20. BÖLÜM

1K 64 0
                                    

Sinem’in anlattıklarından sonra daha fazla dayanamadım ve içimden geçenleri ona da söyledim. Nasıl bir aile için de yetişmiş Rüya, hele o Nermin denen şeytanın işbirlikçisi ah ben bilirim ona ne yapacağımı. Kapıyı çaldım ve bekledim. Rüya yine ciddi bir ifadeyle bana bakıyordu. Ama şuan en son istediğim şey ondan uzak olmak. Hiç konuşmadan kendime çektim ve sımsıkı sarıldım. Hep burada… Hep benim kollarımda güvende olsun istiyorum ama o bana güvenmiyor bile. Ne tuhaf hayata ve kimseye güveni olmayan bir kız seviyorum. Hayır… Sadece kendisine güvenen, gerçekten çok güçlü bir kız Rüya. Kalbimin her hücresine adını kazıyarak yazan, uyanıkken bile beni başka alemlere götüren tek kadın. Derince saçlarının kokusunu içime çektim nefes almak gibiydi Rüya’nın kokusu. 
“Ne o çok mu özledin? Halbuki gideli ne kadar oldu daha?” ah iste hesap verme vakti.
“Özlerim ben, her an her saniye ve aldığım her nefeste seni özlerim.” Gözlerime bakıp gülümsedi. Bazen tek bir gülüşü bile yetiyor bana. Ama bazen işte…
“Daha ne kadar kapıda beklemem lazım benim ya?” diye birazcık mızmızlandım. Ah güzelim sen bu kadar göz alıcı olmak zorunda mısın? Üstünde kırmızı bir eşofman ve askılı bir badi vardı. Kapıyı böyle açmaması için onu uyarmalıydım. Eh bu kapıya bir tek ben gelmiyordum sonuçta.
“Bilmem ki? Düşünüyorum” düşün sen sevgilim ben kapından beklerim. Ah bu kız beni bile romantik adam tipine soktu. Sayesinde yakında şair bile olurum. 
“Gel bakalım başımın belası.” Ben miyim o bela? Hahah asıl bela sensin ama kapının anahtarı da sensin. El mahkum.
“Geldim sevgilim, ben yokken neler yaptın bakalım? Yemek yedin mi?” tek kaşı havada bir bana birde duvardaki saate baktı. Ne demek istediğini konuşmadan anlamıştım. Eh bu saatte çoktan yemişti. İlaçta içiyor.
“Sen yemedin mi?” gülümseyerek başımı iki yana salladım. “Sensiz yiyemedim.” Hahahhaa yine kocaman bir kahkaha.
“İyi o zaman sen otur da sana bir şeyler hazırlayayım” sadece dediğini yaptım. Bir süre sonra sofra hazırdı. Ben yemek yedim o baktı. Arada ağzına bir şeyler tıkmamı saymazsak. Esnemeye başladı eh geç olmuştu. Zaten zor zamanlar geçiriyordu.
“Git yat.” Dediğimde bana baktı. “Sen?” bu sorusu gülümsetti beni ve, “Seninle uyumamı mı istiyorsun?” başını hayır anlamında salladı. “Sadece geç oldu diye sordum. Hemen başka anlam yükleme.” Anladım zaten.
“Hım… Olur yüklemem sen git yat bende birazdan yatarım.” Dediğimde yerinden kalktı ve yanağıma küçük bir öpücük bıraktı. Bende yavaştan kalkıp odama geçtim. Odam onun olduğu her yeri ne kadar kolay kabullenip benimsiyorum. Rüya bu düşündüklerimi duysa ne yapardı bazen gerçekten merak ediyorum.
“Günaydın” Rüya gülümseyerek bakıyordu bana. Ne zaman kalkmıştı da kahvaltı bile hazırlamaya başlamıştı? “Günaydın erkencisin?” derken o masaya göz gezdirmekle ilgileniyordu. Burada ben varken masaya mı bakılır? 
“Geç otur, kahvaltımızı yapalım.” Geçip karşısını oturdum. Kaç gündür evli gibi birlikteydik. Bunu düşüncesi bile gülümsememe yetmişti. 
“Bu gün hazırlan öğlen seni bir yere götüreceğim.” Tek kaşı havada nereye der gibi bakıyordu.
“Nereye olduğunu gidince görürsün. Yalnız öyle kısa falan giyinme?” elindeki çatalı bırakıp bana döndü ve, “Nedenmiş o? Hem çok kısada giyinmiyorum yani.” Ya tabi zaten dizden bir karış yukarıda giyilen etekler hiç kısa değil yok gibi bir şey. 
“Sen biraz daha usturuplu giyin. Ben sana kötü bir şey demiyorum ki?” gittiğimiz yeri görünce bana fena patlayacak zaten şimdide kızdırmaya gerek yok. 
“Usturuplu giyinmek nasıl oluyor?” yavaşça yerimden kalktım ve onun daha önce benim evimde yaptığı gibi yapıp odasına yöneldim. Direk giysi odasına geçtim. Bu odaya ilk gelişim değildi sonuçta. Dolapta gözüme çarpan, daha doğrusu daha önce gördüğüm toz pembe elbiseyi elime aldım. Sonra da üzerine siyah bir hırka. Eh gideceğimiz yerde üşüme ihtimali var. Seçtiğim kıyafetleri yatağına bıraktım ve elleri göğsünün üstünde birleştirmiş bana bakan güzelliğe döndüm.
“İşte bunları giy aşkım. Eminin sana çok yakışır. Pembe masum ve sana yakışan bir renk siyahta senlik” bana imayla bakıp cevap verdi. “Ay çok zahmet oldu. Ben zaten anlamam giyinmekten.” Bende biliyorum giydiğin bir karış kıyafetlerden canım o yüzden kendim seçtim. Tabi bunu ona yine söyleyemedim ama söyleyeceğim zamanlarda gelecek. 
“Hadi hazırlan sen, bende gidip işlerimi halledeyim. Öğlen gelir seni alırım.” Diyerek alnından öptü ve kendi evimin yolunu tuttum. Bu gün neler olur bilemiyorum ama bu güven işini bir an önce çözmeliyim.
Her şeyi bitirip şirkete geçtim.
Şirkette ilk olarak Yusuf’un yanına çıktım. “Naber dosttum?” pek iyi görünmese de sordum. “İyi diyelim iyi olalım. Sen nasılsın?” ah ben koçum sende dün duyduklarını kaldırmadın tabi.
“Bende aynı. Ben bu gün yokum şirkette.” Başını salladı ve, “Rüya’yla mı birlikte olacaksın bu gün de?” gülümseyerek cevap verdim. Adı bile mutlu olmama yetiyordu. “Evet ona sürpriz yapmaya karar verdim. Siz ne yaptınız benden sonra?” bu sorumla yüzü düştü. “Evine bıraktım.”
“ O kadar mı?” Tek kaşımı kaldırıp sordum. 
“Evet başka bir şey olması mı lazımdı?” ne saçmalıyor bu adam. “Elbette olması lazımdı. Konuşmadın mı kızla?” başını olumsuz anlamada salladı. “Konuşmadım bu günde işe gelmedi zaten.” 
“Öyle mi mazereti neymiş?” yüzüme şaşkınca baktı. Ooo bu iş böyle olmaz ki. Elime telefonu alıp ara tuşuna bastım. Yusuf karşımda bana şaşkınca bakıyordu.
“Saatten haberin yok mu Sinem? Neden gelmedin işe?” bu sözlerimle telefonda da odada ses kesilmişti. Bir süre sonra kekeleyerek cevap vermeye çalıştı.
“Şey… Ben… Yani…” iki lafı bir araya getiremiyor bu kızda. Dün söylediklerini çok düşündüm ve sonra Rüya bu durumu affediyorsa bana bir şey düşmezdi. Hep pişman olmasa bize anlatmazdı. 
“Sinem hazırlan ve şirkete gel. Sen burada her ne kadar ortak sayılsan da, bir çalışansın. Keyfi tatilde ne?” bu sorumla Yusuf gergince bana baktı. Keyfi tatil şuaralar benim işim ama ben patronum canım o kadar farkım olsun dimi ama? 
“Ben… Düşünmüştüm ki…” sözünü yine kestim. Bu kız konuşmak gibi düşünmeyi de kekeleyerek yapıyorsa akşam olur, bende planlarımı unuturum.
“Of Sinem ya kekeleyerek konuşmayı bırak ta işinin başına geç. Zaten işim gücüm var birde senle uğraşamam. Bir saat sonra işinin başında olmazsan olacakları sen düşün.” Yusuf artık iyice sinirli bakıyordu. O Rüya’yla böyle konuşsa ben çoktan yumruğu yapıştırmıştım, gerçi Rüya bana fırsatta bırakmaz. Keyifle gülümseyip, “Ne bakıyorsun oğlum iş ciddiyetiniz nerde sizin?” 
“Patronu örnek alıyoruz. Siz ona sorun Anıl bey.” Laf hep laf zaten. İcraat yok.
“Kes oğlum ya ben olmasam sen kızla konuşana kadar atı alan Üsküdar’ı geçer. Neyse ben kaçtım.” Biraz daha kalırsan Rüya beni kesin topa tutardı. Arabaya binip direk Rüya’nın evine sürdüm. Kapıyı çalmadan açtı. Bunu beklemiyordum iste. 
“Geldin mi?” yok hayatım yoldayım. Gülümseyerek. “Evet canım geldim. Hadi hazırsan çıkalım.” Oda gülümseyip kapıyı kilitledi ve yola çıktık. Bakalım neler olacak bu gün. 
“Yine şehir dışına mi çıkıyoruz?” başımla evet dedim. Sonra sıkılmış olacak ki radyoyla oynamaya başladı. Tarkan’ın oynama şıkıdım şıkıdım şarkısında durdu ve arabada oynama başladı. Bir gözüm onda bir gözüm yolda umarım kaza yapmadan bu yolu bitirebilirim. Parmaklarını şıklatarak dans ediyordu. Ah kız hepsi senin mi sözleri öyle bir çıkıyordu ki dudaklarında arabayı durdurup dudaklarına yapışmamak için kendimi zor tutuyordum.
Bir süre sonra istediğim yere gelmiştik arabayı durdurup indim ve Rüya’nın inmesine yardım ettim. Bu eve bayadır gelmemiştim. Rüya etrafı inceliyordu. Arabanın anahtarlarını evin korumalarından birine verdim. Ve Rüya’yı belinden tutup evin kapısına yönlendirdim. Yüzünde bir gülümseme vardı. burayı sevmişe benziyordu. Kapıyı çaldım. Rüya ne olduğunu anlamaya çalışarak bana bakıyordu. Kapının açılmasıyla Ada’nın kucağıma atlaması bir oldu. Rüya şaşkınlıkla bakıyordu bu manzaraya. Ah güzelim hala anlamamıştı. Ada kucağımdan indi yavaşça ve gözlerini Rüya’ya dikti. Bu sırada kapıya gelen annem ve babamda aynı şekilde. Konuşma işi bana düşmüştü. Yavaşça Rüya’yı kollarıma çektim ve herkesin donup kalmasına sağlıcak sözleri söyledim.
“Rüya bunlar ailem, annem, babam ve kız kardeşim, buda gelininiz Rüya”

MAVİ DÜNYAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin