortumuda çıkarıp sütyenime yöneldikten sonra zorla tuttuğum göz yaşlarım kendini bırakmıştı. Burada ömür boyu kalmak istemiyordum. Savaş bana türlü işkenceler yaparken kız kardeşinin bu evde rahatça yaşaması beni fazlasıyla üzüyordu. Tamam ben rahatça yaşamayabilirim sonuçta benim evim değil ama en azından beni bıraksın. Sütyenimi çoktan çıkarmıştı.
Göğüslerimi yalamaya başladığında ondan iğrenmiştim. Sürekli ellerimi istemsizce göğüslerime tuttuğum için başımın üstünde birleştirmişti. Göğüslerimden göbeğime ve ardından kasıklarıma doğru gittiğinde sessizce inlemiştim. En son kilodumu çıkardığında gözlerimi kapadım. Bacaklarıma iki yana ayırıp kafasına bacak arama soktuğunda huylanmıştım. Vajinamı yalamaya başladığında vücudum istemsizce hava kalkmıştı. Hayır hayır hayır ! Ondan zevk almıyorum. Sadece özgürlüğüm için bunu yapıyordum. Bu ilk ve sondu. Öpücükler kondurup kafasını kaldırdığında "Sende zevk alıyorsun"dedi. Odaya girdiğinden beri ilk defa konuşmuştu. Başımı hayır anlamında salladım. "Yap artık" dedim. Bir an önce bitmesini istiyordum. Her şeyi yavaş yaparak beni kıvrandırmaya çalışıyordu. "Bakıyorum da sabırsızsın" dediğinde kızarmıştım. Yanlış anlamıştı ! "Hayır, özgürlüğüme kavuşmak istiyorum" dedim titrek çıkan sesimle. "Öyleyse hızlandıralım" dediğinde ne olduğunu anlamadan baksırını çıkarmış ve aletini vajinama dayamıştı. Neden her dediğimi yanlış anlıyordu bu ! Hafif üstüme doğru eğilip içime girmeye hazırlandığında "Dur!" dedim. Gözlerim en içine baktığında durmuştu. Gözlerimi sımsıkı kapattım ve kendimi sakinleştirip hemen açtım ve ekledim "Lü-lütfen a-acıtma" dedim. Kendimi tutamayıp ağlamaya başlamıştım. "Ba- bak yavaş ol , lütfen çok acır , korkuyorum". Gözlerimi yine kapattığımda ona hazır olduğumu belli etmek için kendim sakinleştirdim.
Bekledim. Bekledim. Ama beklediğim şey olmadı. Kısık sesli bir küfürün ardından üstümdeki ağırlık kalktığında gözlerimi açamıyordum. Hıçkırıklarım dinmemişti. Sonunda Savaş'ın "Giyin" dediğini duyduğumda gözlerimi açıp yerdeki kıyafetlerimi almam bir olmuştu. Hemen üstümü giydiğimde onunla ilişkiye girmediğim için içten içe seviniyordum. Peki şimdi ne olacaktı ? O da üstünü giyindikten sonra ne diyeceğini bekliyordum. Sorarcasına ona baktığımda "Uyu" dedi. "Beni bırakacak mısın ?" dediğimde. Başını hafifçe salladı. Gözümden yaşlar gelmeye başladığında bu sefer üzüntüden değil mutluluktandı. Yarın özgürlüğüme kavuşacaktım. Hemde bütün kızlara bahşedilen emanetle. Bekaretimle... O odadan çıkarken ben hemen yatağın içine girdim. Çok mutluydum. Yaşadığım onca şeyden sonra özgür kalacaktım. Mutluluktan uyuyamıyordum. Ama dinlenmem gerekiyordu. Yarın büyük gündü. Buradan arkama bakmadan gidecektim.
Savaş'tan :
Kafam çok karışıktı. Cansu'ya acımıştım. Onunla zevkli dakikalar geçirecekken , gözündeki çaresizliği gördüğümde kendime lanet etmiştim. O son dediği sözlerden sonra , bunu ona yapmayacağıma karar vermiştim. Ve gözünde gördüğüm mutluluk , çikolata verilen bir çocuğun mutluluğu gibiydi. Yarın onu bıracaktım. Kardeşime iyi bakmalıydım. Onu üzecek hiç bir şey yapmak istemiyordum. Tecavüze uğramıştı. Mutlu olmaya hakkı vardı. Ara sıra sinir krizleri geçiriyor ve ben sadece onu sakinleştirmeye çalışıyordum. Elimden gelen başka bir şey olmuyordu. Eğer yapabilseydim ona bütün anılarını unuttururdum.
Cansu'dan :
Yüzüme vuran güneş ışığıyla birlikte uyandığımda içimde heyecan vardı. Hemen , hemen hazırlanıp buradan gitmek istiyordum. Üstüme dolaptan bir pantolon , bir tişört geçirip hemen ayakkabılarımı da giydikten sonra aynanın karşısına geçtim. Saçımı örgü yapıp odadan çıktım. Buradan giderken bile onun evinden kıyafet almak kötüydü ama mecburdum çıplak gidecek halim yoktu ya ? Nazlılara gittiğimde değiştirirdim. Merdivenlerden aşağı indiğimde yüzümde çocuksu bir gülümseme vardı. "Savaş!" diye seslendiğimde ilk defa onun adını mutlulukla söylüyordum. Mutfaktan geldiğini görünce 7/24 yemek yediğini düşünmeden edememiştim. "Gidebilir miyim ?" diye sorduğumda beni süzdükten sonra başını salladı. Hemen kapıya doğru koştuğumda ona bakarak kapının kolunu indirdim. Kilitli değildi! Bir ibnelik yapacağını düşünmüştüm. Kapıyı sonuna kadar açıp bahçeye çıktığımda ona baka baka yürüyordum. Eğer şimdi bir ibnelik yaparsa ona göre hazırlardım kendimi. Ama o sadece elleri cebinde kapı eşiğinde her zamanki ifadesizliğiyle bana bakıyordu. Sonunda bahçeden çıktığımda ona son kez baktım. Ve ardından bir daha hiç arkama bakmadan koştum. Özgürlüğüme... Beni yeni bir hayat bekliyordu.
Ters köşe oldu. Savaş ibnelik yapmadı. Bakalım neler olacak ? Umarım beğenmişsinizdir. Uzun yazmaya çalıştım. Ama , ama , ama yine kısa oldu. Sorry!
Diğer bölümde (inşallah geciktirmezsem) görüşmek üzere !
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duygusuz Mafya!
Teen Fiction《DİKKAT +18 ! BAŞTAN UYARIYORUM !》 23Yaşında , ailesini bir kazada kaybetmiş duygusuz ve acımasız bir mafya Savaş Giray. Daha 18 yaşına yeni basacak olan , ailenin tek çocuğu Cansu Birce. Peki, Bu mafya intikam için doğum gününde bu kızı kaçırırs...