Selaaaaaaaaaaam ! Başlayın bakalım
Savaş'ın kolunu tutan Deniz'den başkası değildi. Açıkçası şaşırmıştım.
"Abi gel" dedi. Ve Savaş'a sarılarak onu odaya yönlendirdi. Banyo yapmış , yeni kıyafetler giymişti.
Bende son uğraşlarımla yerden kalktım. Bileğim hala acıyordu , umursayan yoktu. Karnım acıkmıştı. Sonunda merdivenlerden indiğimde mutfağa girdim. Lale bir şeyler hazırlıyordu. Mis gibi koku geliyordu. Günaydın deyip sandalyelerden birine oturdum. Oturmamla ağzımdan acı bir inleme kaçtı. Bileğimi sandalyenin bacağına çarpmıştım. Lale korkuyla ne oldu diye bana bakarken. Bir şey yok anlamında başımı salladım. Aslında bir şey vardı. Bileğim morarmıştı. Bileğime krem sürmem gerekiyordu. Ama şuan midemi düşünüyordum. Masa yine dolmuştu. Bu gelen güzel kokuda sanırım krep , evet evet krep her zaman tanırım. Lale'nin yaptığı şeye göz ucuyla baktığımda yanılmamıştım. Gözlerim kapıyı bulduğunda Savaş ve kucağında kız kardeşini beklemiyordum. Aslında beklemeliydim çünkü bu kahvaltı sofrası tek kişiye hazırlanmış değildi. Savaş'ın gözleri beni bulduğunda bana öfke dolu bakıyordu. Sonra kardeşin benden uzak tarafa oturttu ve yanına oturdu. Ben olduğum yere sinmiştim. Sesimi çıkarmıyordum çünkü leziz krepleri düşünüyordum. Savaş telefonuyla uğraşırken Deniz'in ona bakışını gördüm. Gülümsüyordu ama içinin paramparça olduğunu bir kız olarak anlayabiliyordum. Benimde içim paramparçaydı ama onun kadar değil. O bir kızın başına gelebilecek en kötü şeyi yaşamıştı. Kim tarafından ? Benim abim tarafından. Savaş Deniz'in ona baktığını farkedince gülümsedi ve yanağına bir öpücük kondurdu. Onu ilk defa gerçek gülümserken görüyordum. Ama bana değil kız kardeşine gülümserken. Zaten ben kimim ki bana gülümseyecek ? Gülümsemesini istemiyorum. Bana kızmasın yeter. Benim abim şerefsizlik yapmasaydı belki şuan bende böyle mutlu olurdum. Deniz şimdi abisine kavuştu. Ama benim gidecek kimsem kalmadı. Nazlı hariç. Ne geride -beni büyütende olsa- ailem kaldı ne de bir başka biri. Akrabalarım var mı bilmiyordum. Gelen tabak sesiyle düşüncelerimi kenara bıraktım. Lale krepleri getirmişti. Çatalımı aldım tam krepe uzanacakken Savaş'ın sesi geldi.
"Onlar Deniz'in"
Çatalımı geri çektiğimde Savaş kreplerden bir tane alıp Deniz'in tabağında koydu. Daha sonra ayağa kalkıp buzdolabını açtı ve için nutellayı aldı. Tekrar oturduğunda nutellayı Deniz'in krepine sürdü. Ağzım açık kalmıştı. Bana nutella yememe izin vermemişti hatta azarlamıştı. Deniz büyük bir iştahla krepini yiyordu. Anlaşılan nutella Deniz'in en sevdiği şeydi bu yüzden bana yedittirmemişti. 2 Tabak dolusu krep vardı ve benim yememe izin vermiyordu. Çok canım çekmişti ama yapacak bir şey yoktu. Belki onlar gittikten sonra kalanları araklarım. Kahvaltımı yaptıktan sonra sessiz sessiz çayımı yudumlarken Deniz doyduğunu söyledi ve gitti. Kendimi fazlalık gibi hissetmeye başlamıştım. Savaş'ın gitmesini bekliyordum. Gözlerim gözlerini bulduğunda "Akşama ceza" dedi. Yudumladığım çayı zorla yuttuğumda başımı hayır anlamında salladım ve bir yudum daha aldım. "2 Hafta sonra düğünümüz var" dediğinde ağzımdaki çayı püskürttüm. "Hayır , hayır ben seninle evlenmem" dedim. "Sana sormadım" dedi bağırarak. Daha sonra ayağa kalktı 2 adımda yanıma geldiğinde yanağımda bir acı hissettim. "Her şey topla" diye bağırdı ve ekledi "Lale kalan krepleri korumalara dağıt". Sonra mutfaktan çıktı. Tokadın şokunu atlattığımda acıyan yanağımı tuttum. Şuan beynimde yankılanan tek bir şey vardı.
"2 Hafta sonra düğünümüz var"
"2 Hafta sonra düğünümüz var"
"2 Hafta sonra düğünümüz var"
Ben ondan kaçmayı düşünürken şimdide benimle evlenmek mi istiyordu. Hayatta olmaz onunla evlenemem. 2 Hafta içinde kaçmam lazım acilen. Krep yiyememiştim ama umrumda değildi. Krepten daha mühim bir şey var o da onunla evlenmemek için kaçmak. Mutfaktan içeri giren Lale ile irkildim. Boş tabaklarla dönmüştü. Hayvan gibi korumalar hepsini almışlar. Masayı toplarken Lale engel olmadı çünkü Savaş kesin emir vermişti. Şerefsiz pis sapık işte n'olacak. Masayı topladığımda bulaşıkları makineye yerleştirdim. Daha sonra odama gitmek için merdivenlerden çıkmaya başladım. Ortalıklarda kimse görünmüyordu ta ki geçmek üzere olduğum kapının aralık olduğunu farkedene kadar. Kapıda baktığıma şaşırmıştım. Daha ne kadar şaşıracaktım acaba. Savaş kardeşinin saçını örüyordu. Şuan ağlamak istiyordum belki biraz da gülmek , biraz da hüzün olabilir. Yakalanmadan bakışlarımı oradan çevirdim ve koşar adımlarla odama gittim. Kendimi yatağa attığımda ağlamaya başladım. Bu zamana kadar yaşadıklarım akıl almazdı. Ben hayatımda biraz aksiyon olsun isterdim ama bunu kastetmemiştim. Beni büyüten ailemi kaybetmiştim. Sapık , katil biri yüzünden. Gerçek ailemin yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyor , her ne kadar Deniz'e tecavüz etse de ölen abim için birazcık üzülüyordum. O da kan bağımız olduğu için herhalde. Ne kadar ağladım , ne kadar camdan dışarı baktım bilmiyordum ama hava yavaş yavaş kararıyordu. Akşama yine ceza verecekti. Bıkmıştım artık. Nazlı dışında gidecek kimse yoktu ama bir şekilde buradan kaçacaktım. Yatağımda doğrulup yarım bıraktığım kitabımı elime aldım. Belki biraz kafa dağıtırdım. Bir süre sonra kitaptan sıkılıp kenara koymuştum. Camın önüne geldiğimde dışarı baktım. Hava iyice kararmıştı. Zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım. Bütün gün odadan dışarı çıkmamıştım ve karnım aşırı acıkmıştı. Aklıma Savaş'ın vereceği ceza geldiğinde yüzümü buruşturdum. Merak ediyordum bu sefer canımı nasıl yakacaktı ? Odadan çıktığım gibi sert bir şeye çarpmıştım. Kafamı kaldırdığımda bir çift yeşil gözle karşılaştım. Yine sinirliydi yine sinirliydi. "Hadi işkence odan falan varsa götür beni. Döv falan kes kollarımı bekliyorum" dedim. Sert nefesler alıp vermeye başlamıştı. "Hadi! Ne bekliyorsun ? Ceza dememiş miydin ? Cezamı çekmeye hazırım hadi" dedim. Ne yapıcaksa yapsındı artık bıkmıştım. Birden beni odaya sokup yatağa attığında doğrulamadan üstüme çıkmıştı. "Her şeyi yap ama bana bunu yapma"dedim kısık çıkan sesimle. "Yapıcam"dedi. Hayır anlamında başımı salladığımda o çoktan boynuma gömülmüş ıslak öpücüklerini bırakıyordu. "Kalk üstümden! Bırak beni!" diye bağırmaya başladım. Hayır hayır bunu yapamazdı. Onu üstümden itmeye çalıştım. Yumruklarımı omzuna geçiriyordum. Hayatım boyunca hiç kullanmadığım gücüm şimdi lazım olmuştu. Bu kez daha güçlü bağırdım , belki duyan olur diye. Sonunda odanın kapısı açıldığında Savaş durdu. Gözümdeki yaşları silip kim olduğuna baktığımda gelen Denizdi. Bu kıza karşı duygularım nasıl bilmiyordum ama şuan çok teşekkür ediyordum içimden. Deniz birden ağlamaya başladığında Savaş atik bir şekilde üstümden kalktı ve Deniz'e sarıldı.
"Ne oldu Deniz? Neden ağlıyorsun şimdi söyle canım benim?" Bu cümlelerin , bu yumuşak sesin Savaş'dan çıktığına inanmak zordu. Deniz konuştuğunda kendimi dehşet hissetmiştim. " Abi, ba..banada ö..öyle yaptı. B..ben artık kirliyim" demişti. Savaş buna karşılık "Hayır"dedi ve ekledi "Sen her şeyden daha temizsin". Sonra onu kucağına aldı ve odadan çıktılar. Ben öylece kalakalmıştım. Bu çok acımasızcaydı. Şuan Deniz'in beni evden kovması ve hatta beni öldürmeye kalkışması gerekiyordu. Belkide bilmiyordu benim Cenk'in kardeşi olduğumu. Ben hiç bir şeyin böyle olmasını istememiştim. O anda kasıklarıma saplanan tanıdık ağrıyla çok utanmıştım. Ayın 20 si olmuş muydu ? Ne çabuk ! Şimdi kimden yardım isteyecektim ? Tek çarem Deniz ama o bu durumdayken benim ondan kendime bir şey istemem doğru olmazdı. Mecbur Savaş'a söyleyecektim. Zaten daha ayın başlarında bunu sorarak beni fazlasıyla utandırmıştı. Şimdi kesin domates olacaktım. Allah'tan cezadan son anda kurtulmuştum. Odadan dikkatlice sert bir şeye çarpmadan çıkmayı başardığımda Savaş'ı aramaya başladım. Kardeşinin odasının önüne geldiğimde kapıyı çalıp girecektim ama yapmadım. Yapamadım. Tam arkamı dönüp gidecekken kapı açıldı. Yakalanmıştım. Kapının kapanma sesi ve ardından öfkeli bir ses "Ne işin var senin burda ! Daha cezan bitmedi" dedi. Ona doğru döndüğümde konuşmaya başladım. " Ben bir şey isteyecektim" dedim. "Senin hiç bir şey istemeye hakkın yok" dedi kesin bir dille. Wtf! "A..acil bir durum" dedim. " Neymiş bu acil durum ?" dedi. Hafif sırıtır gibi olmuştu. "Şey" dedim. Şey denir mi salak Cansu! "Ney" dedi. "Şey işte" dedim yine salaklığımla. Adi bir şekilde sırıtıyordu. Daha çok ibne gibi. "Ped mi ?" dedi. Gözlerim büyüdüğünde o hala sırıtıyordu. Gözlerimi kapadım ve evet anlamında başımı salladım. "Markası ne olsun?" dedi. Piç işte piç ! Utandırmak için elinden geleni yapıyordu. Gözlerimi açtığımda hala sırıtıyordu. Bu sefer utanmayacaktım. "Senin kullandığından olsun" dedim. Dediğime ben bile inanamayarak. Ona kız muamelesi yapmıştım ve özel bir konuda. Sırıtışını bozmamıştı. "Benim kullandığımdan kullansan altımda inliyor olurdun. Performans arttırıcı kullanıyorum" dedi. Şok olmuş bir şekilde bakarken kendime lanet etmiştim. Beni utandırmayı başarmıştı. Hiç bir şey demeden gidecekken kolumdan tuttu ve konuştu "Cezan seninle sevişmem değildi. Onu zaten yapıcaz. Cezan başka" dedi. En azından ceza uğruna bunu yapmaması içimi bir gıdım rahatlatmıştı. Ama sadece bir gıdım. Asla onun o şeyi yapmayacağım. Avcunu yalasın. Direk odama gittiğimde banyoya girip yüzüme su çarptım. Sonra oturup sakinleşmeye çalıştım. Şimdi istediğim şeyi Savaş mı getiricekti yoksa benim onu aşağıda beklemem mi gerekiyodu ? Ama kendi gidip almaz o kadar korumasi var. Off korumalara da acıyorum ya inşallah birbirleriyle "Ben almam sen al"diye kavga etmiyorlardır. Bunu düşündüğümde bi kahkaha attım. İyice dengesizleşiyordum. Acaba manyadım falan mı ? Düşüncelerimi kenara fırlatmama açılan kapı sesi sebep oldu. Tabii Savaştan başka kim kapıyı yavaşça(!) açardı ki ? Elinde ped paketi vardı ve almak için uzandığımda geri kaçırdı. "Verir misin ?" dedim sakin olmaya çalışarak. Şuan ona çok ihtiyacım vardı ve benimle oynuyordu. "Çık çık çok ayıp" dedi. Hah! Ayıbı biliyormuş(!) "Ver lütfen" dedim. "Tamam" dediğinde sevinmiştim. Ama kısa sürdü. Çünkü šan paketi açıyordu. Gözlerimi kaçırdım daha fazla kızarmak istemiyordum. Sonunda 1 tane çıkarıp bana doğru salladığında "Siz kızlar bu şeyi nasıl kullanıyorsunuz?" dedi sırıtarak. Mal , öküz , domuz , sapık !
"Unutma ki senin de bir kız kardeşin var" dediğim sırada ne olduğunu anlamadan sırtım duvara çarpmıştı. Çenemde hissettiğim baskıyla gözümden yaş geldi. Savaş çenemi öyle bir sıkıyordu ki bir an kırılacak zannetim. "Bir daha ondan bahsetme" diye bağırdi. Her kelime üstüne ayrı baskı yaparak. Başımı tamam anlamında salladım. Hırsını alamamış olacak ki çenemi hala sikiyordu. Ama gelen sesle çenemi bırakıp koşarak odadan çıktı.Biliyorum en heyecanlı yerde kestim ama yapacak bir şey yok. Bölüm perşembe geldi. Bide bana Savaş'ın kız kardeşi için bir ünlü önerir misiniz ? Biraz küçük bi kız 16 yaşında felan. Esmer olsa iyi olur çünkü Savaşa (Corentin Huard) benzesin. Şimdiden teşekkürler kendinize iyi bakın. Bir dahaki bölumde görüşmek üzere 👋🏻
Sizce gelen ne sesiydi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Duygusuz Mafya!
Novela Juvenil《DİKKAT +18 ! BAŞTAN UYARIYORUM !》 23Yaşında , ailesini bir kazada kaybetmiş duygusuz ve acımasız bir mafya Savaş Giray. Daha 18 yaşına yeni basacak olan , ailenin tek çocuğu Cansu Birce. Peki, Bu mafya intikam için doğum gününde bu kızı kaçırırs...